Adam âlim görünüyor, konuştuğunuzda hayli bilgi yüklü, malumat sahibi olduğunu anlıyorsunuz ama bu bilgisini olayları tahlil etmede bir türlü kullanmıyor, kullanamıyor.
Adam, adamakıllı bilgi yüklenmiş, hangi konuyu açsan oradan konuşacak çapta ama bu ilmini, yakın ve uzak çevresine isabet etmekte olan musibetleri bertaraf etmede kullanmıyor, kullanamıyor.
Adam, görünüşte âlim ama sahip olduğu ilim kendisini zalimlerin yamacında dolaşmaktan, zalimlerin rızası ve arzusu için önüne gelenle dalaşmaktan, bir zalimden bir "aferin" alabilmek için katran gibi dört bir yana bulaşmaktan kendini alıkoyamıyor.
Adam hayli malumat sahibi görünüyor ama bakıyorsunuz sıradan bir ilkokul mezununun basiretinden ve ferasetinden fersah fersah uzaklarda dolaşıyor, aklını o cahil dediği insan kadar bile kullanamıyor.
Adam âlim ama ne kadar yalancı varsa ondan destek alıyor, adam malumat sahibi ama ne kadar talancı varsa ondan destek alıyor, bütün arsızlar ve hırsızlar onun yönlendirmesi ile "yollarını buluyorlar."
Bu tiplere, böylelerine Cuma suresinin beşinci ayetini hatırlatsak acaba akıllarında bir karıncalanma oluşur mu dersiniz:
"Tevrat'ın mesajını ulaştırma ve onu uygulama yükümlülüğünü kabul ettikleri halde, sonra bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler, tıpkı ciltlerle kitap taşıyan merkebe benzer. Allah'ın âyetlerini yalan sayan kimselerin düştükleri durum ne feci! Allah böylesi zalim gürûhu hidâyet etmez, emellerine ulaştırmaz." (Cuma: 5).
İlmi var akledemiyor, ilmi var olayları doğru okuyamıyor, ilmi var ama ilmi onu dosdoğru yola sevk edemiyor, öyleyse böylelerine A'raf suresinden bir kaç ayet daha hatırlatmakta fayda var:
"Onlara, şeytanın peşine takdığı ve kendisine verdiğimiz ayetlerden sıyrılarak azgınlıklardan olan kişinin olayını anlat.
Şimdi biz eğer dileseydik, onu ayetlerimizle yüceltir üstün kılardık; fakat o hep dünyaya sarıldı ve yalnızca kendi arzu ve heveslerinin peşinden gitti. Bu bakımdan böyle kimsenin durumu, kışkırtılan bir köpeğin durumu gibidir. Öyle ki, onun üzerine korkutarak varsan da dilini sarkıtıp solur, kendi haline bıraksan da? Bizim ayetlerimizi yalanlamaya kalkan kimselerin hali işte böyledir. Öyleyse bu olayı onlara nakledip anlat ki, belki derin derin düşünürler.
Âyetlerimizi yalanlayan ve kendine zulmedegelen gürûhun durumu ne kötü misaldir!
Allah'ın yol gösterdiği, gerçeğe varmıştır; saptırdıkları ise hüsrana batıp kalmıştır.
And olsun ki, kalpleri olup düşünmeyen, gözleri olup görmeyen, kulakları olup dinlemeyen cinleri ve insanları cehennem için yarattık. Bunlar hayvan gibidirler; hatta daha da aşağıdırlar. İşte gâfil olanlar böyleleridir." (A'raf: 175-179)
Adam, adamakıllı bilgi yüklenmiş, hangi konuyu açsan oradan konuşacak çapta ama bu ilmini, yakın ve uzak çevresine isabet etmekte olan musibetleri bertaraf etmede kullanmıyor, kullanamıyor.
Adam, görünüşte âlim ama sahip olduğu ilim kendisini zalimlerin yamacında dolaşmaktan, zalimlerin rızası ve arzusu için önüne gelenle dalaşmaktan, bir zalimden bir "aferin" alabilmek için katran gibi dört bir yana bulaşmaktan kendini alıkoyamıyor.
Adam hayli malumat sahibi görünüyor ama bakıyorsunuz sıradan bir ilkokul mezununun basiretinden ve ferasetinden fersah fersah uzaklarda dolaşıyor, aklını o cahil dediği insan kadar bile kullanamıyor.
Adam âlim ama ne kadar yalancı varsa ondan destek alıyor, adam malumat sahibi ama ne kadar talancı varsa ondan destek alıyor, bütün arsızlar ve hırsızlar onun yönlendirmesi ile "yollarını buluyorlar."
Bu tiplere, böylelerine Cuma suresinin beşinci ayetini hatırlatsak acaba akıllarında bir karıncalanma oluşur mu dersiniz:
"Tevrat'ın mesajını ulaştırma ve onu uygulama yükümlülüğünü kabul ettikleri halde, sonra bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler, tıpkı ciltlerle kitap taşıyan merkebe benzer. Allah'ın âyetlerini yalan sayan kimselerin düştükleri durum ne feci! Allah böylesi zalim gürûhu hidâyet etmez, emellerine ulaştırmaz." (Cuma: 5).
İlmi var akledemiyor, ilmi var olayları doğru okuyamıyor, ilmi var ama ilmi onu dosdoğru yola sevk edemiyor, öyleyse böylelerine A'raf suresinden bir kaç ayet daha hatırlatmakta fayda var:
"Onlara, şeytanın peşine takdığı ve kendisine verdiğimiz ayetlerden sıyrılarak azgınlıklardan olan kişinin olayını anlat.
Şimdi biz eğer dileseydik, onu ayetlerimizle yüceltir üstün kılardık; fakat o hep dünyaya sarıldı ve yalnızca kendi arzu ve heveslerinin peşinden gitti. Bu bakımdan böyle kimsenin durumu, kışkırtılan bir köpeğin durumu gibidir. Öyle ki, onun üzerine korkutarak varsan da dilini sarkıtıp solur, kendi haline bıraksan da? Bizim ayetlerimizi yalanlamaya kalkan kimselerin hali işte böyledir. Öyleyse bu olayı onlara nakledip anlat ki, belki derin derin düşünürler.
Âyetlerimizi yalanlayan ve kendine zulmedegelen gürûhun durumu ne kötü misaldir!
Allah'ın yol gösterdiği, gerçeğe varmıştır; saptırdıkları ise hüsrana batıp kalmıştır.
And olsun ki, kalpleri olup düşünmeyen, gözleri olup görmeyen, kulakları olup dinlemeyen cinleri ve insanları cehennem için yarattık. Bunlar hayvan gibidirler; hatta daha da aşağıdırlar. İşte gâfil olanlar böyleleridir." (A'raf: 175-179)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Dilim, dilim dilim olsun / 09.02.2025
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025