AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi bir hanım kızımızın Başörtüsü yasağı insan haklarına aykırıdır iptal edin talebini geri çevirdi. Hayır değildir dedi. Bu, ikinci Hayır deyişidir. Meselenin neresinden baksanız içler acısı... İslâm'ın binbir meselesi, İslam Dünyası'nın acıklı hâli ortada iken, başörtüsünün belli bir biçimini önce siyaset âleti ve sonra put haline getirmek ne büyük bir günah oldu? Memlekette partiler mi kapatılmadı, tanklar mı yürümedi? Hoşgörü ve diyalog safsataları mı başlamadı. Başörtüsü yasağına kızıp Ermeni soykırımını tanımaya kalkanlar mı olmadı? Tanga mayo giyenler bile acaba bu yoldan Meclis'e girebilir miyim diye Tesettür yanlısı mı olmadı? Hele hele Avrupa Birliği'ne girersek bu yasak da kalkacak, Kızımı başını örtebilmesi için yurt dışında okutuyorum, hatta papazların mektebine verdim diye cehalet tafrası satmak mı? Neler de neler yaşatmadılar bize? Hem de her türlü ahlâksızlık başını alıp giderken. İki ayıp bir arada BİR defa kendi mahkemeleri hata yapsa bile yabancıdan hayır beklemek nasıl bir akıl? Yâni AİHM, İslâm'ı mı düşünecek? Bak, Fransa Müslüman vatandaşlarını bile dışarıya sürmeye kararlı. Ne var ki bir bakan bile seçim malzemesi olarak hanımının başörtüsünü AİHM'e götürürse başkasına bir şey söylenebilir mi? Ama daha acısı, Sayın Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanı olunca hanımının davasını geri almasıdır. Eşeğe binmek bir ayıp, inmek iki ayıptır demişlerdir. Hem politik, hem etik gaftır bu. Neticesi ise tam bir fiyasko... Avrupa'dan şifa umanlar şimdi şifayı bulmuşlardır. Şimdi onların söyleyemeyeceğini biz söyleyelim... Başörtüsü yasağı insan haklarına aykırıdır. Devlet giyime kuşama ne karışır? Ama kadınlık şerefini, iffetini, haysiyetini ve İslâm'ın yüce ahlâkını bir bez parçasının bağlanış biçimine bağlayıp, sokaklara saldıkları başörtülü kızların bir kısmının alenen öpüşmelerini de görmezden gelenlerin, başörtüsü özgürlüğünü AB de arayıp bulamayanların ve söz verdikleri halde sözlerini tutamayanların yâni dinimizi suiistimal edenlerin, Burası Türkiye zina suç olmalıdır dedikten sonra Avrupa'ya gidip dönünce suspus olanların, kısaca hem kendilerini, hem milleti aldatanların başörtüleri hiçbir manevi vasfı olmayan daha çok ticari ve siyasi bir meta haline gelmiş olduğu için mutlaka yasaklanmalıdır. Ergun Göze/ Tercüman
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.