İnsanlığın kutsadığı, yücelttiği, esir olduğu, peşinden koştuğu üç dünyevî önemli değer vardır: İktidar, para ve şehvet. Halkımız bunu kafiyeli bir şekilde veciz olarak "Masa, kasa, nisa" diye özetlemiştir. Bu üç maddî, dünyevî ve fanî değer kontrol altına alınmazsa, dizginlenmezse, olumlu yönde kanalize edilmezse hem ferdî, hem de toplumsal anlamda insanlık için felaket olur. Nitekim bugün modern dünyanın belli başlı sorunlarından biri budur. Rejimler, hükûmetler, diktatörler, sultanlar, patronlar, müdürler, yani küçük ya da büyük belli başlı toplumsal grupların yönetimini ele geçirenler, kendilerinde mutlak bir iktidar gücü, sonsuz bir tahakküm, sorgulamasız bir sulta hakkı vehmekte ve yönetilenler üzerinde Firavun baskısı uygulamaktadır. Ayrıca parayı, ekonomik gücü ele geçirenler de Karunlaşmaktadır. Firavnî manada siyasi baskı gücü Komünizm ve Faşizmle kurumsallaşmış, Karunî manada ekonomik sömürü de Kapitalizm ile kurumsal bir kimlik kazanmıştır. Şehvet ise hem Firavunların, hem Karunların, hem Komünist rejimlerin, hem kapitalist rejimlerin insanları oyalama, elde tutma, ekonomik anlamda pazar edinme vesilesi olmuştur. Yesevî bu meseleye de değinmiş:"Bu dünyaya bina koyan Karun hani,Dava kılan Firavun ile Haman hani,Vamık, Azra, Ferhad, Şirin, mecnun haniKahr eylese bir lahzada yeksan kılar."Yine bir başka hikmetinde aynı meseleye şöyle temas eder:"Dünya benim mülküm, diyen sultanlara,Âlem malını sayısız yığıp alanlara,Yeme içme ile meşgul olanlara,Ölüm gelse, biri vefa kılmaz imiş."Bütün dünyayı kendi mülkü, kendi memleketi, kendi ülkesi olarak görüp insanlar üzerinde kişisel siyasi iradesini tek belirleyici, tek karar verici, tek hâkim kabul eden Firavun ruhlu emperyalist liderlerin sonu yok olup gitmektir. Tarih boyunca Firavunluk taslayan nice tanrılaştırılmış ya da kendisini tanrı ilan etmiş fani beşerlerden bugün iz kalmamıştır, hepsi fani olup gitmiştir. O bakımdan doğru tavır, İslamî tavırdır yani insan tanrı değildir. İnsan, insan olduğunu bilecek, diğer insanlar üzerinde tanrılık taslamayacak, haddini bilecek, egosunu kontrol altında tutacaktır. Diğer yandan aynı hikmette hemen ikinci mısrada bütün insanların malını sayısız yığan ve kendi zimmetine geçiren kapitalistlere de yer veriyor. Bugün dünyanın en önemli sorunu, az sayıdaki kişinin çok sayıdaki insanın hakkını, hukukunu gasp edip aşırı zengin olmaları, Karunî bir ruhla insanları sömürmeleri, usulsüz, kanunsuz ya da kanunlara uydurarak hakkı ve istihkakı olmayan malları, paraları, ekonomik değerleri üzerlerine geçirmeleridir. Yesevî bu mesele konusunda son derece duyarlıdır. Allah bütün insanlara rızık vermiştir. İnsanlar da kendi haklarına kanaat edip başka insanların malını, mülkünü, parasını gasp etmemelidir. Fakat bugün dünyaya hâkim olan kapitalist sistem, Yesevî'nin dediği gibi âlemin malını sayısızca yığıp alanlara hizmet etmektedir. Dünya da çok uluslu şirketler adı verilen bu hırsızlar, yağmacılar, gaspçılar, talancılar tarafından yönetilmektedir. Paraya hâkim olan, yönetimi de belirliyor. Yesevî, aynı hikmette siyasi baskı figürü olan Firavun ve ekonomik baskı gücünün temsilcisi olan Karun tabiatlı insanlardan bahsettikten sonra üçüncü sınıf insan türünden de bahsediyor. Onlar da sade yeme içme ile meşgul olanlar. İnsanlık âleminin en tehlikeli topluluğu bunlardır. Zira bunlar sorumsuz, ruhsuz, bilgi ve bilinçten yoksun olarak hayatı, sadece biyolojik hazlarını tatmine dönük olarak kurgulayanlardır. Bunlar hedonist, zevkçi, anlık, günlük zevklerine, keyiflerine, salt kişisel menfaatlerine göre yaşayan, hayatı böyle algılayan, toplumsal sorunlara duyarsız bir yığındır. Ne Firavun ruhluların diktatörce baskılarıyla ne de Karun ruhluların ekonomik sömürüsüyle ilgilenirler. Bugün dünyaya hâkim olan kapitalist emperyalist dünya sistemi, kitleleri böyle bir yığına döndürme mekanizması kurmuştur. Televizyonların neredeyse tamamı, eğlence, oyun, uyutma, uyuşturma programlarıyla doludur. İnsanlara hayatta hedef olarak sadece bolca eğlenme, bolca tüketme, tüketmek için çalışma felsefesi telkin edilmektedir. Hem Karun hem de Firavun kimliklerini birlikte taşıyan Kapitalizm insanı düşünmeyen, sorgulamayan, hak, adalet, insanlık için mücadele etmeyen, salt midesine dönük bir hayat yaşayan bir tüketim nesnesine dönüştürmüştür. İşte 4 mısralık bu veciz hikmette Ahmet Yesevi, modern dünya hallerini ileri görüşlü bir veli, bir büyük Müslüman Türk aydını olarak açıkça ortaya koyuvermiş.Maalesef Türk milletini yönetme konumunda olan insanlar, bugün kendilerini tanrılaştıran nefislerinin beğenilme, eleştirilmeme arzusu esareti altındadırlar. Bu esaretten kurtulup özgürleşmenin yolu, nefsin, egonun esaretine karşı toprak gibi mahviyete ve mutlak tevazuya dayalı ruh istiklaliyle mümkündür. Yesevî şöyle der:"Gerçek gönülde namaz kıl, Allah bilsinHalk içinde kötü görün, âlem gülsünToprak gibi hor görül ki nefsin ölsünYardım etsen nefsini yenip ağlasam ben."Modern zamanlarda kapitalizm de insanların tanrılaşmasında, egolarının, nefislerinin ilahlaştırılmasında çok büyük bir katkıya sahiptir. Çok çeşitli ve renkli elbiseler, takılar, mücevherler, süslemeler, eşyalar, arabalar, malikaneler şunlar bunlarla olağanüstü güzel, olağanüstü yakışıklı, olağanüstü başarılı, çok para kazanan, kitleleri peşinden sürükleyen starlar, efsaneler, idoller, şunlar bunlar üretti. Bu figürler de televizyonlar, gazeteler, reklamlar, internet ve değişik iletişim kurum ve araçları kanalıyla topluma özenilen, ulaşılamayan rol modeller olarak sunuldu. Dolayısıyla tanrı insanlar çoğaltıldı, insanlarda da bunlar gibi tanrı insan olma hevesi uyandırıldı. Bu bir çağdaş sapmadır, hastalıktır, insanı olması gereken normal konumundan hiç olamayacağı, olması mümkün olamayan hayali konumlara itildi, zorlandı. Bu da değişik psikolojik, toplumsal ve ekonomik sorunlara yol açtı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015