"Ey insanlar! Şüphe yok ki, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışıp kaynaşasınız diye sizi soylara (milletlere) ve kabilelere ayırdık. Allah katında en muteber olanınız, takva sahibi olanınızdır. (O'nun emir hükümlerine uyanınızdır.) Şüphesiz ki Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır" (Hucurât, 13) buyrularak beşeriyetin dünyadaki yaşam serüveni ve amacı işaret edilmiştir.
Bu bağlamda insanların yaratılışı, karakter yapısı, idealleri, hayattan beklentileri genelde hep aynıdır. Bu nedenle insanlık tarihi tekerrür edip duruyor. Tabii ki bilim, teknoloji geliştikçe her dönem kendi şartları içinde gelişip şekilleniyor ve insanların yaşam tarzı farklılaşıyor.
Tarih okumayanlar için gelişen her şey yenidir, sürprizdir. Kur'an-ı Kerim geleceğe ışık tutarken, geçmişten de örnekler verir. Zira geçmişi bilmeyen ve geçmişten ders almayanlar, geleceği doğru inşa edemezler. Çünkü varlığın işleri yenilenmeyle yürümektedir. Doğruları bulabilmek için tarihi gelişmeye bakmak gerek.
Âlemlere rahmet olan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.a.), cahiliye döneminin insanlarını ıslah ederken onlara geçmiş kavimlerden örnekler vermesi istenmiştir. Dikkat edilirse, Kur'an-ı Kerim'de birçok peygamber ve kavminden bahsedilir. Bunlardan bir tanesi de şu ayetlerde görüldüğü üzere Hz. İbrahim'in kavmidir.
Hz. Muhammed'e şöyle sesleniliyor: "(Ey Resulüm Muhammed!) Onlara İbrahim'in haberini de oku. Hani o, babasına ve kavmine, 'Neye tapıyorsunuz?' demişti. 'Putlara tapıyoruz ve sürekli onların önünde ibadete duruyoruz' dediler. İbrahim dedi ki: 'Onlara yalvarınca sizi doyuruyorlar mı? Veya size bir fayda ya da zarar veriyorlar mı?' 'Hayır, ama biz babalarımızın böyle yaptığını gördük' dediler." (Şuarâ: 69-74).
Atalarının yaptıklarıyla gururlanarak ve onların yaptıklarını doğru kabul edip, bahane ettiler.
Hz. Muhammed'den önce Mekke ve civarında yaşayan putperest müşrikler vardı. Onlar da aynı İbrahim Peygamberin kavmi gibi atalarından gördüklerini taklit ederek yaşıyorlardı. Mekke müşrikleri ile İbrahim Peygamber'in putperest kavminin inanç ve yaşam tarzlarında benzerlik vardı. Bu nedenle Allah Teâlâ Hz. Muhammed'e (s.a.a.) onlara, İbrahim Peygamberin babasını ve kavmini uyardığı gibi uyarmasını bildirdi. Taptıkları şeyin tapmaya değer olmadığını bildirdi.
"(İbrahim) dedi ki: Siz ve sizden önce babalarınızın taptığı şeyleri görüyor musunuz? Gerçekten onlar, benim düşmanlarımdır. Ancak âlemlerin Rabbi müstesna. Beni yaratan ve hidayete erdiren, beni yediren ve içiren, hastalandığımda bana şifa veren, beni öldürecek ve sonra diriltecek olan, hesap günü günahımı bağışlamasını umduğum O'dur. Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyilere kat. Sonrakiler içinde bana güzel bir nam ver. Beni nimetler dolusu cennetin mirasçılarından kıl. Babamı da bağışla çünkü o sapıklardandır." (Şuarâ: 75-86).
Hastalık genelde Allah'ın belirlediği sağlık kurallarına riayet etmemekten kaynaklanır. İnsanın yemek ve içmesinde dikkatsizlik aşırılık, gibi sebeplere dayalı olduğundan, buna insanın kendisi sebep olmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'de sağlıklı yiyeceklerden, edep erkândan, yani, insanın kendisini koruması adına her şeyden bahsediliyor. Ama biz insanlar bunlara tam riayet ettiğimizi söyleyemeyiz.
Hz. İbrahim de (a.s.), Allah'a karşı edebe riayeti nedeniyle hastalığı örnek vererek, hastalığı Allah'a değil, kendisine isnat etmiştir. Yani yapılan yanlışlardan dolayı hastalık olabileceği gibi günah işlemek de insanın kendi elinde olduğunu ve sakınılması gerektiğini hatırlatmıştır. Halkını da bu manada her türlü yanlıştan, puta taparak günah işlemekten sakınmaları için uyarıda bulunmuştur.
Hz. Ali (a.s.) şöyle buyuruyor: "Ey insanoğlu! Hastalığın içindedir ama farkında değilsin, hastalığın senden kaynaklanır ama bunu görmezsin. Sen kendini küçük cisim sanırsın fakat en büyük âlem sende saklıdır."
Bu bağlamda insanların yaratılışı, karakter yapısı, idealleri, hayattan beklentileri genelde hep aynıdır. Bu nedenle insanlık tarihi tekerrür edip duruyor. Tabii ki bilim, teknoloji geliştikçe her dönem kendi şartları içinde gelişip şekilleniyor ve insanların yaşam tarzı farklılaşıyor.
Tarih okumayanlar için gelişen her şey yenidir, sürprizdir. Kur'an-ı Kerim geleceğe ışık tutarken, geçmişten de örnekler verir. Zira geçmişi bilmeyen ve geçmişten ders almayanlar, geleceği doğru inşa edemezler. Çünkü varlığın işleri yenilenmeyle yürümektedir. Doğruları bulabilmek için tarihi gelişmeye bakmak gerek.
Âlemlere rahmet olan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.a.), cahiliye döneminin insanlarını ıslah ederken onlara geçmiş kavimlerden örnekler vermesi istenmiştir. Dikkat edilirse, Kur'an-ı Kerim'de birçok peygamber ve kavminden bahsedilir. Bunlardan bir tanesi de şu ayetlerde görüldüğü üzere Hz. İbrahim'in kavmidir.
Hz. Muhammed'e şöyle sesleniliyor: "(Ey Resulüm Muhammed!) Onlara İbrahim'in haberini de oku. Hani o, babasına ve kavmine, 'Neye tapıyorsunuz?' demişti. 'Putlara tapıyoruz ve sürekli onların önünde ibadete duruyoruz' dediler. İbrahim dedi ki: 'Onlara yalvarınca sizi doyuruyorlar mı? Veya size bir fayda ya da zarar veriyorlar mı?' 'Hayır, ama biz babalarımızın böyle yaptığını gördük' dediler." (Şuarâ: 69-74).
Atalarının yaptıklarıyla gururlanarak ve onların yaptıklarını doğru kabul edip, bahane ettiler.
Hz. Muhammed'den önce Mekke ve civarında yaşayan putperest müşrikler vardı. Onlar da aynı İbrahim Peygamberin kavmi gibi atalarından gördüklerini taklit ederek yaşıyorlardı. Mekke müşrikleri ile İbrahim Peygamber'in putperest kavminin inanç ve yaşam tarzlarında benzerlik vardı. Bu nedenle Allah Teâlâ Hz. Muhammed'e (s.a.a.) onlara, İbrahim Peygamberin babasını ve kavmini uyardığı gibi uyarmasını bildirdi. Taptıkları şeyin tapmaya değer olmadığını bildirdi.
"(İbrahim) dedi ki: Siz ve sizden önce babalarınızın taptığı şeyleri görüyor musunuz? Gerçekten onlar, benim düşmanlarımdır. Ancak âlemlerin Rabbi müstesna. Beni yaratan ve hidayete erdiren, beni yediren ve içiren, hastalandığımda bana şifa veren, beni öldürecek ve sonra diriltecek olan, hesap günü günahımı bağışlamasını umduğum O'dur. Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyilere kat. Sonrakiler içinde bana güzel bir nam ver. Beni nimetler dolusu cennetin mirasçılarından kıl. Babamı da bağışla çünkü o sapıklardandır." (Şuarâ: 75-86).
Hastalık genelde Allah'ın belirlediği sağlık kurallarına riayet etmemekten kaynaklanır. İnsanın yemek ve içmesinde dikkatsizlik aşırılık, gibi sebeplere dayalı olduğundan, buna insanın kendisi sebep olmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'de sağlıklı yiyeceklerden, edep erkândan, yani, insanın kendisini koruması adına her şeyden bahsediliyor. Ama biz insanlar bunlara tam riayet ettiğimizi söyleyemeyiz.
Hz. İbrahim de (a.s.), Allah'a karşı edebe riayeti nedeniyle hastalığı örnek vererek, hastalığı Allah'a değil, kendisine isnat etmiştir. Yani yapılan yanlışlardan dolayı hastalık olabileceği gibi günah işlemek de insanın kendi elinde olduğunu ve sakınılması gerektiğini hatırlatmıştır. Halkını da bu manada her türlü yanlıştan, puta taparak günah işlemekten sakınmaları için uyarıda bulunmuştur.
Hz. Ali (a.s.) şöyle buyuruyor: "Ey insanoğlu! Hastalığın içindedir ama farkında değilsin, hastalığın senden kaynaklanır ama bunu görmezsin. Sen kendini küçük cisim sanırsın fakat en büyük âlem sende saklıdır."
Ahmet Topacık / diğer yazıları
- Hz. İbrahim'in kavminden örnekler / 23.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-7 / 22.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-6 / 21.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-5 / 20.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-4 / 19.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-3 / 18.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-2 / 17.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-1 / 16.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-2 / 15.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-1 / 14.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-7 / 22.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-6 / 21.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-5 / 20.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-4 / 19.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-3 / 18.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-2 / 17.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-1 / 16.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-2 / 15.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-1 / 14.03.2017