Hz. Fâtıma (a.s.)'ın kısa süren dünya hayatı, ebediyete kadar unutulamayacak ve ondan feyz ve hayat dersi alınacak kadar örnek ve hikmetlerle doludur. O'nun, gözlerini aydınlığa açtığı andan, gözlerindeki hayat parıltısının söndüğü ana kadarki kısa sürenin sınırlarını aşmak gerektiğini biliyoruz. Onun kişiliğini bu başlangıçla- bu son arasına sıkıştıramayız.
O, insan düşüncesini temelinden sarsan ve insan düşüncesini kuşakların ötesine taşıyan bir Peygamber'in kızıdır. Aynı zamanda O, hakkın temellerinden biri olan ve insanlık tarihinin en büyük Peygamberinin devamı niteliğindeki Zâtın; İmam Ali'nin eşidir.
Hz. Fâtıma, olgun bir akla, kusursuz bir ruh güzelliğine, saflık ve berraklığa, asil ve üstün bir kereme sahipti. Üzerine aydınlığı saçan, düşünce ve ürün olarak, kendisini ifade eden bir atmosferde yaşadı. Bir devrime dönüşen risalet görevi içinde bir çizgi olarak belirginleşti.
Böylece kendisi de risalet devriminin temellerinden biri oldu. Öyle ki, onun tarihini doğru anlamadan risalet tarihini doğru anlamak mümkün değildir.
Hz. Fâtıma (a.s.) kadının insanlığını, saygınlığını, kerâmetini, kutsallığını, (İlahi emir ve yasaklar hususunda) koruyuculuğunu, en onurlu bir şekilde temsil etti.
Bunun yanında, üstün bir zekâya, keskin bir firasete ve geniş bir bilgiye sahipti? Nübüvvet mektebinde eğitim görmesi, risâlet külliyesinden mezun olması onur ve övünç kaynağıdır.
Güvenilir elçi olan babasının, Rabbinden aldıklarını o da O'ndan aldı. Hiç kuşkusuz O, anne ve babasının evinde, Mekke'deki başka hiçbir çocuğun öğrenmediği şeyleri öğrendi. Kur'an'ı seçkin Peygamberden dinledi. Sonra Aliyyü'l -Murtaza'dan dinledi. Onlardan dinlediği bu Kur'an'la namaz kıldı. Onunla ibadet etti. Ama bundan önce Kur'an'ın hükümlerini, farzlarını ve sünnetlerini kavramıştı.
Fâtımatü'z-Zehra (a.s.) vahiy evinde kendisi için hazırlanan bilgi ve irfanla, kendisini dört bir yandan kuşatan ilim ve irfan güneşlerinin kendisini aydınlatmasıyla yetinmedi.
Babası Resûlullah (s.a.a) ve "ilim şehri"nin kapısı kocasıyla her buluşmasında elinden geldiğince ilim öğrenmeye çalışırdı. Bunun yanında, oğulları Hz. Hasan ve Hüseyin'i de sürekli olarak Resûlullah'ın (s.a.a) meclisine gönderir, onlar döndükten sonra da onları konuşturarak dinlediklerini anlatmalarını sağlardı.
Çocuklarına üstün bir terbiye vermek için büyük bir çaba sarf ederdi. Ev işlerinin çokluğuna rağmen, öğrendiği bilgileri diğer Müslüman kadınlara aktarmayı ihmal etmezdi.
İlim öğrenme ve ilmi yayma hususundaki bu kesintisiz çabaları sonucu, en büyük hadis râvilerinden ve tertemiz nebevî sünnetin aktarıcılarından biri oldu.
(devam edecek?)
O, insan düşüncesini temelinden sarsan ve insan düşüncesini kuşakların ötesine taşıyan bir Peygamber'in kızıdır. Aynı zamanda O, hakkın temellerinden biri olan ve insanlık tarihinin en büyük Peygamberinin devamı niteliğindeki Zâtın; İmam Ali'nin eşidir.
Hz. Fâtıma, olgun bir akla, kusursuz bir ruh güzelliğine, saflık ve berraklığa, asil ve üstün bir kereme sahipti. Üzerine aydınlığı saçan, düşünce ve ürün olarak, kendisini ifade eden bir atmosferde yaşadı. Bir devrime dönüşen risalet görevi içinde bir çizgi olarak belirginleşti.
Böylece kendisi de risalet devriminin temellerinden biri oldu. Öyle ki, onun tarihini doğru anlamadan risalet tarihini doğru anlamak mümkün değildir.
Hz. Fâtıma (a.s.) kadının insanlığını, saygınlığını, kerâmetini, kutsallığını, (İlahi emir ve yasaklar hususunda) koruyuculuğunu, en onurlu bir şekilde temsil etti.
Bunun yanında, üstün bir zekâya, keskin bir firasete ve geniş bir bilgiye sahipti? Nübüvvet mektebinde eğitim görmesi, risâlet külliyesinden mezun olması onur ve övünç kaynağıdır.
Güvenilir elçi olan babasının, Rabbinden aldıklarını o da O'ndan aldı. Hiç kuşkusuz O, anne ve babasının evinde, Mekke'deki başka hiçbir çocuğun öğrenmediği şeyleri öğrendi. Kur'an'ı seçkin Peygamberden dinledi. Sonra Aliyyü'l -Murtaza'dan dinledi. Onlardan dinlediği bu Kur'an'la namaz kıldı. Onunla ibadet etti. Ama bundan önce Kur'an'ın hükümlerini, farzlarını ve sünnetlerini kavramıştı.
Fâtımatü'z-Zehra (a.s.) vahiy evinde kendisi için hazırlanan bilgi ve irfanla, kendisini dört bir yandan kuşatan ilim ve irfan güneşlerinin kendisini aydınlatmasıyla yetinmedi.
Babası Resûlullah (s.a.a) ve "ilim şehri"nin kapısı kocasıyla her buluşmasında elinden geldiğince ilim öğrenmeye çalışırdı. Bunun yanında, oğulları Hz. Hasan ve Hüseyin'i de sürekli olarak Resûlullah'ın (s.a.a) meclisine gönderir, onlar döndükten sonra da onları konuşturarak dinlediklerini anlatmalarını sağlardı.
Çocuklarına üstün bir terbiye vermek için büyük bir çaba sarf ederdi. Ev işlerinin çokluğuna rağmen, öğrendiği bilgileri diğer Müslüman kadınlara aktarmayı ihmal etmezdi.
İlim öğrenme ve ilmi yayma hususundaki bu kesintisiz çabaları sonucu, en büyük hadis râvilerinden ve tertemiz nebevî sünnetin aktarıcılarından biri oldu.
(devam edecek?)
Ahmet Topacık / diğer yazıları
- Hz. İbrahim'in kavminden örnekler / 23.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-7 / 22.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-6 / 21.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-5 / 20.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-4 / 19.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-3 / 18.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-2 / 17.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-1 / 16.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-2 / 15.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-1 / 14.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-7 / 22.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-6 / 21.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-5 / 20.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-4 / 19.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-3 / 18.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-2 / 17.03.2017
- Hz. Fâtımatü'z-Zehra (a.s.)-1 / 16.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-2 / 15.03.2017
- Harun Reşid ile İmam Musa Kâzım'ın (a.s.) tartışması-1 / 14.03.2017