Ah İstanbul ah. 2010 yılı İstanbul için bir başka yıldı. Çünkü "2010 Dünya kültür başkenti" olarak seçilmişti. 16 yıldır İstanbul'u yöneten zihniyet için bu büyük bir başarı ve övünme kaynağıydı. Hatırlarsanız 2009 yılını hep bu reklâm ve tanıtım filmleri ile geçirdik. Ve tarih 2010 oldu. 8.5 milyon TL harcanarak bir tanıtım ve kutlama gecesi düzenlendi ve resmen artık İstanbul dünyanın kültür başkentiydi. Hayırlı olsun dedik biz de.Bir toplumun tarihsel süreç içerisinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütününe kültür denir. İnançlar, gelenekler, düşünce biçimleri, binalar, hanlar, hamamlar, giyim, kuşam vs. hepsi bu tarifin içerisindedir. Kültürümüzde neler vardı birkaç başlıkla hatırlayalım. Bir öyle bir medeniyettik ki, daha biz İstanbul'u fethetmeden "Katolik külahı görmektense Osmanlığı sarığı görmeyi tercih eden" bir topluluk vardı İstanbul'da. Sultanahmet'te sadaka taşları vardı. İnsanlar sadaka verecek kimse bulamadıkları için sadakalarını oraya bırakırlardı. İhtiyacı olanlar da ihtiyacı kadarını alırlardı. Hele Üsküdar'daki sadaka taşları o zamanın insanlarının birbirlerine ne kadar değer verdiklerinin bir göstergesidir. Bu taşlar adam boyunda yapılmışlar ki, kimin aldığı, kimin verdiği belli olmasın. İşte kültür, işte insan anlayışı. O zamanın mimari eserlerini ise günümüzde hayranlıkla izliyoruz zaten.İstanbul bu saydığımız ve de sayamadığımız nice değerleri bugüne taşıyabildi mi? Maalesef hayır. İstanbul deyince aklımıza neler geliyor bir bakalım.Sabahları işe gitmek için birbiri ile otobüslere binmek için yarışan insanlar. Yer olmadığı için İETT otobüslerini yumruklayan insanlar. Aynı çileyi eve dönerken de yaşayacağını bilen mahzun insanlar.Köprü altında ölümü bekleyen canlar. Mezarlıklardaki fuhuş. Gasp, cinayet, hırsızlık, intiharlar vs.Hele hele belediyenin bizzat kendi araştırmaları sonucu olası bir depremde en az bir milyon evin yıkılacağını ifade etmesi ve buna karşı bir önlem almaması nasıl bir kültür anlayışının yansımasıdır merak ediyorum.Böyle bir kültür başkentinde sel sonucu 33 vatandaşımızın ölmesinin izahı nedir? Kent plan ve projeleri neye göre hazırlanmış, uygulanmış veya uygulanmamış?Ya tarih 2010 olduğu halde hala Galata köprüsünde "bul karayı al parayı" oynayanlar, cami önlerindeki dilenci merkezleri, kalabalık ortamlarda insanların duygularını sömürerek para kazanan sosyete dilencileri hangi kültür anlayışına sahip yöneticilerin eseridir. Belediye ihalelerindeki tekelcilik. Çalışanların haklarının verilmemesi vs. vs. vs.Hülasa İstanbul'u anlamak için yaşamak lazım. Ha bir de İstanbul'un diğer yüzü var. Nişantaşı'sı, Moda'sı, Etiler'i, bol yıldızlı otelleri, boğaz kenarındaki zengin lokantalarını vs. Tabi buraları televizyonlardan görüyoruz ve ben yine aynı soruyu soruyorum; bunlar hangi kültürün insanları?Sonuç olarak bu şehirde yaşayanların çok büyük bölümü yaşam kavgası verirken çok az bir bölümü sefa derdinde. Aynı şehirde insanlar arasında bu kadar sınıf farkının oluşması bir kültür müdür? Yoksa bu güzelim şehri yönetenlerin basiretsizliği midir? Bence ikinci şık. Ya sence?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Esad, halkını katlediyor (!) Şara devletini koruyor (!) / 11.03.2025
- ABD neden Ortadoğu’da? / 10.03.2025
- Faiz maddi-manevi hastalıktır / 09.03.2025
- Ramazanda faiz indirim kararı / 08.03.2025
- Erdoğan ve Bahçeli birlikte başardılar / 07.03.2025
- Dünyanın kalbi teorisi -2- / 06.03.2025
- Dünyanın kalbi teorisi -1- / 05.03.2025
- Başkomutan! / 03.03.2025
- PKK bitti (!) Kürt sorunu (!) küreselleşti / 02.03.2025
- Seçilmişlerin dilinden oruç / 01.03.2025
- ABD neden Ortadoğu’da? / 10.03.2025
- Faiz maddi-manevi hastalıktır / 09.03.2025
- Ramazanda faiz indirim kararı / 08.03.2025
- Erdoğan ve Bahçeli birlikte başardılar / 07.03.2025
- Dünyanın kalbi teorisi -2- / 06.03.2025
- Dünyanın kalbi teorisi -1- / 05.03.2025
- Başkomutan! / 03.03.2025
- PKK bitti (!) Kürt sorunu (!) küreselleşti / 02.03.2025
- Seçilmişlerin dilinden oruç / 01.03.2025