Onunla aramızdaki haftaların ve günlerin çarçabuk bitmesini ve beklediğimiz vuslatın gerçekleşmesini şiddetle arzu ettiğimiz haftaların ve günlerin bitmesi gibi, o ağır misafirle vuslatımız ve halvetimiz dahi bitmek üzere…
Gelişine elbette sevindik, hayatımızın tüm noktalarına ve anlarına gülüşüne sevindik, cümle dertlerimize ortak oluşuna sevindik, yirmi dört saatimize fermanlarla dalışına sevindik, hassas duyguları içimize, gönlümüze ve kalbimize damla damla, yudum yudum salışına sevindik.
Geldi sevindirdi bizi, fermanlarla geldi, nice dermanlarla geldi.
Gecesinde gündüzünde, iftar ve sahur vakitlerinde Yüce Rabbimizden bize gönderilen kutlu mesajları anlamak için daha bir yoğunlaştık, daha iyi kavramak için gözümüzü dört açtık, kulağımızı dört açtık ve gönüllerimizi ardına kadar açtık.
İnsanlık âleminin bizzat gönülleri için nice şifalar, nice dermanlar ve nice merhemler ihtiva ettiğini bildiren mesajları da algılamaya çalıştık.
"Ey insanlar! İşte size, Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdeki dertlere bir şifa, müminlere doğru yolu gösteren bir hidâyet ve rahmet geldi." (Yunus:57)
"Biz Kur'ân'ı müminlere şifa ve rahmet olarak indiririz. Ama o, zalimlerin ise sadece ziyanını artırır." (İsra:82)
Zaten o öyle bir kutlu zaman dilimiydi ki; insanlığın hem dünyasını hem de ukbasını aydınlatan, insanlığın yol gösterici ve ihtiyaç duyduğu her şeyi beyan eden hayat kitabımız Kur'an onda nazil olmaya başlamıştı.
"Kur'ân, insanlara bir rehber, bu rehberliğin apaçık delili ve doğruyu yanlıştan ayırt edici bir ölçü olarak Ramazan ayında indirilmiştir." (Bakara:185)
Nice alışkanlıklarımızı değiştirdi, yeme-içme saatlerimizi değiştirdi, uyku saatlerimizi değiştirdi, hem aile hayatımıza hem de sosyal hayatımıza bir nizam bir intizam getirdi.
Bu kadar güzel, bu kadar eğitici ve öğretici ve böylesi ağır bir misafiri yolcu etmek elbette tüm sevenlerini olduğu gibi bizleri de tarifsiz hüzünlere boğuyor.
Acaba yeterince istifade edebildik mi?
Acaba layık olduğu gibi hürmet edebildik mi?
Acaba bir yıl sonra tekrar geldiğinde bizleri hangi halde bulacak?
Sorular… Sorular… İç içe sorular ve içimizi kemiren sorular…
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025