IŞİD, ABD'nin peydahladığı bir terör örgütü.
Bunu kimse inkâr etmiyor.
Hal böyleyken başkanlık koltuğunda son demlerini yaşayan Obama'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a IŞİD'in kalesi konumundaki Rakka'ya 'birlikte operasyon yapalım' teklifi ne anlama geliyor?
En son söyleyeceğimizi baştan söyleyelim, Obama'nın teklifinin anlamı, Fırat Kalkanı operasyonuyla Suriye krizinin içine balıklama atlamış olan Türkiye'yi bu bataklıktan bir daha çıkamaz hale getirmektir.
Bundan sonra yazacağı kitapların ve katılacağı konferansların geliriyle hayatını kazanacak olan Obama, Amerikan askerini cepheye süren başkan olarak hatırlanmak asla istemeyecektir.
Bu da göstermektedir ki Rakka'ya yönelik bir operasyonda Amerikan askeri ya hiç olmayacak ya da göstermelik sayıda ve cephe gerisinde rol alacaktır. Bu durumda bütün tehlikeyle Türk askerinin yüzleşecektir.
IŞİD'in bir CIA, Mossad piyonu olduğu gerçeği ortadayken ABD'ye güvenerek Rakka'ya bir operasyona girişmek bile bile tuzağa düşmek değil midir?
Sözüm ona ABD'yle ortak girişilecek Rakka operasyonunda, Türkiye ile ABD arasındaki ilişki en fazla Kore savaşındaki kadar olacaktır.
Mart 2006'da Türkiye'yi ziyaret eden 28 yıldır ABD Senato Savunma Komisyonu'nun başkanlığını yaptığı için "hükümetler üstü senatör" olarak bilinen Senatör John Warner, Ankara ziyaretinde şunları söylemişti:
"Kore'de deniz piyadesiydim. Tugayımızda hep şunu derdik: Birliğinde Türk askeri varsa rahat uyuyabilirsin."
Bu bağlamda ABD'ye güvenerek girişilecek bir Rakka operasyonunda, göstermelik sayıdaki ABD askeri yer alırken cephede IŞİD teröristleriyle göğüs göğüse mücadele edecek olan Mehmetçik olacak.
ABD askerleri cephe gerisindeki güvenli kalelerinde uyurken, IŞİD kurşunlarının önünde ölense Türk askeri olacak.
ABD'nin pisliğini temizlemek için Türk askerini tehlikeye atmak, asla düşülmemesi gereken ölümcül bir hatadır.
Zira bu Türkiye'ye kurulmuş bir tuzaktır.
Müttefik saydığı ABD ve NATO tarafından göz göre göre tuzağa düşürülen Türkiye'nin elinden Rusya da tutmayacaktır. Çünkü Türkiye, müttefik saydıklarından yediği bütün kazıklara rağmen hala aklı başına gelmemiş bir ülke görünümündedir.
ABD Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes, Türkiye'nin talep ettiği Suriye'de "uçuşa yasak bölge" oluşturulmasının temel sorunları çözeceğini düşünmediklerini söyleyerek bu fikre karşı olduklarını açıkladı.
Uçuşa yasak bölge demek Suriye'de sorumluluğu paylaşmak demek. ABD ve NATO bunu istemiyor. Bütün sorumluluğu Türkiye'nin sırtına yıkmak varken neden riske girsinler ki?
Bir köyü bile elinde tutmaktan aciz Özgür Suriye Ordusu'yla birlikte Türkiye'nin karadan asker sokmasıyla yeni bir boyuta dönüşen Suriye krizinde ülkemiz, ABD'nin hesapları hedefine ulaşırsa hem PYD/YPG ile hem de IŞİD ile cephe açacak.
Böyle bir durumda ABD'nin Türkiye'yi desteğinin söz de kalacağını, IŞİD ve PYD/YPG'ye ise her türlü silah desteğini vererek ikiyüzlü bir tavır ortaya koyacağını bilmem ifade etmeye gerek var mı?
Bunu kimse inkâr etmiyor.
Hal böyleyken başkanlık koltuğunda son demlerini yaşayan Obama'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a IŞİD'in kalesi konumundaki Rakka'ya 'birlikte operasyon yapalım' teklifi ne anlama geliyor?
En son söyleyeceğimizi baştan söyleyelim, Obama'nın teklifinin anlamı, Fırat Kalkanı operasyonuyla Suriye krizinin içine balıklama atlamış olan Türkiye'yi bu bataklıktan bir daha çıkamaz hale getirmektir.
Bundan sonra yazacağı kitapların ve katılacağı konferansların geliriyle hayatını kazanacak olan Obama, Amerikan askerini cepheye süren başkan olarak hatırlanmak asla istemeyecektir.
Bu da göstermektedir ki Rakka'ya yönelik bir operasyonda Amerikan askeri ya hiç olmayacak ya da göstermelik sayıda ve cephe gerisinde rol alacaktır. Bu durumda bütün tehlikeyle Türk askerinin yüzleşecektir.
IŞİD'in bir CIA, Mossad piyonu olduğu gerçeği ortadayken ABD'ye güvenerek Rakka'ya bir operasyona girişmek bile bile tuzağa düşmek değil midir?
Sözüm ona ABD'yle ortak girişilecek Rakka operasyonunda, Türkiye ile ABD arasındaki ilişki en fazla Kore savaşındaki kadar olacaktır.
Mart 2006'da Türkiye'yi ziyaret eden 28 yıldır ABD Senato Savunma Komisyonu'nun başkanlığını yaptığı için "hükümetler üstü senatör" olarak bilinen Senatör John Warner, Ankara ziyaretinde şunları söylemişti:
"Kore'de deniz piyadesiydim. Tugayımızda hep şunu derdik: Birliğinde Türk askeri varsa rahat uyuyabilirsin."
Bu bağlamda ABD'ye güvenerek girişilecek bir Rakka operasyonunda, göstermelik sayıdaki ABD askeri yer alırken cephede IŞİD teröristleriyle göğüs göğüse mücadele edecek olan Mehmetçik olacak.
ABD askerleri cephe gerisindeki güvenli kalelerinde uyurken, IŞİD kurşunlarının önünde ölense Türk askeri olacak.
ABD'nin pisliğini temizlemek için Türk askerini tehlikeye atmak, asla düşülmemesi gereken ölümcül bir hatadır.
Zira bu Türkiye'ye kurulmuş bir tuzaktır.
Müttefik saydığı ABD ve NATO tarafından göz göre göre tuzağa düşürülen Türkiye'nin elinden Rusya da tutmayacaktır. Çünkü Türkiye, müttefik saydıklarından yediği bütün kazıklara rağmen hala aklı başına gelmemiş bir ülke görünümündedir.
ABD Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes, Türkiye'nin talep ettiği Suriye'de "uçuşa yasak bölge" oluşturulmasının temel sorunları çözeceğini düşünmediklerini söyleyerek bu fikre karşı olduklarını açıkladı.
Uçuşa yasak bölge demek Suriye'de sorumluluğu paylaşmak demek. ABD ve NATO bunu istemiyor. Bütün sorumluluğu Türkiye'nin sırtına yıkmak varken neden riske girsinler ki?
Bir köyü bile elinde tutmaktan aciz Özgür Suriye Ordusu'yla birlikte Türkiye'nin karadan asker sokmasıyla yeni bir boyuta dönüşen Suriye krizinde ülkemiz, ABD'nin hesapları hedefine ulaşırsa hem PYD/YPG ile hem de IŞİD ile cephe açacak.
Böyle bir durumda ABD'nin Türkiye'yi desteğinin söz de kalacağını, IŞİD ve PYD/YPG'ye ise her türlü silah desteğini vererek ikiyüzlü bir tavır ortaya koyacağını bilmem ifade etmeye gerek var mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024