İran ve ABD arasındaki "nükleer" diplomatik manevraların oldukça yoğun olduğu bir süreçten geçiyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Tahran yönetimine, bütün nükleer çalışmalarını durdurması için tanıdığı 30 günlük süre cuma günü dolmuştu. İran bu süre zarfında "uranyum zenginleştirme" programını başarıyla tamamladığını ifade etmiş ve tabir yerindeyse BM'nin tanıdığı süreyi, ABD'yi çıldırtacak beyan ve girişimlerle dolu olarak tüketmişti. BM Güvenlik Konseyi'nin İran'a karşı pozisyonunu belirlemek için bu hafta Paris'te yapacağı toplantı oldukça önemli. Çünkü bu toplantıya BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin'in yanı sıra, Almanya da katılacak ve Uluslararası Atom Enerjisi'nin (UAEA) raporunu ele alacaklar. Bu toplantı öncesinde İran, vermesi gereken mesajı gayet net bir şekilde vererek, hem toplantıya katılacakları hem de uluslar arası kamuoyunu etkileme yoluna gitti. İran, nükleer dosyasının BM Güvenlik Konseyi'ne gönderilmemesi ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nda tutulması halinde maksimum işbirliğine hazır olduğunu açıkladı ve "BM Güvenlik Konseyi radikal önlemler alırsa biz de buna karşı önlemler alırız. Eğer kararları akılcı olursa bizim kararlarımız da akılcı olur" mesajını iletti. İran'ın bu manevrası, "sorunu diplomatik yollardan çözmeye çalışıyorum" mavalı okuyan ABD'ye önemli bir diplomatik darbe indirdi. ABD, BM Güvenlik Konseyi'nde zaten sıkıntılı günler yaşıyor. Çünkü Konsey üyelerinden Rusya ve Çin'i ikna edemediği gibi, Fransa'dan da tam anlamıyla emin değil. Geriye bir tek İngiltere kalıyor ki, o da tekbaşına bir anlam ifade etmiyor. İşte bu yüzden ABD, bugünlerde farklı bir söylem ve taktik geliştirdi. ABD, BM Güvenlik Konseyi'nin İran'a karşı "istediği kararları" alamaması durumunda, bu önlemlerin ABD yönetimi ve müttefiklerince alınmasını öngören yeni bir politika geliştireceğini duyurdu. Hem Bush, hem de Rice'nin açıkladığı bu "yeni politika"nın adı, "benzer görüşlü ülkeler koalisyonu kurulması" politikası.Bu politika ilk defa geçtiğimiz günlerde Bush tarafından, "İran'ın nükleer silah sahibi olmaması gerektiğine inananlardan oluşan benzer görüşlü ülkeler koalisyonu kuruyoruz" sözleriyle dile getirildi. ABD, bu yeni manevra ile BM'yi by-pass etmeyi ve Irak işgalinde olduğu gibi "sopa zoruyla" ülkeleri yanına almaya hedefliyor. Son günlerde ABD Dışişleri teşkilatının yaptığı seri ziyaretler de bu minval üzere değerlendirilmeli. ABD'nin "benzer görüşlü ülkeleri" arasında Türkiye ve Irak da bulunuyor. Irak zaten işgal altında olduğu için sorun yok fakat Türkiye, ikna edilmesi gereken önemli bir ülke. Bu bağlamda Türkiye'nin nasıl ikna edileceği veya edildiği konusu hala net değil. Irak ve Türkiye'yi "İran'ı çevreleyen aşağı blok" olarak değerlendiren ABD, Afganistan ve Azerbaycan'ı da "İran'ı çevreleyen yukarı blok" olarak değerlendiriyor. Benzer bir durum da yukarısı için geçerli. Afganistan işgal altında olduğu için bir sorun yok ama Azerbaycan ikna edilmesi gereken bir ülke. Bu bağlamda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, ABD'de yoğun baskı seanslarına tabi tutulmakta. İlham Aliyev'in "İran'a karşı ABD ile işbirliği yok" açıklamalarına bakılırsa ABD, Azerbaycan'ı ikna edememiş görünüyor. Ama bunlar sadece bize yansıyanlar, işin perde arkasını ancak İran'a operasyon esnasında görebileceğiz. Fakat ABD'nin İran için BM'ye mahkum olmayıp, bir B planını yedekte tuttuğunu ve bu B planında Türkiye'ye büyük bir misyon yüklendiğini unutmayalım?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012