Türkiye'deki hainler ne durumda?
Türkiye'de son yıllarda çok büyük sürtüşmeler husule gelmektedir. Ülkemizde son zamanlarda adeta dışarısı ile işbirliği yapan insanlarımız, bazı kilit mevkileri ele geçirerek Türkiye ve Türklük ile inançlarımıza karşı bir kampanya açmış bulunmaktadır. Onlar dışardan aldıkları direktiflerle hareket etmekte ve ona göre yol almaktadır. Onların bazıları hainleri aratmayacak derecede ileri gitmektedirler. Atamızın kurduğu vatanımıza, devlet bütünlüğümüze, Ordumuza ve gelenek göreneklerimize, kültürümüze, tarihimize, ideallerimize ve bütünlüğümüze adeta ters düşmekte ve devamlı olarak etrafa yabancılaşmış fikirleri saçmakta ve yaymaktadır. Türkiye zora düştükçe tarihi olaylar karşısında -hainler- sanki gittikçe çoğalmaktadır.
Zaten sadakat iyi günlerde değil kötü günlerde belli olur. Namuslu dürüst ve iyi eğitilmiş insanların dostluğu ve davranışı da buna uygun olur. Ama namussuz ve kapkaççı ve gaspçı-çıkarcı olarak yetiştirilirse o zaman vay haline onlarla iş veren ve beraber olan insanlara, halka ve ülkeye!
Türkiye şimdilerde hakikaten tarihi sınavlardan geçmektedir. Sınavlarda bireylerin, toplumun, tüm halkın ve devletin tutumları tüm dünya tarafından ilgi ile izlenmektedir. Etrafımıza adeta aç kurtlar, çakallar ve sırtlanla çepeçevre sarmış durumdadır. Eğer Devlet ve Millet kendi bünyesine ve varlığına dikkatle sahip çıkmazsa parçalanmazsı çok kolay olabilir. Çevremiz ve bölgemizde kan oluk oluk akmaktadır. Tarihte ender görülen katliamlar ve soy kırımlar oluşmaktadır. Büyük güçler küçükleri demokrasi adı atlında sudan bahaneler ortaya atarak boğazlamaktadır. Bu boğazlananların, sadece küçük ve zayıf olanları yanında hemen hemen hepsinin Müslüman olmaları da dikkat çekmektedir. Çeçenistan, Bosna Hersek, Kosova, Filistin, Irak, Sudan'daki Darfur, Kafkaslar ve daha nice diğer bölgelerde katledilenlerin Müslümanlar olduğu dikkat çekmektedir!
Şimdi acaba sıra kime gelecek diye ortalıkta büyük bir tedirginlik ve endişe var. Öte yandan Türkiye bunların neredeyse tam ortasında bulunmaktadır. Üstelik Türkiye Osmanlı'nın varisidir. Osmanlı ise onların batırdıkları bir ülkedir. Şimdi gözlerini dikmiş Türkiye'ye geleceğin adeta avına bakar gibi bakmaktadırlar. Ama biraz da korkuları var. Acaba Türklerin gizli kalan güçlerini uyandırırsak sonra bize neler yaparlar diye bir tedirginlikleri de mevcut. Türkler aslında barışsever ve uysal bir millettir. Türklerle dostluklar kolay oluşur. Dostlarına daima iyi davranırlar. Sadakatları meşhurdur. Ama kinleri ve öfkeleri de çok şiddetlidir. Kolay kızmazlar ama kızdıklarında da insan üstü güce sahip olmaktadırlar. En iyisi onlara mecbur olamadıkça dokunmamak diye düşünüyorlar.
Ama son 15-20 yıldan beri Türkiye'de ve halkında bazı değişmeler izlenmektedir. Türkiye'de hainler adeta kök salmaktadırlar. Gittikçe çoğalmaktadırlar. Özellikle medyada ve bazı önemli kilit mevkilerdeki insanların yaptıklarına, yazdıklarına, konuştuklarına bakarsak bunları kolayca deşifre etmemiz mümkün olmaktadır.
Ülkemizde ayrıca menfaat çevreleri ve mafyalaşmalar da adeta çiçek açmaktadır. Bu hainler adeta koro halinde zincirleme şeklinde hareket etmektedir. Genellikle dış güçlerin istedikleri yolda hareket etmek için gayret ettikleri görülmektedir. Bu hareketlerde bilinçli veya bilinçsiz olarak yapılan ülkemizin menfaatine ters düşen hatalı işlemler husule gelmektedir. Onların Türkiye'yi güçlü devlet yapısından çıkarıp, çıkarı zayıf devlet haline getirmek istedikleri aşikar olarak görülmektedir. Üstelik bazı devlet yetkilileri de adeta onlara hizmet etmektedir. Bu da çok acıklı bir durumu oluşturmaktadır.
Bunların arasında bulunan bazı memleketseverler inançlı insanlar kötülenmekte ve adeta dışlanmak istenmektedir. Hainler ise birbirilerin bilinçli olarak desteklemektedirler.
Türkiye'de eskisi gibi inanç, sadakat, ülkeseverlik ve dürüstlük adeta gericilik, ilkellik ve çağdışı sayılmaktadır. Bireycilik, maddecilik, çıkarcılık, dış güçlerle iş birliğinde bulunmak ve onlara hizmet etmek ise globalizasyona, çağdaşlığa uymak demekmiş gibi bir psikolojik ortam yaratılmaya çalışılmaktadır.
Tüm bunlar halkımızın ve medyamızın gözü önünde oluşmakta ama kimseden hemen hemen hiçbir itiraz veya kınama ve itiraz sözü çıkmamaktadır. Öte yandan hainlerin ve organize grupların menfaat çevreleri genişlemekte ve yapıkları zararlı ve temel sarsıcı işlemler gittikçe çoğalmaktadır. Böylece Türkiye'mizin adeta kökü oyulmakta ve parçalanmak istenmektedir. Üstelik devlet hizmetlerinde bulunan bazı kimseler de bu menfaat zincirine katılmakta ve onları daha da güçlendirmektedir. İdarecilerin bazıları ise ya bunların tam olarak farkında değil ve bunları demokratlaşma olarak bilgisizce kabul etmekte veya çaresizlik içinde içleri yanarak suskunluğu tercih etmektedirler. Şu veya bu şekildeki gelişme önemli değil önemli olan Türkiye'nin şu anda gidişatı gelecek için hiç de iyi olmadığıdır! Bu ter ve felakete giden gelişmeyi bir an önce durdurmak gerekir. Aksi takdirde sonra yapılacak fazla bir şey kalmaz ve tümüyle hesaplaşmaya kadar varan bir uçuruma yuvarlanmış olacağız!
Türkiye'de son yıllarda çok büyük sürtüşmeler husule gelmektedir. Ülkemizde son zamanlarda adeta dışarısı ile işbirliği yapan insanlarımız, bazı kilit mevkileri ele geçirerek Türkiye ve Türklük ile inançlarımıza karşı bir kampanya açmış bulunmaktadır. Onlar dışardan aldıkları direktiflerle hareket etmekte ve ona göre yol almaktadır. Onların bazıları hainleri aratmayacak derecede ileri gitmektedirler. Atamızın kurduğu vatanımıza, devlet bütünlüğümüze, Ordumuza ve gelenek göreneklerimize, kültürümüze, tarihimize, ideallerimize ve bütünlüğümüze adeta ters düşmekte ve devamlı olarak etrafa yabancılaşmış fikirleri saçmakta ve yaymaktadır. Türkiye zora düştükçe tarihi olaylar karşısında -hainler- sanki gittikçe çoğalmaktadır.
Zaten sadakat iyi günlerde değil kötü günlerde belli olur. Namuslu dürüst ve iyi eğitilmiş insanların dostluğu ve davranışı da buna uygun olur. Ama namussuz ve kapkaççı ve gaspçı-çıkarcı olarak yetiştirilirse o zaman vay haline onlarla iş veren ve beraber olan insanlara, halka ve ülkeye!
Türkiye şimdilerde hakikaten tarihi sınavlardan geçmektedir. Sınavlarda bireylerin, toplumun, tüm halkın ve devletin tutumları tüm dünya tarafından ilgi ile izlenmektedir. Etrafımıza adeta aç kurtlar, çakallar ve sırtlanla çepeçevre sarmış durumdadır. Eğer Devlet ve Millet kendi bünyesine ve varlığına dikkatle sahip çıkmazsa parçalanmazsı çok kolay olabilir. Çevremiz ve bölgemizde kan oluk oluk akmaktadır. Tarihte ender görülen katliamlar ve soy kırımlar oluşmaktadır. Büyük güçler küçükleri demokrasi adı atlında sudan bahaneler ortaya atarak boğazlamaktadır. Bu boğazlananların, sadece küçük ve zayıf olanları yanında hemen hemen hepsinin Müslüman olmaları da dikkat çekmektedir. Çeçenistan, Bosna Hersek, Kosova, Filistin, Irak, Sudan'daki Darfur, Kafkaslar ve daha nice diğer bölgelerde katledilenlerin Müslümanlar olduğu dikkat çekmektedir!
Şimdi acaba sıra kime gelecek diye ortalıkta büyük bir tedirginlik ve endişe var. Öte yandan Türkiye bunların neredeyse tam ortasında bulunmaktadır. Üstelik Türkiye Osmanlı'nın varisidir. Osmanlı ise onların batırdıkları bir ülkedir. Şimdi gözlerini dikmiş Türkiye'ye geleceğin adeta avına bakar gibi bakmaktadırlar. Ama biraz da korkuları var. Acaba Türklerin gizli kalan güçlerini uyandırırsak sonra bize neler yaparlar diye bir tedirginlikleri de mevcut. Türkler aslında barışsever ve uysal bir millettir. Türklerle dostluklar kolay oluşur. Dostlarına daima iyi davranırlar. Sadakatları meşhurdur. Ama kinleri ve öfkeleri de çok şiddetlidir. Kolay kızmazlar ama kızdıklarında da insan üstü güce sahip olmaktadırlar. En iyisi onlara mecbur olamadıkça dokunmamak diye düşünüyorlar.
Ama son 15-20 yıldan beri Türkiye'de ve halkında bazı değişmeler izlenmektedir. Türkiye'de hainler adeta kök salmaktadırlar. Gittikçe çoğalmaktadırlar. Özellikle medyada ve bazı önemli kilit mevkilerdeki insanların yaptıklarına, yazdıklarına, konuştuklarına bakarsak bunları kolayca deşifre etmemiz mümkün olmaktadır.
Ülkemizde ayrıca menfaat çevreleri ve mafyalaşmalar da adeta çiçek açmaktadır. Bu hainler adeta koro halinde zincirleme şeklinde hareket etmektedir. Genellikle dış güçlerin istedikleri yolda hareket etmek için gayret ettikleri görülmektedir. Bu hareketlerde bilinçli veya bilinçsiz olarak yapılan ülkemizin menfaatine ters düşen hatalı işlemler husule gelmektedir. Onların Türkiye'yi güçlü devlet yapısından çıkarıp, çıkarı zayıf devlet haline getirmek istedikleri aşikar olarak görülmektedir. Üstelik bazı devlet yetkilileri de adeta onlara hizmet etmektedir. Bu da çok acıklı bir durumu oluşturmaktadır.
Bunların arasında bulunan bazı memleketseverler inançlı insanlar kötülenmekte ve adeta dışlanmak istenmektedir. Hainler ise birbirilerin bilinçli olarak desteklemektedirler.
Türkiye'de eskisi gibi inanç, sadakat, ülkeseverlik ve dürüstlük adeta gericilik, ilkellik ve çağdışı sayılmaktadır. Bireycilik, maddecilik, çıkarcılık, dış güçlerle iş birliğinde bulunmak ve onlara hizmet etmek ise globalizasyona, çağdaşlığa uymak demekmiş gibi bir psikolojik ortam yaratılmaya çalışılmaktadır.
Tüm bunlar halkımızın ve medyamızın gözü önünde oluşmakta ama kimseden hemen hemen hiçbir itiraz veya kınama ve itiraz sözü çıkmamaktadır. Öte yandan hainlerin ve organize grupların menfaat çevreleri genişlemekte ve yapıkları zararlı ve temel sarsıcı işlemler gittikçe çoğalmaktadır. Böylece Türkiye'mizin adeta kökü oyulmakta ve parçalanmak istenmektedir. Üstelik devlet hizmetlerinde bulunan bazı kimseler de bu menfaat zincirine katılmakta ve onları daha da güçlendirmektedir. İdarecilerin bazıları ise ya bunların tam olarak farkında değil ve bunları demokratlaşma olarak bilgisizce kabul etmekte veya çaresizlik içinde içleri yanarak suskunluğu tercih etmektedirler. Şu veya bu şekildeki gelişme önemli değil önemli olan Türkiye'nin şu anda gidişatı gelecek için hiç de iyi olmadığıdır! Bu ter ve felakete giden gelişmeyi bir an önce durdurmak gerekir. Aksi takdirde sonra yapılacak fazla bir şey kalmaz ve tümüyle hesaplaşmaya kadar varan bir uçuruma yuvarlanmış olacağız!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006