ABD'den rekor savaş bütçesi
Uluslararası toplum, Beyaz Saray'da yaşanan skandallara odaklanmışken, 2019 yılında savunmaya toplam 716 milyar dolar harcamaya hazırlanan Amerikan savaş makinesi Pentagon, 1980'lerden bu yana silahlanma alanındaki en kapsamlı programını yürürlüğe koymaya hazırlanıyor. Bu adım yeni bir silahlanma yarışını tetikleyecek gibi görünüyor
22.02.2018 00:00:00
Dünya Savaşı tehdidinin alarm zilleri yeniden işbaşında. 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla son bulduğu ümit edilen nükleer saldırı uyarı sirenleri yeniden uğuldamaya başladı.
Amerika Birleşik Devletleri, Enerji Bakanlığı'nın nükleer programlarla ilgili talepleri de dahil olmak üzere 2019 yılında savunmaya toplam 716 milyar dolar harcamaya hazırlanıyor. Bu Washington yönetiminin Ronald Reagan'ın başkanlığı döneminde bütçeden savunmaya ayırdığı paya neredeyse eşit bir oran.
1980'li yılların ortalarında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni yüksek savunma harcaması yapmaya yönelten bu strateji, Moskova'nın merkezi ekonomi yönetimini felce uğratmıştı. Bugün ise ABD yeni bir savaşa mı yoksa savunma alanında rekabet çıtasını yükselterek Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi rakiplerini bertaraf etmeye mi hazırlanıyor?
İşte bu sorunun cevabı şimdilik bir muamma.
ABD'den rekor savaş bütçesi
Uluslararası toplum, Beyaz Saray'da Başkan Donald Trump çevresinde yaşanan skandallara odaklanmışken, Amerikan savaş makinesi Pentagon, 1980'lerden bu yana silahlanma alanındaki en kapsamlı programını yürürlüğe koymaya hazırlanıyor. Amerikan ordusu 2019 yılında rekor miktarda bir savunma bütçesini kullanma imkanı bulacak.
Bu bütçe bir yandan denizaşırı topraklardaki üslerin reorganizasyonunu, bir yandan eldeki zırhlı birliklerin modernizasyonunu, bir yandan da yeni teknolojilerin silahlı kuvvetler bünyesine katılımını sağlayacak.
ABD yönetimi de Rusya gibi silahlanma programında konvansiyonel, yani nükleer olmayan teknoloji ağırlıklı yeni nesil silah sistemlerine ağırlık vermiş gibi görünüyor. Ancak yeni silahlanma yarışının şimdilik uluslararası toplumda tartışılmayan ya da gözünden kaçan yeni bir perdesi açılmak üzere.
ABD Başkanı Donald Trump, 1 trilyon 200 milyon dolarlık bir nükleer silahlanma bütçesini de yürürlüğe koydu. Washington yönetimi tam 34 yıl sonra yeni tip bir nükleer başlığın imal edilmesi için onay verdi.
Yeni nükleer silahlanma dönemi
1986 yılında dönemin ABD Başkanı Reagan ile Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov arasında İzlanda'nın başkenti Reykjavik'te varılan uzlaşmanın yerinde yeller esiyor bugün. Ancak, pek az kişi bu yeni sürecin farkında.
ABD ve Rusya bir süredir orta menzilli nükleer füzelerin sınırlandırılmasına yönelik anlaşmaların ihlal edildiği konusunda birbirlerini suçlamaktaydı. Şimdi bu suçlamaların kaynağı olan gelişmeler, somut sonuçlarıyla karşımıza dikilmekte.
ABD, nükleer silahlanma hamlesine gerekçe olarak, Rusya'nın SSC-8 tipi nükleer başlıklı yeni füzelerini Batı Avrupayı hedef alacak şekilde konumlandırmasını ve yeni tip İskender füzelerini Kaliningrad'a konuşlandırarak NATO üyesi Baltık ülkelerini tehdit etmesini gerekçe gösteriyor.
ABD ile Rusya arasındaki nükleer silahların azaltılması anlaşmalarının geçerliliğini yitireceğine dair yeni bir gelişmeye de tanık olundu.
20 Şubat Salı günü ABD Başkanı Trump, Dışişleri ve Savunma bakanlıklarının yanısıra Genelkurmay Başkanlığı ile Ulusal İstihbarat Direktörlüğü'ne, Rusya'nın RS-26 tipi balistik füzelerinin ABD ile Rusya arasında 1987 yılında imzalanan anlaşmaları ihlal edip etmediğinin araştırılması talimatını verdi.
ABD'nin, SSCB'nin son yıllarında silahsızlanma yönünde atılan adımları ortadan kaldırma yönündeki arayışının yeni bir safhası bu.
Nükleer silahları sınırlandıran anlaşmaları ortadan kaldırmanın yollarını aradığı anlaşılan ABD'nin bir sonraki adımının, Avrupa'daki konvansiyonel silah dengesini temin eden anlaşmaya son vermek için fırsatlar arayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Bu şartlar altında dünyayı 2018 yılınının ikinci yarısından itibaren, ABD'nin konvansiyonel güçleri ile yol açması muhtemel yeni çatışmaları durdurmak için alınacak önlem arayışları bekliyor.
Ancak bu çapta bir silahlanma ile 2018-2019 yılları olaysız atlatılsa bile, ABD ile Rusya'nın yeni nesil nükleer silahlarının tetikleyeceği istikrarsızlık, Pakistan, İran, İsrail ve Hindistan'ın nükleer silah kapasiteleri ile daha geniş bir alana yayılacaktır.
Nükleer silah tehdidine karşı denge arayışındaki ülkelerin el-Kaide benzeri sürpriz ve alışılmadık asimetrik tehditler üretmesi ise yaklaşan süreçte sürpriz olmayacaktır.
Amerika Birleşik Devletleri, Enerji Bakanlığı'nın nükleer programlarla ilgili talepleri de dahil olmak üzere 2019 yılında savunmaya toplam 716 milyar dolar harcamaya hazırlanıyor. Bu Washington yönetiminin Ronald Reagan'ın başkanlığı döneminde bütçeden savunmaya ayırdığı paya neredeyse eşit bir oran.
1980'li yılların ortalarında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni yüksek savunma harcaması yapmaya yönelten bu strateji, Moskova'nın merkezi ekonomi yönetimini felce uğratmıştı. Bugün ise ABD yeni bir savaşa mı yoksa savunma alanında rekabet çıtasını yükselterek Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi rakiplerini bertaraf etmeye mi hazırlanıyor?
İşte bu sorunun cevabı şimdilik bir muamma.
ABD'den rekor savaş bütçesi
Uluslararası toplum, Beyaz Saray'da Başkan Donald Trump çevresinde yaşanan skandallara odaklanmışken, Amerikan savaş makinesi Pentagon, 1980'lerden bu yana silahlanma alanındaki en kapsamlı programını yürürlüğe koymaya hazırlanıyor. Amerikan ordusu 2019 yılında rekor miktarda bir savunma bütçesini kullanma imkanı bulacak.
Bu bütçe bir yandan denizaşırı topraklardaki üslerin reorganizasyonunu, bir yandan eldeki zırhlı birliklerin modernizasyonunu, bir yandan da yeni teknolojilerin silahlı kuvvetler bünyesine katılımını sağlayacak.
ABD yönetimi de Rusya gibi silahlanma programında konvansiyonel, yani nükleer olmayan teknoloji ağırlıklı yeni nesil silah sistemlerine ağırlık vermiş gibi görünüyor. Ancak yeni silahlanma yarışının şimdilik uluslararası toplumda tartışılmayan ya da gözünden kaçan yeni bir perdesi açılmak üzere.
ABD Başkanı Donald Trump, 1 trilyon 200 milyon dolarlık bir nükleer silahlanma bütçesini de yürürlüğe koydu. Washington yönetimi tam 34 yıl sonra yeni tip bir nükleer başlığın imal edilmesi için onay verdi.
Yeni nükleer silahlanma dönemi
1986 yılında dönemin ABD Başkanı Reagan ile Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov arasında İzlanda'nın başkenti Reykjavik'te varılan uzlaşmanın yerinde yeller esiyor bugün. Ancak, pek az kişi bu yeni sürecin farkında.
ABD ve Rusya bir süredir orta menzilli nükleer füzelerin sınırlandırılmasına yönelik anlaşmaların ihlal edildiği konusunda birbirlerini suçlamaktaydı. Şimdi bu suçlamaların kaynağı olan gelişmeler, somut sonuçlarıyla karşımıza dikilmekte.
ABD, nükleer silahlanma hamlesine gerekçe olarak, Rusya'nın SSC-8 tipi nükleer başlıklı yeni füzelerini Batı Avrupayı hedef alacak şekilde konumlandırmasını ve yeni tip İskender füzelerini Kaliningrad'a konuşlandırarak NATO üyesi Baltık ülkelerini tehdit etmesini gerekçe gösteriyor.
ABD ile Rusya arasındaki nükleer silahların azaltılması anlaşmalarının geçerliliğini yitireceğine dair yeni bir gelişmeye de tanık olundu.
20 Şubat Salı günü ABD Başkanı Trump, Dışişleri ve Savunma bakanlıklarının yanısıra Genelkurmay Başkanlığı ile Ulusal İstihbarat Direktörlüğü'ne, Rusya'nın RS-26 tipi balistik füzelerinin ABD ile Rusya arasında 1987 yılında imzalanan anlaşmaları ihlal edip etmediğinin araştırılması talimatını verdi.
ABD'nin, SSCB'nin son yıllarında silahsızlanma yönünde atılan adımları ortadan kaldırma yönündeki arayışının yeni bir safhası bu.
Nükleer silahları sınırlandıran anlaşmaları ortadan kaldırmanın yollarını aradığı anlaşılan ABD'nin bir sonraki adımının, Avrupa'daki konvansiyonel silah dengesini temin eden anlaşmaya son vermek için fırsatlar arayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Bu şartlar altında dünyayı 2018 yılınının ikinci yarısından itibaren, ABD'nin konvansiyonel güçleri ile yol açması muhtemel yeni çatışmaları durdurmak için alınacak önlem arayışları bekliyor.
Ancak bu çapta bir silahlanma ile 2018-2019 yılları olaysız atlatılsa bile, ABD ile Rusya'nın yeni nesil nükleer silahlarının tetikleyeceği istikrarsızlık, Pakistan, İran, İsrail ve Hindistan'ın nükleer silah kapasiteleri ile daha geniş bir alana yayılacaktır.
Nükleer silah tehdidine karşı denge arayışındaki ülkelerin el-Kaide benzeri sürpriz ve alışılmadık asimetrik tehditler üretmesi ise yaklaşan süreçte sürpriz olmayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.