Bazı insanlarımız Türkiye nüfusunun % 98'inin Müslüman olduğunu kabul ediyor, ancak onların tümünün Müslümanlığa bağlı kalmalarını kabul etmek istiyor! Bu durum ise çelişkilidir. İnsanların inancı ve inançlarının tatbikatı kısıtlanmadan uygulamaya açık olmalıdır. Mesela Cuma namazlarını iş yerlerinde kısıtlanmaması gerekir. Mesela Hıristiyanların pazar günlerinde kiliseye gitmeleri kısıtlanmadığı gibi. Ancak Pazar günü zaten tatil diyeceksiniz. İşte Hıristiyanları kutsal günü sayılan Pazar ne ise, Müslümanların da Cuma'sı onu ifade etmektedir. Dikkat ederseniz Anglosaksonlar Pazar Sun-day demektedirler. Yani bir nevi "Güneş Günü" demektedir. Güneşe tapmalarından kalma bir deyim ve isimdir bu. Ancak onlar bunu benimsemiş, hatta dünyaya ve Müslümanlara da benimsetmişler bu tatil gününü. Museviler de Cumartesi'yi dünyaya tatil olarak, bir nevi baskı yaparak benimsettiler. Ancak Müslümanlar cuma namazına gidecek kadar vakit ayırmayı bile, bazı bölgelerde ve ülkelerde benimsetememişler. Bazı düşüncelere göre din eğitimini insanlar çocuklarına kendilerinin vermesini uygun görmektedir. Ancak dini eğitim öyle herkesin harcı olmamakta ve olamamaktadır. Dini eğitimin derinlemesine ve çeşitli boyutlarda bilgileri mevcuttur. Bazı okuma yazmayı bile ya bilmeyen ve ancak bilebilen insanların çocuklarına dini eğitimini doğru bir şekilde vermesi nasıl beklenir? Her sahada bilgiyi uzman öğretmenler ve fakülte mezunlarının verdiği Çağımızda dini eğitimi sadece ana-babalara bırakmak, dini bilgisizliğe açıkça kapıları ardına kadar açık bırakmaya benzemektedir. O çocuklar kolayca tüm dış etkenlere yem olur ve tüm kötülüklere karşı savunmasız kalırlar. Kısacası o çocuklar hem dini inanç bakımından, hem milli benlik hem de ülkemizdeki vatandaşlık bakımında kayıp nesilleri oluşturur. Patrikhanenin ekümeniklik çabaları Amaç ekümenik bilincini geliştirmek mi?Dünya Kiliseler Birliği ilk kez 1920 yılında İsviçre'de - CENEVREDE kurulmuştur. Kurulması için teklif de İstanbul Rum Patriği ortaya koymuştur. Oradaki amaç bu bilincigveek Ortodoks dünyasında gerekse Türkiye içindeki kamu oyunda bişr nevi alıştırmayı gerçekleştirmektir. Bu Dünya Kiliseler Birliği ayrıca 2. Dünya Savaşından sonra da 1948 yılında( 22.08) tarihinde yaklaşık olarak 147 ülkeden Kiliselerin katılımıyla yenilenmiş bulunmaktadır. Dünya Kiliseler Birliği'nin tüzükteki amaçları 1 - Kiliseler ve inananlar arasında dini diyalog oluşturmak ve yakın ilişkiler kurmak, 2 - Kiliselerin ve insanların sahip olduğu maddi ve manevi kaynakları uygun şekilde kullanmak ve paylaştırmak, 3 - Kiliselerin insan ihtiyacını sağlamak. Burada dikkat edilirse muğlak bir ifade mevcuttur. Bu ifadede sanki kilise cemaatini de sağlamak hedefi mevcuttur. Trabzon'da da çocuklara yapılanı göz önüne alırsak nerdeyse sanki paralı yöntemlerin kullanılması de mübah görülmektedir. Paralı böbrek nakilleri, organ nakilleri, bebek alımlarından sonra paralı din değiştirmeleri de mi piyasa çıktı! 4 - Ekümeniklik bilincini sağlamak, nitekim de Patriğin gittiği her yerdeki merasimlerde, Patrik için bu söz kullanılmaktadır. Resmi davetlerde de Dini ve dışarıdaki bazı resmi törenlerde de, bu sıfat hem de üzerine basarak ülkemizin itirazlarına rağmen kullanılmaktadır. 5 - Birlik ve beraberlik için gelişme ve yenileşmeyi ve bazı ekonomik gelişmeleri sağlamak ve desteklemek, 6 - Ulusal-yerel ve bölgesel düzeyde Ekümenik fikri ve hareketleri desteklemek ve bu yönde gerekli, çalışmaları yerine getirmek. NOT : Ekümenik yaklaşık olarak devlet başkanlığına eşit olarak kabul edilmektedir. Şu anda ise Patrikhanenin ne böyle bir devleti ne de başkanlığı vardır. O halde kendisine bu unvanı taktırarak ilerisi için bir nevi hazırlık yapma gayretinde olduğu açık olarak görülmektedir. Halen Fatih Kaymakamlığı'na bağlı olan Patrikhane bu cür'eti nereden bulmaktadır? Patriğin bu ilanıyla kendisini yaklaşık olarak 147 Ortodoks kilisesinin başı olarak ortaya koymaktadır.Bu da dini liderliği bir nevi Papa'nın eşitliğini ifade etmiyor mu? Eğer böyle ise, o zaman bu durum laikliğe zarar vermiyor mu? Bu durumu daha iyi idrak etmek için kendimize şu soruyu soralım: Onun karşıtı olarak Türkiye'de böyle 147 Müslüman ülkesi Birliğini oluşturan bir Müslüman liderin oluşması mümkün olur mu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006