ABD sakin. Adeta dün Rıza Pehlevi ile Saddam ile dosttum. Çünkü menfaatlerim bunu gerektiriyordu. Hüsnü Mübarek ile Mursi ile dosttum. Çünkü menfaatlerim doğrultusunda yürüyorlardı. Kaddafi ile bile beraber yürüdük menfaatimin yollarında. Şimdi hepsi tarih oldu. Hem de halkları tarafından yuhalanarak, lanetlenerek.
Evet, Sayın Erdoğan ve alt kanadı AKP hükümeti özellikle son bir yıldır terör ve terör örgütlerini, 'akrep gibidir, iyisi kötüsü olmaz, terörün dini, mezhebi olmaz" vs. gibi değişik tanımlamalarla tariflendirmeye çalıştılar. Son cümle ise "PYD de IŞİD gibi terör örgütüdür." Şeklindeydi.
PYD kimdir? Esad'ın katil, düşman ilan edilmesinden sonra Büyük İsrail'in ilk adımı olan dört ayaklı sözde Kürt yapılanmasının Suriye'nin Kobani (Rajova) bölgesinde yapılanmış, liderliğini, ülkemize defalarca gelen Salih Müslim'in yaptığı Demokratik Birlik Partisidir. YPG'de, PYD'nin silahlı kolu.
PYD aynı zamanda çözüm süreci ile birlikte tüm sanıkların beraat ettiği Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK)'nın bir üyesi.
Kısaca ülkemizi yönetenlerin dün "kanka", bugün "kaka" dedikleri bir yapılanma.
Suriye'deki kanlı satranç oyununda gelinen nokta Esad ve Rusya, PYD'ye yardım ediyor. ABD'de yardım ediyor, batı da. Erdoğan ise ABD'ye sesleniyor; "Senin dostun ben miyim, yoksa PYD' mi?"
Bu sesleniş yetmiyor Erdoğan'a. ABD'yi muhtarlara şikâyet ediyor; "Ey Amerika! Ne PKK'yı bize tanıtabilirsiniz, ne PYD'yi, bize tanıtabilirsiniz, ne YPG'yi bize tanıtabilirsiniz. Bunları biz gayet iyi biliriz. DAEŞ'i de biz biliriz, bunları da biz biliriz. Ama bunların hiçbirini bugüne kadar tanıyamadınız. Tanıyamadığınız için bölge kan revan içinde."
ABD'nin cevabı net; "PYD terör örgütü değil. Ben desteklemeye devam edeceğim."
Eğer Erdoğan, ABD'ye karşı sarf ettiği sözlerde samimi midir? Rusya'ya karşı takındığı tavrı ABD'ye karşı takınabilecek midir? Gibi soruların cevabı kısa zamanda netleşir.
Amma!
Amerika Dışişleri Bakanlığı'nda 3 başkan döneminde üst düzey danışmanlık yapan David Phillips'in, "Amerikanın sesi" adlı internet sitesine yaptığı açıklamalar dikkat çekiciydi.
Phillips, 'senelerdir Türkiye'nin açıklarını ABD'nin kapattığını,' iddia ederek son gelişmeleri şöyle değerlendiriyor;
"Durum gittikçe kötüleşiyor. Türkiye, ABD'nin yaklaşımlarına karşı farklı bir tutum sergileyerek inatlaşıyor. Başkan Yardımcısı Joe Biden, Türkiye ziyaretinde Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile görüşüp, ABD'nin konuyla ilgili endişelerini açık açık söyledi.
Toplantıdan sonra ortak bir basın toplantısı düzenlenmedi. Çünkü iki taraf da anlaşmazlıklarının dışarıya yansımasını istemediler. Çünkü Amerika ile Türkiye arasındaki sorunlar giderek derinleşip büyüyor.
Türkiye, 2012 yılından günümüze kadar IŞİD' e karşı mücadele etmeyi reddetti. Kaçakçılar hala IŞİD petrolü taşıyor. Bir NATO ülkesi olarak ve koalisyon üyesi Türkiye, IŞİD' e karşı başlatılan mücadelede ABD'nin beklentilerini karşılayamadı."
Özetle, Rusya'nın IŞİD-Türkiye-petrol iddialarını bu sefer biz dillendirir ve ispata kalkarsak dünya bize inanır. MİT tırlarının asıl tutanakları bizde. Ona göre duruşunuzu gözden geçirin. Artık açıklarınızı kapatmayız, diyor.
İç politikada Erdoğan'ın bu çıkışı çok işe yaradı. Hatta bir AKP vekili, Erdoğan'ın bu çıkışını 2. Abdülhamit'e benzetti.
Yandaş yazar-çizer takımı ve sosyal medya da, "biz, yeri gelince ABD'ye de posta koymasını biliriz" havası estirilmeye başlandı.
Yalnız, başkanlık tartışmalarının terörün önüne geçtiği ülkemizde Erdoğan'ın, ABD'ye bu çıkışı yeni bir "van münit'midir" ihtimalde gözden kaçmamalıdır.
***
Kuran şimdi mi aklınıza geldi?
Evet, dün "ABD'siz olmaz, dostumdur hem de kadim, müttefikimdir, stratejik ortağımdır" dediği ABD'nin duruşuna Sayın Erdoğan bugün ayet okuyarak cevap veriyor; "Galip gelecek olan yalnız Allah'tır."
Muhakkak ki, "Galip gelecek olan yalnız Allah'tır."
İşte O Allah (c.c) sana, bana ve bütün iman edenlere şöyle emretmişti; "Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez." (Maide 51)
Neden dost edindiniz?
Evet, Sayın Erdoğan ve alt kanadı AKP hükümeti özellikle son bir yıldır terör ve terör örgütlerini, 'akrep gibidir, iyisi kötüsü olmaz, terörün dini, mezhebi olmaz" vs. gibi değişik tanımlamalarla tariflendirmeye çalıştılar. Son cümle ise "PYD de IŞİD gibi terör örgütüdür." Şeklindeydi.
PYD kimdir? Esad'ın katil, düşman ilan edilmesinden sonra Büyük İsrail'in ilk adımı olan dört ayaklı sözde Kürt yapılanmasının Suriye'nin Kobani (Rajova) bölgesinde yapılanmış, liderliğini, ülkemize defalarca gelen Salih Müslim'in yaptığı Demokratik Birlik Partisidir. YPG'de, PYD'nin silahlı kolu.
PYD aynı zamanda çözüm süreci ile birlikte tüm sanıkların beraat ettiği Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK)'nın bir üyesi.
Kısaca ülkemizi yönetenlerin dün "kanka", bugün "kaka" dedikleri bir yapılanma.
Suriye'deki kanlı satranç oyununda gelinen nokta Esad ve Rusya, PYD'ye yardım ediyor. ABD'de yardım ediyor, batı da. Erdoğan ise ABD'ye sesleniyor; "Senin dostun ben miyim, yoksa PYD' mi?"
Bu sesleniş yetmiyor Erdoğan'a. ABD'yi muhtarlara şikâyet ediyor; "Ey Amerika! Ne PKK'yı bize tanıtabilirsiniz, ne PYD'yi, bize tanıtabilirsiniz, ne YPG'yi bize tanıtabilirsiniz. Bunları biz gayet iyi biliriz. DAEŞ'i de biz biliriz, bunları da biz biliriz. Ama bunların hiçbirini bugüne kadar tanıyamadınız. Tanıyamadığınız için bölge kan revan içinde."
ABD'nin cevabı net; "PYD terör örgütü değil. Ben desteklemeye devam edeceğim."
Eğer Erdoğan, ABD'ye karşı sarf ettiği sözlerde samimi midir? Rusya'ya karşı takındığı tavrı ABD'ye karşı takınabilecek midir? Gibi soruların cevabı kısa zamanda netleşir.
Amma!
Amerika Dışişleri Bakanlığı'nda 3 başkan döneminde üst düzey danışmanlık yapan David Phillips'in, "Amerikanın sesi" adlı internet sitesine yaptığı açıklamalar dikkat çekiciydi.
Phillips, 'senelerdir Türkiye'nin açıklarını ABD'nin kapattığını,' iddia ederek son gelişmeleri şöyle değerlendiriyor;
"Durum gittikçe kötüleşiyor. Türkiye, ABD'nin yaklaşımlarına karşı farklı bir tutum sergileyerek inatlaşıyor. Başkan Yardımcısı Joe Biden, Türkiye ziyaretinde Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile görüşüp, ABD'nin konuyla ilgili endişelerini açık açık söyledi.
Toplantıdan sonra ortak bir basın toplantısı düzenlenmedi. Çünkü iki taraf da anlaşmazlıklarının dışarıya yansımasını istemediler. Çünkü Amerika ile Türkiye arasındaki sorunlar giderek derinleşip büyüyor.
Türkiye, 2012 yılından günümüze kadar IŞİD' e karşı mücadele etmeyi reddetti. Kaçakçılar hala IŞİD petrolü taşıyor. Bir NATO ülkesi olarak ve koalisyon üyesi Türkiye, IŞİD' e karşı başlatılan mücadelede ABD'nin beklentilerini karşılayamadı."
Özetle, Rusya'nın IŞİD-Türkiye-petrol iddialarını bu sefer biz dillendirir ve ispata kalkarsak dünya bize inanır. MİT tırlarının asıl tutanakları bizde. Ona göre duruşunuzu gözden geçirin. Artık açıklarınızı kapatmayız, diyor.
İç politikada Erdoğan'ın bu çıkışı çok işe yaradı. Hatta bir AKP vekili, Erdoğan'ın bu çıkışını 2. Abdülhamit'e benzetti.
Yandaş yazar-çizer takımı ve sosyal medya da, "biz, yeri gelince ABD'ye de posta koymasını biliriz" havası estirilmeye başlandı.
Yalnız, başkanlık tartışmalarının terörün önüne geçtiği ülkemizde Erdoğan'ın, ABD'ye bu çıkışı yeni bir "van münit'midir" ihtimalde gözden kaçmamalıdır.
***
Kuran şimdi mi aklınıza geldi?
Evet, dün "ABD'siz olmaz, dostumdur hem de kadim, müttefikimdir, stratejik ortağımdır" dediği ABD'nin duruşuna Sayın Erdoğan bugün ayet okuyarak cevap veriyor; "Galip gelecek olan yalnız Allah'tır."
Muhakkak ki, "Galip gelecek olan yalnız Allah'tır."
İşte O Allah (c.c) sana, bana ve bütün iman edenlere şöyle emretmişti; "Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez." (Maide 51)
Neden dost edindiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025