AB ile müzakere süreci tıkandı
AB Komisyonu, 2019 yılı Türkiye Raporu'nu yayınladı. Raporda Türkiye ile müzakere sürecinin 2015'te başladığı, şimdiye kadar 16 başlık açıldığı bilgisi verilerek, "Mevcut şartlar altında katılım müzakerelerinde açılması düşünülen yeni müzakere başlığı bulunmamaktadır" tespiti yapıldı
31.05.2019 00:00:00
RECEP BAHAR / DETAY HABER
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, her yıl geleneksel hale getirdiği Türkiye İlerleme Raporu'nu bu yıl 29 Mayıs'ta yayınladı.
Raporda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptal edilmesinin endişe verici olduğu savunulurken, "Hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler ve yargı alanında devam etmekte olan olumsuz gelişmeler üzerine AB'nin ciddi endişeleri ele alınmamıştır" ifadesinin kullanılması dikkat çekti.
Raporda özetle şu hususlar yer aldı:
• Türkiye Avrupa Birliği için anahtar ortak olmaya devam ediyor. Türkiye AB'ye 1964 yılından beri Ortalık Anlaşması ile bağlıdır ve Gümrük Birliği 1995 yılında oluşturulmuştur. AB Konseyi Türkiye'ye Aralık 1999'da üye ülke statüsü tanımıştır ve katılım müzakereleri Ekim 2005'te başlatılmıştır.
• Katılım müzakereleri sürecinde şimdiye kadar 16 başlık müzakerelere açılmış, 1 başlık geçici olarak kapanmıştır.
Açılacak müzakere başlığı yok
• Haziran 2018 tarihli AB Genel İşler Konseyi kararları kapsamında mevcut şartlar altında katılım müzakerelerinde açılması düşünülen yeni müzakere başlığı bulunmadığı ve mevcut durumda Gümrük Birliği'nin güncellenmesi yönünde çalışmaların öngörülmediği not edilmiştir.
• Türk Hükümeti AB üyelik sürecine bağlılığını yinelemiştir ancak destekleyici tedbir ve reform çalışmaları gerçekleştirilmemiştir; hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler ve yargı alanında devam etmekte olan olumsuz gelişmeler üzerine AB'nin ciddi endişeleri ele alınmamıştır.
• Türkiye'deki sığınmacılar için AB Fonu kapsamında yapıcı işbirliği sürdürülmektedir. Mayıs 2019 itibarıyla AB tarafından sağlanacak olan 6 milyar Euro tutarında mali desteğin 2.2 milyar Euro'luk bölümü aktarılmış ve bu kapsamda seksenin üzerinde proje başlatılmıştır.
İBB seçimlerinin yenilenmesi endişe verici
• İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenme kararı ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde belediye başkanlıklarının ikinci sıradaki adaya verilmesi, seçim süreçlerinin yasallığı ve bütünlüğü ile YSK'nın siyasi baskılardan bağımsız olduğuna ilişkin ciddi endişelere sebep olmuştur. Bu durum AB Komisyonu'nun resmi değerlendirmeleridir; demokratik seçim süreçlerinin temel amacı olan -halkın iradesinin güvence altına alınmış olması gereğine - aykırıdır. İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptali ve tekrarlanması kararı muhalefet partilerinin şiddetli itirazlarına yol açmıştır.
• Üst yönetimlere liyakata dayalı ve rekabetçi süreçlerle görevli atanması istisna olmaya devam etmektedir.
Türk yargısı AB'den uzak
• Yargı sisteminin AB ile uyumunda hazırlık düzeyi başlangıç aşamasındadır. Önemli ölçüde geriye gidiş gözlenmektedir ve daha önceki raporlarda yer alan öneriler kabul edilmemiş ve uygulamaya konulmamıştır.
• Yargıçlar ve savcılar üzerindeki siyasi baskı ve çok sayıda yargıcın istekleri dışında yapılan atamaları sürmüştür. Bu durum yargı bağımsızlığı ve yargının genel kalitesi ile etkinliği üzerinde olumsuz etkiye yol açmıştır.
• Yeni sistem kapsamında yüksek sayıda yeni hâkim ve savcının görevlendirilmesi, hâkim ve savcıların işe alınmasında ve terfilerde nesnel, liyakate dayalı, yeknesak ve önceden belirlenmiş kıstasların eksikliğiyle ilgili kaygıların giderilmemiş olması nedeniyle endişe vericidir.
• Yolsuzlukla mücadele alanında hazırlıklar başlangıç aşamasındadır.
• İnsan hakları ve temel haklara ilişkin geriye gidiş devam etmiştir.
• İfade özgürlüğü konusunda ciddi anlamda geriye gidiş devam etmiştir.
• Aralık 2018 itibarıyla hakkında iddianame olmadan ya da henüz yargılanmadan tutuklu bulunan kişilerin sayısı 57.000 olarak belirlenmiştir; bu rakam cezaevlerinde bulunan kişi sayısının yüzde 20'sinden fazladır.
Kıbrıs baskısı sürüyor
• Türkiye'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin "Münhasır Ekonomik Bölge" içerisinde hidrokarbon kaynaklarını arama ve çıkarma hakkını sorgulayan açıklamaları, bölgede gerginliğin artmasına yol açmıştır. Türkiye'nin Mayıs 2019'da bölgeye askeri gemi eşliğinde bir sondaj platformu göndermesi gerginliğin daha da artmasına sebep olmuştur. AB Komisyonu AB Konseyi'nin Türkiye'nin Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'deki "yasadışı eylemlerini kınayan" Mart 2018 tarihli açıklamasını hatırlatmaktadır. Türkiye'nin uluslararası hukuka saygılı olması, iyi komşuluk ilişkileri içinde bulunması ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin AB ve uluslararası hukuk doğrultusunda doğal kaynaklar ile ilgili arama yapma ve bunlardan yararlanmayı da kapsayan egemenlik hakları olduğunu kabul etmesi gerektiği hatırlatılmıştır.
• Türkiye'nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin hava ve karasuları sahalarını ihlalleri artarak tekrarlanmıştır.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, her yıl geleneksel hale getirdiği Türkiye İlerleme Raporu'nu bu yıl 29 Mayıs'ta yayınladı.
Raporda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptal edilmesinin endişe verici olduğu savunulurken, "Hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler ve yargı alanında devam etmekte olan olumsuz gelişmeler üzerine AB'nin ciddi endişeleri ele alınmamıştır" ifadesinin kullanılması dikkat çekti.
Raporda özetle şu hususlar yer aldı:
• Türkiye Avrupa Birliği için anahtar ortak olmaya devam ediyor. Türkiye AB'ye 1964 yılından beri Ortalık Anlaşması ile bağlıdır ve Gümrük Birliği 1995 yılında oluşturulmuştur. AB Konseyi Türkiye'ye Aralık 1999'da üye ülke statüsü tanımıştır ve katılım müzakereleri Ekim 2005'te başlatılmıştır.
• Katılım müzakereleri sürecinde şimdiye kadar 16 başlık müzakerelere açılmış, 1 başlık geçici olarak kapanmıştır.
Açılacak müzakere başlığı yok
• Haziran 2018 tarihli AB Genel İşler Konseyi kararları kapsamında mevcut şartlar altında katılım müzakerelerinde açılması düşünülen yeni müzakere başlığı bulunmadığı ve mevcut durumda Gümrük Birliği'nin güncellenmesi yönünde çalışmaların öngörülmediği not edilmiştir.
• Türk Hükümeti AB üyelik sürecine bağlılığını yinelemiştir ancak destekleyici tedbir ve reform çalışmaları gerçekleştirilmemiştir; hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler ve yargı alanında devam etmekte olan olumsuz gelişmeler üzerine AB'nin ciddi endişeleri ele alınmamıştır.
• Türkiye'deki sığınmacılar için AB Fonu kapsamında yapıcı işbirliği sürdürülmektedir. Mayıs 2019 itibarıyla AB tarafından sağlanacak olan 6 milyar Euro tutarında mali desteğin 2.2 milyar Euro'luk bölümü aktarılmış ve bu kapsamda seksenin üzerinde proje başlatılmıştır.
İBB seçimlerinin yenilenmesi endişe verici
• İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenme kararı ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde belediye başkanlıklarının ikinci sıradaki adaya verilmesi, seçim süreçlerinin yasallığı ve bütünlüğü ile YSK'nın siyasi baskılardan bağımsız olduğuna ilişkin ciddi endişelere sebep olmuştur. Bu durum AB Komisyonu'nun resmi değerlendirmeleridir; demokratik seçim süreçlerinin temel amacı olan -halkın iradesinin güvence altına alınmış olması gereğine - aykırıdır. İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptali ve tekrarlanması kararı muhalefet partilerinin şiddetli itirazlarına yol açmıştır.
• Üst yönetimlere liyakata dayalı ve rekabetçi süreçlerle görevli atanması istisna olmaya devam etmektedir.
Türk yargısı AB'den uzak
• Yargı sisteminin AB ile uyumunda hazırlık düzeyi başlangıç aşamasındadır. Önemli ölçüde geriye gidiş gözlenmektedir ve daha önceki raporlarda yer alan öneriler kabul edilmemiş ve uygulamaya konulmamıştır.
• Yargıçlar ve savcılar üzerindeki siyasi baskı ve çok sayıda yargıcın istekleri dışında yapılan atamaları sürmüştür. Bu durum yargı bağımsızlığı ve yargının genel kalitesi ile etkinliği üzerinde olumsuz etkiye yol açmıştır.
• Yeni sistem kapsamında yüksek sayıda yeni hâkim ve savcının görevlendirilmesi, hâkim ve savcıların işe alınmasında ve terfilerde nesnel, liyakate dayalı, yeknesak ve önceden belirlenmiş kıstasların eksikliğiyle ilgili kaygıların giderilmemiş olması nedeniyle endişe vericidir.
• Yolsuzlukla mücadele alanında hazırlıklar başlangıç aşamasındadır.
• İnsan hakları ve temel haklara ilişkin geriye gidiş devam etmiştir.
• İfade özgürlüğü konusunda ciddi anlamda geriye gidiş devam etmiştir.
• Aralık 2018 itibarıyla hakkında iddianame olmadan ya da henüz yargılanmadan tutuklu bulunan kişilerin sayısı 57.000 olarak belirlenmiştir; bu rakam cezaevlerinde bulunan kişi sayısının yüzde 20'sinden fazladır.
Kıbrıs baskısı sürüyor
• Türkiye'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin "Münhasır Ekonomik Bölge" içerisinde hidrokarbon kaynaklarını arama ve çıkarma hakkını sorgulayan açıklamaları, bölgede gerginliğin artmasına yol açmıştır. Türkiye'nin Mayıs 2019'da bölgeye askeri gemi eşliğinde bir sondaj platformu göndermesi gerginliğin daha da artmasına sebep olmuştur. AB Komisyonu AB Konseyi'nin Türkiye'nin Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'deki "yasadışı eylemlerini kınayan" Mart 2018 tarihli açıklamasını hatırlatmaktadır. Türkiye'nin uluslararası hukuka saygılı olması, iyi komşuluk ilişkileri içinde bulunması ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin AB ve uluslararası hukuk doğrultusunda doğal kaynaklar ile ilgili arama yapma ve bunlardan yararlanmayı da kapsayan egemenlik hakları olduğunu kabul etmesi gerektiği hatırlatılmıştır.
• Türkiye'nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin hava ve karasuları sahalarını ihlalleri artarak tekrarlanmıştır.