Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "AB-Türkiye İlişkileri" konulu toplantıda, Türkiye'nin, AB'ye tam üyelik yolunda, "kesintisiz sessiz devrim" olarak nitelendirilen kapsamlı siyasi ve ekonomik reformlarına devam edeceğini kaydetti.Gül, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik ve adaptasyon konusunda kendisine güvenin tam olduğunu söyledi.Böylece "sessiz devrim" ifadesi biraz daha evrim geçirerek "kesintisiz" oluverdi."Sessiz devrim" ifadesini 17 Aralık Zirvesi'nden sonra Başbakan Erdoğan'ın basın açıklamasından da hatırlıyoruz.Ne demişti Sayın Başbakan? "Yapısal değişimler gerek zihinsel olarak gerekse toplum yapısında kök salmaya devam edecektir" demiş ve yapılan değişimleri "sessiz devrim" olarak nitelendirmişti.Sayın Erdoğan, bitmiş olan hiçbir şeyin olmadığını, daha her şeyin yeni başladığını, bundan sonraki sürecin daha zor ve engebeli olacağını, romanı ve hikayesinin yazıldığında açıklanacağını açıklamıştı. Böyle bir AB sürecinde, AB heyetine ve de IMF heyetine atılan her adım raporlar halinde verildiğine göre akla şu sorular geliyor:"Bu devrimler kime karşı sessiz?""Neden sessiz?""Kimden, ne gizleniyor?""Birilerinin bu süreçte asla kabul etmeyeceği bir şeyler mi var ki derin bir sessizlik içinde devrimler yürütülüyor? Şimdi bu sorulara cevap mahiyetinde olabilecek bazı ipuçlarını sizlere aktaralım.Londra'da yayınlanan Avrupa Gazetesi'nde 6 Ekim 2005 günü Tezel Asena imzasıyla şu yorum yer aldı: "Kelime oyunları dolu dayatmalar içeren çerçeve belgesi son dakikaya kadar oynanan oyunla Türk kamuoyundan gizlendi".Demek ki Hükümetimiz biliyor, AB biliyor, ama aziz Türk milletinden gizleniyor. Neden?Sadece milletten mi? Milletin oluşturduğu TBMM'nin de olanlardan haberi olmuyor.Anamuhalefet lideri Baykal, "Kapalı kapılar ardında müzakereler yapıldı, belgeler saklandı, son 3 dakikada bize bilgi verildi. Ülkenin geleceğine bir emrivaki ve oldu bittiyle karar verilebilir mi?" dedi.Alem dergisine röportaj veren Başbakan Erdoğan'ın siyasi stratejisti Adana Milletvekili Ömer Çelik, AB sürecindeki görüşmelerle ilgili olarak, "Bu bilgiler son nefesimizi verinceye kadar gizli kalacaktır. Şahit olduğumuz olaylar bizimle mezara gidecektir" dedi.Yine, Hükümet biliyor, AB biliyor, ama bilmemesi gereken aziz milletimiz. Neden? Neler söz verildi? Nelerden taviz verildi? Ülkeyi hangi badireye sürükleyecek, ne tür taleplere bu millet adına, ama bu milletten habersiz imzalar atıldı? Neler oluyor? Ülke nereye sürükleniyor?Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, Türkiye'nin AB'ye üye olabilmesi için büyük bir 'kültür devrimi'ne ihtiyaç duyacağını söyledi. Chirac, 'Türkiye başarılı olacak mı? Umarım, ama tam emin değilim' dedi.Hemen ardından da Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Türkiye'nin müzakere sürecine girmesini değerlendirirken, "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" vurgusunu yaptı. halkın bir "zihniyet devrimi"ne hazır olması gerektiğini söyledi. Çiçek, "AB bir anlamda kurallar topluluğu, biz de bu kurallar toplumu olmalıyız. Artık biri bizi gözetliyor gibi yaşayacağımızı unutmamamız gerekiyor. Bir gözetim, denetim olacak tabiatıyla" dedi.Anlaşıldığı kadarıyla AKP hükümeti yangından mal kaçırırcasına AB komisyonu Başkanı Barroso'nun da ifade ettiği gibi "Türkiye'nin üyeliğine karar verecek olan Avrupa vatandaşlarının kalbini ve zihnini kazanma" yolunda ciddi ve gizli adımlar atıyor. Peki, ya bu ülke için evladını şehit vermiş olan annelerimizin kalbi, ya şehit olan dedelerimizin Mehmetçiğimizin kalbi, ya AB ve IMF uğruna inim inim inleyen memurumuzun, çiftçimizin, emeklimizin, işçimizin, işsiz gençlerimizin kalpleri ne olacak?Birilerini memnun edeceğim diye asıl memnun etmeniz gerekenleri getirdiğiniz noktayı görmüyor musunuz?Ortaya çıkan neticede, "kesintisiz sessiz devrim"den muradın Avrupalının gönlünü yapmak olduğu belli.Yıllarca Haçlı seferleriyle bize saldıranlar onlar. Bosna'da, Kosova'da katliama seyirci kalan, hatta el altından destek veren onlar. Her fırsatta bizimle dalga geçen, bizi küçük düşüren, bizi yok etmek isteyen onlar. Onlar bizim gönlümüzü kazanmaları gerekirken, biz onlara yaranmaya çalışıyoruz. Kuzu gibi kurdun sofrasına oturuyoruz.Beyler, bırakın artık bu sessiz devrim teranelerini. Sessizliğinizi biraz bozun da millet adına nelere imza attığınız ortaya çıksın. Yıllarca gerçeklerden habersiz olan bu aziz millet her şeyi öğrensin. Sonra da hangi doğrultuda, ne şekilde yürüyeceğimize milletimiz karar versin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025