Nasreddin Hoca’nın samanlıkta kaybettiği yüzüğü, daha kolay oluyor diye sokakta araması gibi, bu gün bütün bir İslam alemi kaybettiği gücünü, izzetini başka yerlerde, başka diyarlarda aramaktadır.
Başka yerlerde, hele hele ezeli düşmanlarının yanında itibar ve izzet arayışına girdikçe de gerçek izzetin kaynağından hızla uzaklaşmakta ve sefalete sürüklenmektedirler.
Kerim Kitabımıza baktığımızda bu konuda da açıkça uyarıldığımızı görmekteyiz:
“Onlar ki mü’minleri bırakarak kâfirlerin velâyetine tutunuyorlar, izzeti onların yanında mı arıyorlar? Fakat izzet tamamiyle Allah’ındır.”
“Şuurlu ve kâmil mü’minleri bırakıp, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri candan dost, müttefik, veli edinenler, kâfirleri kendilerine hâkim hale getirerek işlerini, onların ellerine bırakanlar, onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Bilsinler ki, izzet ve şeref, kudret ve hükümranlık bütünüyle Allah’a aittir.” (Nisa: 139)
Her devrin Firavunları ve Nemrutları var… Onlarla aynı çağda yaşayıp, onlara yamaklıkla, yağcılıkla geçinen, onların yanında ve yakınında görünerek diğer insanlara caka satan nasipsizler hep olagelmiş…
Dün de yaşanmış bu tür nasipsizlikler bugün de yaşanıyor belki yarın da yaşanacak.
Kur’an, gözü olan, kulağı olan, gönlü olan ve bunları kiraya vermemiş olan herkesin dikkatini çekiyor; “İzzet ve itibar ancak ve ancak Allah’ın katındadır.”
Bu çağın Nemrut ve Firavunları da üç aşağı-beş yukarı belli… Onlara yağ çekenler, yamaklık yapanlar, onların bir selamı ile, bir kelamı ile mutlu olup havalara uçanlar da aşağı-yukarı belli…
Müminlere sırtını dönüp de çağdaşı oldukları Firavun ve Nemrutların kapılarında izzet ve şeref arayanların da günün birinde rezil-rüsva olduklarına şahit olduk ve ömrümüz oldukça belki nicelerine daha şahit olacağız.
Firavun’un yanındasın, yakınındasın… İşlediği zulümlere karşı kaşını dahi çatmıyorsun, suratını dahi asmıyorsun, hatta, Müslümanları daha kolay nasıl ezebileceği noktasında taktikler veriyorsun…Firavun’un yanında ve yakınında olmaktan ötürü etrafına afra-tafra satıyorsun… “Karışmam ha…” diye de itiraz edenleri tehdit ediyorsun…
Elbette Kur’an ayetleri inananları bağlar ve bu bağlamda Nisa 139’u herkese hazmederek okumasını tavsiye ediyoruz.
Başka yerlerde, hele hele ezeli düşmanlarının yanında itibar ve izzet arayışına girdikçe de gerçek izzetin kaynağından hızla uzaklaşmakta ve sefalete sürüklenmektedirler.
Kerim Kitabımıza baktığımızda bu konuda da açıkça uyarıldığımızı görmekteyiz:
“Onlar ki mü’minleri bırakarak kâfirlerin velâyetine tutunuyorlar, izzeti onların yanında mı arıyorlar? Fakat izzet tamamiyle Allah’ındır.”
“Şuurlu ve kâmil mü’minleri bırakıp, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri candan dost, müttefik, veli edinenler, kâfirleri kendilerine hâkim hale getirerek işlerini, onların ellerine bırakanlar, onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Bilsinler ki, izzet ve şeref, kudret ve hükümranlık bütünüyle Allah’a aittir.” (Nisa: 139)
Her devrin Firavunları ve Nemrutları var… Onlarla aynı çağda yaşayıp, onlara yamaklıkla, yağcılıkla geçinen, onların yanında ve yakınında görünerek diğer insanlara caka satan nasipsizler hep olagelmiş…
Dün de yaşanmış bu tür nasipsizlikler bugün de yaşanıyor belki yarın da yaşanacak.
Kur’an, gözü olan, kulağı olan, gönlü olan ve bunları kiraya vermemiş olan herkesin dikkatini çekiyor; “İzzet ve itibar ancak ve ancak Allah’ın katındadır.”
Bu çağın Nemrut ve Firavunları da üç aşağı-beş yukarı belli… Onlara yağ çekenler, yamaklık yapanlar, onların bir selamı ile, bir kelamı ile mutlu olup havalara uçanlar da aşağı-yukarı belli…
Müminlere sırtını dönüp de çağdaşı oldukları Firavun ve Nemrutların kapılarında izzet ve şeref arayanların da günün birinde rezil-rüsva olduklarına şahit olduk ve ömrümüz oldukça belki nicelerine daha şahit olacağız.
Firavun’un yanındasın, yakınındasın… İşlediği zulümlere karşı kaşını dahi çatmıyorsun, suratını dahi asmıyorsun, hatta, Müslümanları daha kolay nasıl ezebileceği noktasında taktikler veriyorsun…Firavun’un yanında ve yakınında olmaktan ötürü etrafına afra-tafra satıyorsun… “Karışmam ha…” diye de itiraz edenleri tehdit ediyorsun…
Elbette Kur’an ayetleri inananları bağlar ve bu bağlamda Nisa 139’u herkese hazmederek okumasını tavsiye ediyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Dilim, dilim dilim olsun / 09.02.2025
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Meğer ilan edilen imar kâbusu imiş / 07.02.2025
- Et kokarsa tuz dökerler, tuz kokarsa… / 06.02.2025
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025