5 yıldır hemen her gün birkaç ilde operasyonlar yapılıyor, onlarca kişi gözaltına alınıyor. 15 Temmuz haftasında ise operasyonlar iyice sıklaştırıldı. Ama FETÖ bitmedi, bitmiyor, bitmez de. Çünkü daha düşmanın tam tarifini yapamadık.
Fetullah Gülen özelinden gidersek İsmet İnönü dahil Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Erbakan, Alparslan Türkeş, Turgut Özal, Yıldırım Akbulut, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan, Fetullah Gülen'i tanımıyorlar mıydı?
60'lardan bugüne Milli İstihbarat Teşkilatı'nda başkanlık yapmış Avni Kantan'dan, Mehmet Fuat Doğu'dan, Hakan Fidan'a kadar hepsi Fetullah Gülen'i tanımıyorlar mıydı?
1960 yılında genelkurmay başkanı olan Cevdet Sunay, 80 darbecisi Kenan Evren'e, 28 Şubat'ın aktörlüleri İsmail Hakkı Karadayı ve Çevik Bir'e, Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ, Necdet Özel, Işık Koşaner ve Hulusi Akar, Fetullah Gülen'i tanımıyorlar mıydı?
Hepsi çok iyi tanıyordu. İsim ve mesleğinden ötürü değil. Verilen görevinden ötürü.
Fetullah Gülen'in görevi neydi, kim görevlendirmişti? Milletimiz din adamı, vaiz olarak tanıyordu. Bunun yanında Nurcuların lideri deniliyordu.
Asıl görevi ise genç cumhuriyete karşı isyan çıkaranların ve Said Nursi'nin üstlendiği görevin güncel temsilciliğiydi.
Görev veren mi? Said Nursi ve Nakşi şeyhlerine, İngilizler görev vermişti. Fetullah Gülen'e görev veren ise Vatikan ve ABD idi.
Şimdi de verilen görevi merak ediyorsunuzdur?
"Esasen dünyada çarpışan inançlardır. Siyasi sebepler, iktisadi sebepler bunun görünen kısımlarıdır. Asıl temelde olan mücadele inançlarımızdır.
Yahudilerin ve Protestan ABD'lilerin kutsal kitap olarak Ahd-i Atik'i kabul ederler. Protestanların inancına göre Mesih'in gelmesi ve Hıristiyanların "Tanrı'nın Krallığını" kurabilmeleri Yahudilerin Arz-ı Mev'ud'a sahip olmalarına bağlıdır. Vatikan da aynı inançtadır.
Bu rüzgâr (milli ve manevi kimlik kaybı) bu topraklardan gelmedi. Bu rüzgâr çok ötelerden geldi. Onlar şunun hesabını yaptılar. Biz bütün orduları bir araya getirdik, Türk milletinin sırtını yere getiremedik.
O halde bunlarda biz öz var, onu almalıyız ki bunların da bizden farkı olmasın, geriye sadece posaları kalsın. İşte bu dinlerarası diyalog, medeniyetler arası ittifak safsatası bundan sonra icat edildi.
Bizim Müslüman olan kimliğimizi Türklüğümüzü elimizden almak için başlatılan bir Haçlı seferberliğidir. Haçlı bizi meydanlarda mağlup edemedi. Şimdi kültür yoluyla, siyaset ve medeniyet yoluyla mağlup etmeye çalışıyor." (Prof. Dr. Haydar Baş)
Evet, görev budur. Türk milletini, milli ve manevi değerlerinden uzaklaştırarak sıradanlaştırmak. Ekonomik işgalin ardından Anadolu'ya hakim olmaktır.
Haçlı-emperyalist zihniyet nihai hedeflerini birinci dünya savaşında tam gerçekleştirmek üzereyken Mustafa Kemal Atatürk bu hedeflerini durdurdu.
Rothschild, "Atatürk yüzünden planlarımızı yarım yüzyıl ertelemek zorunda kaldık" itirafını yapmıştı.
Yarım yüz yıl sonra 'kominizim-küfrü mutlak' kavramlarıyla Yeşil İslamcı, Amerikan İslamcıları dediğimiz bir zihniyet ortaya çıktı.
Bu zihniyet bir taraftan milletimizi manen zehirlediği gibi diğer taraftan da devletin her kurumuna ABD menfaatlerinin koruyucu, kollayıcı kişiler yetiştirip, yerleştiriyordu.
CHP içinden yetişen Adnan Menderes, ülkenin başına geldi. İktidarın başı Menderes olunca Said Nursi de, inancın başı oldu. Devletin imkanları Said Nursi'nin emrine amade edildi.
Said Nursi de Anadolu'yu geziyor, hem iktidara taraftar topluyor, hem de kendi inancını aşılamaya çalışıyordu. Neydi onun inancı? "Küfrü mutlak'a (komünizme) karşı Ehl-i Kitap ile bir olmak şarttır, onlar da cennete gideceklerdir." Yani bugünkü dinlerarası diyalogun o günkü adı.
Özetle bu 10 yıl içinde ABD, ülkemiz siyasetçilerini bizzat kontrol ederken insanımızı ise seçtikleri cemaat ve tarikat liderleri eliyle kontrol ediyordular.
Sonraki yıllarda da aynı anlayış devam etti. Komünizm tehlike gösterilerek, insanımız ABD'nin 'Yeşil İslam' inancına kaydırıldı.
Böylece ABD hem inancımızı, hem siyasetimizi, hem de ülkemizi kontrol ediyordu.
Bugün en canlı örnekleriyle izlediğimiz gibi bu ülkede cami önünde poz verenler, ayet-hadis okuyarak milleti heyecanlandıranlar ne yaparlarsa yapsınlar asla kınanmazlar, tam aksine işlerinde, sözlerinde hikmet aranır.
(Devam edecek...)
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Atatürk’ün annesi gibi Erdoğan’ın annesi de annemizdir / 28.03.2025