2012 bitti, yeni yıla güzel beklentiler ile girmek isteriz. Ve yine her sene sonunda, geride bıraktığımız yıl içinde olumlu ve olumsuz olayları bir bilanço mantığı ile alt alta koyar ve değerlendirme yapmaya çalışırız. Bu kıyaslamayı son bir yıl için değil, son 10 yıl için yapalım. 2002-2012 yılları arasında farklı alanlarda meydana gelen olayları sıralayarak 10 yıllık AKP iktidarının karnesini çıkaralım.
Önce sıfır sorun politikası ile hareket ettiğini iddia eden hükümetin dış politikasına bakalım. 2002 öncesi durumu ve 2012 yılı sonuna gelindiğindeki durumu karşılaştıralım. Nerede duruyorduk şimdi neredeyiz.
Türk dış politikasında 2002 öncesi ve 2012 sonrası durum:
- Öncesinde; Türkiye, Irak’ın toprak bütünlüğünden yanaydı ve K. Irak’ta bir Kürt devletinin kurulması Türkiye için bir savaş nedeni idi.
Sonrasında; K. Irak’ta merkezi yönetimi tanımayan Kürt federasyonu kuruldu. Türkiye, bunu kabul etmeyen merkezi yönetimin karşısında duruyor ve Kürt federasyonunun hamiliğini üstlenmiş durumda
- Öncesinde; yaklaşık 100 yıldır devam eden Ermeni soykırımı yalanına karşı Türkiye dik duruyor, bu iddialarından vazgeçmediği sürece Ermenistan’ın sınır kapılarını ve hava sahasını açmıyordu. Bu politika nedeniyle Ermenistan, sürekli göç veren, köşeye sıkışmış bir ülke konumunda idi.
Sonrasında; Başbakan, “soykırım yapılmış ise tarihçiler inceleyip karar versin” dedi. Türkiye-Ermenistan arasında Ermenistan’a hayat suyu olacak bir dizi anlaşmalar yapıldı, direkt uçuşlar bile başladı. Türkiye bu adımları atarken Avrupa’da birçok ülkede soykırım iddiaları kabul edildiği gibi inkarı suç sayan yasalar çıktı.
- Öncesinde; “Kıbrıs vatandır” ve “uluslararası arenada en haklı olduğu davadır” anlayışı vardı. Türkiye, 1974 Kıbrıs Barış Harekatındaki kazanımlar sonuna kadar savunuluyor, Rum kesimi tanınmıyor, iki millet-iki devlet gerçeği üzerine bina edilmeyen hiçbir anlaşmayı kabul etmiyordu.
Sonrasında; Kıbrıs’ta Türk toplumunu asli unsur olmaktan çıkarıp azınlık haline getirecek Annan Planı’nı Türk kesimine kabul ettirmek için baskı yapıldı ve kabul ettirildi. Denktaş devre dışı bırakıldı. Rum kesimi tüm adanın tek meşru devleti olarak AB’ye katıldı. Dönem Başkanı dahi oldu. Tüm bu süreçte AB ilişkilerimiz aynen devam etti.
Öncesinde; Türkiye’nin, Suriye ile problemimiz yoktu.
Sonrasında; Türkiye, Suriye’nin meşru iktidarını devirmek için terör guruplarına açık destek veriyor, mevcut yöneticilerine defol diyor. Hatta Suriye’ye girmek için meclisten tezkere dahi çıkardık.
Öncesinde; Türkiye’nin Irak devleti ile de herhangi bir sorunu yoktu.
Sonrasında; Türkiye, Batının Irak’ı işgalinde koalisyonun bir parçası oldu, Türkiye’den kalkan uçaklar Irak’a yüzbini aşkın sorti ile bomba yağdırdı. Irak fiilen üçe bölündü. K. Irak’ta bağımısız bir yapının oluşmasına destek verdi. Türkiye, K. Irak’taki Kürt federasyonunun merkezden bağımsız hareket etmesini desteklediği için ve Şii Irak yönetimine karşı bir tutum izlediği için karşı karşıya geldi, Irak devleti ile ilişkiler koptu, yerine K. Irak Kürt federasyonu ikame edildi.
- Öncesinde; Türkiye’nin, İran ve Rusya ile de herhangi bir sorunu yoktu.
Sonrasında; Batının taşeronluğunu üstlendiği BOP ve Arap Baharı projeleri nedeniyle Türkiye Rusya ve İran ile de dış politikada farklı cephelere düştü.
- Öncesinde; Türkiye, Kurtuluş Savaşından sonra vatan toprağına ayak basan Çekiç Güç’ü binbir güçlükle ülkeden çıkarmıştı. Vatan toprağında yabancı asker yoktu.
Sonrasında; vatan toprağı NATO toprağı oldu, İzmir NATO’nun merkez karargahı oldu. Amerikalılar Adana’ya, Hollandalılar Maraş’a, Almanlar da Antep’e gelip yerleşti. Bu süreçte, tetiği yabancıların elinde olan birçok bomba ülke toprağına yerleştirildi. Öncesinde; Türkiye’nin Libya ile problemi yoktu. Yüzlerce Türk firması Libya’da iş yapıyor, binlerce işçi orada çalışıyordu. Kaddafi’yi Türkiye, Kıbrıs Barış Harekatı’nda önemli destek veren Müslüman lider olarak tanırdı.
Sonrasında; Haçlıların Libya’ya düzenlediği operasyonda Türkiye görev aldı, Libya’ya bombalar yağdırıldı, Kaddafi linç edildi. Yerine İtalyan işgalinden övgü ile bahseden muhalifler yönetime geldi.Türk işadamları ve işçileri Libya’dan çıktı.
Öncesinde; Türkiye, AB’nin millet menfaatine olmayan taleplerini kabul etmiyor bu nedenle 40 yıl süren AB üyelik sürecinde 3 uyum paketi çıkarılmıştı.
Sonrasında; AB’nin tüm taleplerini karşılamak için TBMM gece gündüz çalıştı, 10 yılda önceki dönemin 4 katı AB uyum yasası çıkarıldı.
Listeyi uzatmak mümkün Ancak bu kadarı Türkiye’nin dış politikada geldiği yeri göstermesi için kafi…
Yarın AKP’nin ekonomik karnesini yazacağız.
Önce sıfır sorun politikası ile hareket ettiğini iddia eden hükümetin dış politikasına bakalım. 2002 öncesi durumu ve 2012 yılı sonuna gelindiğindeki durumu karşılaştıralım. Nerede duruyorduk şimdi neredeyiz.
Türk dış politikasında 2002 öncesi ve 2012 sonrası durum:
- Öncesinde; Türkiye, Irak’ın toprak bütünlüğünden yanaydı ve K. Irak’ta bir Kürt devletinin kurulması Türkiye için bir savaş nedeni idi.
Sonrasında; K. Irak’ta merkezi yönetimi tanımayan Kürt federasyonu kuruldu. Türkiye, bunu kabul etmeyen merkezi yönetimin karşısında duruyor ve Kürt federasyonunun hamiliğini üstlenmiş durumda
- Öncesinde; yaklaşık 100 yıldır devam eden Ermeni soykırımı yalanına karşı Türkiye dik duruyor, bu iddialarından vazgeçmediği sürece Ermenistan’ın sınır kapılarını ve hava sahasını açmıyordu. Bu politika nedeniyle Ermenistan, sürekli göç veren, köşeye sıkışmış bir ülke konumunda idi.
Sonrasında; Başbakan, “soykırım yapılmış ise tarihçiler inceleyip karar versin” dedi. Türkiye-Ermenistan arasında Ermenistan’a hayat suyu olacak bir dizi anlaşmalar yapıldı, direkt uçuşlar bile başladı. Türkiye bu adımları atarken Avrupa’da birçok ülkede soykırım iddiaları kabul edildiği gibi inkarı suç sayan yasalar çıktı.
- Öncesinde; “Kıbrıs vatandır” ve “uluslararası arenada en haklı olduğu davadır” anlayışı vardı. Türkiye, 1974 Kıbrıs Barış Harekatındaki kazanımlar sonuna kadar savunuluyor, Rum kesimi tanınmıyor, iki millet-iki devlet gerçeği üzerine bina edilmeyen hiçbir anlaşmayı kabul etmiyordu.
Sonrasında; Kıbrıs’ta Türk toplumunu asli unsur olmaktan çıkarıp azınlık haline getirecek Annan Planı’nı Türk kesimine kabul ettirmek için baskı yapıldı ve kabul ettirildi. Denktaş devre dışı bırakıldı. Rum kesimi tüm adanın tek meşru devleti olarak AB’ye katıldı. Dönem Başkanı dahi oldu. Tüm bu süreçte AB ilişkilerimiz aynen devam etti.
Öncesinde; Türkiye’nin, Suriye ile problemimiz yoktu.
Sonrasında; Türkiye, Suriye’nin meşru iktidarını devirmek için terör guruplarına açık destek veriyor, mevcut yöneticilerine defol diyor. Hatta Suriye’ye girmek için meclisten tezkere dahi çıkardık.
Öncesinde; Türkiye’nin Irak devleti ile de herhangi bir sorunu yoktu.
Sonrasında; Türkiye, Batının Irak’ı işgalinde koalisyonun bir parçası oldu, Türkiye’den kalkan uçaklar Irak’a yüzbini aşkın sorti ile bomba yağdırdı. Irak fiilen üçe bölündü. K. Irak’ta bağımısız bir yapının oluşmasına destek verdi. Türkiye, K. Irak’taki Kürt federasyonunun merkezden bağımsız hareket etmesini desteklediği için ve Şii Irak yönetimine karşı bir tutum izlediği için karşı karşıya geldi, Irak devleti ile ilişkiler koptu, yerine K. Irak Kürt federasyonu ikame edildi.
- Öncesinde; Türkiye’nin, İran ve Rusya ile de herhangi bir sorunu yoktu.
Sonrasında; Batının taşeronluğunu üstlendiği BOP ve Arap Baharı projeleri nedeniyle Türkiye Rusya ve İran ile de dış politikada farklı cephelere düştü.
- Öncesinde; Türkiye, Kurtuluş Savaşından sonra vatan toprağına ayak basan Çekiç Güç’ü binbir güçlükle ülkeden çıkarmıştı. Vatan toprağında yabancı asker yoktu.
Sonrasında; vatan toprağı NATO toprağı oldu, İzmir NATO’nun merkez karargahı oldu. Amerikalılar Adana’ya, Hollandalılar Maraş’a, Almanlar da Antep’e gelip yerleşti. Bu süreçte, tetiği yabancıların elinde olan birçok bomba ülke toprağına yerleştirildi. Öncesinde; Türkiye’nin Libya ile problemi yoktu. Yüzlerce Türk firması Libya’da iş yapıyor, binlerce işçi orada çalışıyordu. Kaddafi’yi Türkiye, Kıbrıs Barış Harekatı’nda önemli destek veren Müslüman lider olarak tanırdı.
Sonrasında; Haçlıların Libya’ya düzenlediği operasyonda Türkiye görev aldı, Libya’ya bombalar yağdırıldı, Kaddafi linç edildi. Yerine İtalyan işgalinden övgü ile bahseden muhalifler yönetime geldi.Türk işadamları ve işçileri Libya’dan çıktı.
Öncesinde; Türkiye, AB’nin millet menfaatine olmayan taleplerini kabul etmiyor bu nedenle 40 yıl süren AB üyelik sürecinde 3 uyum paketi çıkarılmıştı.
Sonrasında; AB’nin tüm taleplerini karşılamak için TBMM gece gündüz çalıştı, 10 yılda önceki dönemin 4 katı AB uyum yasası çıkarıldı.
Listeyi uzatmak mümkün Ancak bu kadarı Türkiye’nin dış politikada geldiği yeri göstermesi için kafi…
Yarın AKP’nin ekonomik karnesini yazacağız.
Lütfullah Önder / diğer yazıları
- Sararan sendikalar / 23.03.2023
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021