Peygamber Efendimiz (s.a.a), "Din edepten ibarettir" buyurmaktadır. Zikrullahın da kendine has birtakım edepleri mevcuttur. Bu edepleri yerine getirmek zikirden daha fazla istifade etmeyi sağlar.
Zikreden kimselerin abdestli bulunmaları gerekir. Abdestsiz zikir de makbuldür ama abdestli halde hem feyiz hem de muhabbetin fazla olmasına sebep olur.
Zikredilen elbiselerin ve oturulan mekanın temiz olması gerekir.
Her yöne doğru zikir yapılabilir ama kıbleye doğru dönmek edebdendir.
Henüz zikre başlamadan tevbe ve istiğfar edilmesi gerekir.
Cemaat halinde zikredilirken sesin zikrettiren kimsenin sesini geçmemesi edebdendir.
Toplu halde zikrederken de hareketler mümkün olduğunca kontrol altında tutulmaya çalışılmalıdır.
Zikreden kişi dünya iş ve meşgalesini kafasından ve kalbinden uzaklaştırmaya çalışmalı ve zikre kendini vermeye gayret etmelidir.
Biraz da zikir lafızlarına ağırlık verelim.
İlk olarak tevbe istiğfar...
Tevbe arınma kapısıdır.
Nitekim peygamberimiz (s.a.a), "Şüphesiz bazen benim de kalbim gölgelenir. Ancak ben her gün yüz defa Allah'a istiğfar ederim" buyurdular.
Bir kimse, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hasıl olur. Eğer tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür ve kalbin tamamını kaplar, kalb, kapkara olur. (Harâiti).
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Paslanan her şeyin bir cilası vardır. Kalbin cilası 'estağfirullah' demektir."
Salat ve selam...
"Şüphesiz Allah ve melekleri o nebi Muhammed'e (s.a.a) salat ve selam ederler. Ey iman edenler! O halde siz de ona salat ve selam ediniz." (Ahzab: 56).
Peygamberimiz (s.a.v) buyurdular: "Bana bir kez salat ve selam edene Allah on kez salat ve selam eder."
"Yeryüzünde Allah'ın gezici melekleri vardır. Bunlar ümmetimden bana salat ve selamı ulaştırmaya memurdurlar."
"Mahşer günü bana en yakın bulunacak olanlar, bana en ziyade salat ve selamı getirenler olacaktır."
Kelime-i Tevhid...
Canlıdan cansıza her şeyin varoluşunun özeti ve gayesi bu Tevhid cümlesinde toplanmıştır. Bütün peygamberler, bütün ilahi kitaplar, bütün melekler ve bütün yaratılmışların bu cümlenin sırrına ermek ve erdirmek için yaratılmışlardır. Allah'tan başka ilah yoktur. Muhammed (s.a.a) onun elçisidir.
Bir hadis-i şerifte; "Yedi kat göklerin ve bunlarda bulunanların ve yedi kat yerin hepsi, lâ ilâhe illallah kelimesi ile ölçülse, bu kelimenin sevabı daha çok olur" buyuruldu.
"Günde yüz defa La ilahe illallah diyenin yüzü kıyamette dolunay gibi parlar." (Taberani).
Yüzüncüyü söylerken "Muhammedün Resûlullah" ilave etmek gerek.
Akıllı mümin odur ki, dilini kelime-i tevhid ile ıslatır, gönlünü bu zikir ile diriltir ve son nefes hazırlığını yapar.
İsm-i Celal...
İsm-i Azam ile Arş'ın kapıları açılır, manevi bereketle ihsan olunur. Sen Allah dedikçe, Allah (c.c) "Lebbeyk/buyur kulum" diye hitap eder.
Allah demek, Allah ile olmak ibadetlerin en şereflisidir. Gerçek akıl sahibi de bu şerefe ermek için çabalayandır.
İhlas-ı Şerif...
Peygamberimiz (s.a.v) buyurdular: "Her kim İhlas süresini okursa, kendisi için bu sure Kur'an-ı Kerim'in üçte birine denk tutulur."
"Bir kul yatmak istediğinde sağ yanına dayanır ve yüz kere İhlas suresini okursa, kıyamet günü Cenab-ı Hak o kimseye, 'Ey kulum, sağını takip ederek cennete gir' buyurur."
Daha fazla bilgi için Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın "İslam'da Zikir" kitabını okuyunuz...
- Almanya'daki seçimler / 26.02.2025
- Olaylar silsilesi / 23.01.2025
- Ne yazmalıyım? / 26.09.2024
- Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / 20.07.2024
- Avrupa'da BTP / 28.02.2024
- Berlin’de Prof. Dr. Haydar Baş’ı andık / 18.04.2022
- Milli Ekonomi Modeli -8- / 26.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -7- / 23.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -6- / 21.03.2022