Zekât der ki; "Ey faiz, sen kimsin ne işe yararsın?
Faiz cevap verir; "Parayı paraya satarım. Milletin alın terini yağmalarım. Zorda kalanların kanını emerim ve bunun için insanları kullanırım."
"Peki, ey zekât! Sen nişe yararsın?"
Zekât: "Zenginin malındaki fakirin hakkını alır, sahiplerine dağıtırım. Toplumda bir paylaşma, kaynaşma, yakınlaşma tesis ederim."
Faiz: "Yoksulda ne imiş? Parayı fakire dağıtacağına parana para kat."
Zekât: "Hayır, yoksulun eline geçen para, satın alma gücünü artırır. Ekonomik hayata canlılık getirir. Piyasayı canlandırır. Piyasada alış verişi artırır. En önemlisi malı temizler.
Faiz: "İhtiyacı olana, çaresiz bırakılana para satacaksın, oturduğun yerden para kazanıp, paraya para demeyeceksin."
Zekât: "Bunun adı sömürüdür, hırsızlığın bir başka adıdır. İnsanın emeği ile elde ettiği kazanca el kaymadır. Eğer faize borçlu devlet ise gelecek nesillerin ödeyeceği borç yükü olur. Vergi olur. Elden çıkan maden olur. Katma değer olur.
Faiz: "Ne anlamaz bir şeysin. Kısa yoldan para kazanmak yerine uzun yoldan gidip elindeki malı mülkü dağıtıyorsun.
Zekât: "Ben sosyal dokunun bozulmasını istemem. Sen, toplumun işlerini berbat ediyorsun. Berbat ettiğinin de farkındasın. İhtiyaç sahibinin ihtiyacından faydalanıp onu sömürüyorsun. Sen, insan nefsine hoş görünüyorsun. Onu tahrik ediyorsun, aldatıyorsun. Oysa sen dipsiz bir kuyusun, şerbet görünümlü zehirsin.
Faiz: Ben, kimseye zorla para vermiyorum.
Zekât: Azınlığın menfaatleri için topluma zarar veriyorsun. Toplumdaki bireylere çaresizliği öğretiyorsun. Bu batağa çektiklerini ömürlerinin sonuna kadar kendine köle ediyorsun.
Faiz: Ben, kimseye çaresizlik vermem.
Zekât: Paranın tabana yayılmasını önlersin. Ailesini geçindirmek için uğraşan, ama emeğinin karşılığına alamayan ve bir anda kendini çaresizlik kuyusunda bulan insanların çareyi sende görmelerinden ötürü iyice çaresizliğe çekiyorsun.
Faiz: Parayı vererek satın alma gücüne katkı sağlarım.
Zekat: Parayı maliyetli verdiğin için piyasaya girmesi gereken para sana dönüyor. Harcamalar kısılıyor. Esnaf iş yapamıyor. Verdiğin en büyük zarar piyasadaki paranın dolaşmasını engelliyorsun. İşsizliği artırıyorsun.
Faiz: Ben her isteyene para veririm.
Zekât: Para, sosyal faydası olmayan karlı işlere akmaya başlar. (emlak,borsa,döviz gibi) Toplumun faydasına olmayan bu işler daha çok para kazanma hırsından gelir. Sonuç olarak güven, saygı, merhamet, yardımlaşma ortadan kalkar.
Faiz: Sen para nasıl üretilir bilir misin?
Zekât: Para, milletin alın terinin, ürettiği malın karşılığı olarak piyasada olmak zorundadır.
Faiz: Sen, beni çok kötü gösterdin.
Zekât: Ben su gibiyim, ihtiyacı olana kavuşurum. Kiraz da tat olurum. Gül de koku olurum. Canlının yaşaması için hayat kaynağı olurum. Ya sen! Her gittiğin yere perişanlık götürürsün.
Özetle, zekât, Milli Ekonomi Modelinin şemsiyesidir.
Faiz ise, kapitalizmin şemsiyesi?
Maddi ve manevi belaların sağanak sağanak yağdığı günümüzde hangi şemsiye altında durmayacağını sen seç.
Faiz cevap verir; "Parayı paraya satarım. Milletin alın terini yağmalarım. Zorda kalanların kanını emerim ve bunun için insanları kullanırım."
"Peki, ey zekât! Sen nişe yararsın?"
Zekât: "Zenginin malındaki fakirin hakkını alır, sahiplerine dağıtırım. Toplumda bir paylaşma, kaynaşma, yakınlaşma tesis ederim."
Faiz: "Yoksulda ne imiş? Parayı fakire dağıtacağına parana para kat."
Zekât: "Hayır, yoksulun eline geçen para, satın alma gücünü artırır. Ekonomik hayata canlılık getirir. Piyasayı canlandırır. Piyasada alış verişi artırır. En önemlisi malı temizler.
Faiz: "İhtiyacı olana, çaresiz bırakılana para satacaksın, oturduğun yerden para kazanıp, paraya para demeyeceksin."
Zekât: "Bunun adı sömürüdür, hırsızlığın bir başka adıdır. İnsanın emeği ile elde ettiği kazanca el kaymadır. Eğer faize borçlu devlet ise gelecek nesillerin ödeyeceği borç yükü olur. Vergi olur. Elden çıkan maden olur. Katma değer olur.
Faiz: "Ne anlamaz bir şeysin. Kısa yoldan para kazanmak yerine uzun yoldan gidip elindeki malı mülkü dağıtıyorsun.
Zekât: "Ben sosyal dokunun bozulmasını istemem. Sen, toplumun işlerini berbat ediyorsun. Berbat ettiğinin de farkındasın. İhtiyaç sahibinin ihtiyacından faydalanıp onu sömürüyorsun. Sen, insan nefsine hoş görünüyorsun. Onu tahrik ediyorsun, aldatıyorsun. Oysa sen dipsiz bir kuyusun, şerbet görünümlü zehirsin.
Faiz: Ben, kimseye zorla para vermiyorum.
Zekât: Azınlığın menfaatleri için topluma zarar veriyorsun. Toplumdaki bireylere çaresizliği öğretiyorsun. Bu batağa çektiklerini ömürlerinin sonuna kadar kendine köle ediyorsun.
Faiz: Ben, kimseye çaresizlik vermem.
Zekât: Paranın tabana yayılmasını önlersin. Ailesini geçindirmek için uğraşan, ama emeğinin karşılığına alamayan ve bir anda kendini çaresizlik kuyusunda bulan insanların çareyi sende görmelerinden ötürü iyice çaresizliğe çekiyorsun.
Faiz: Parayı vererek satın alma gücüne katkı sağlarım.
Zekat: Parayı maliyetli verdiğin için piyasaya girmesi gereken para sana dönüyor. Harcamalar kısılıyor. Esnaf iş yapamıyor. Verdiğin en büyük zarar piyasadaki paranın dolaşmasını engelliyorsun. İşsizliği artırıyorsun.
Faiz: Ben her isteyene para veririm.
Zekât: Para, sosyal faydası olmayan karlı işlere akmaya başlar. (emlak,borsa,döviz gibi) Toplumun faydasına olmayan bu işler daha çok para kazanma hırsından gelir. Sonuç olarak güven, saygı, merhamet, yardımlaşma ortadan kalkar.
Faiz: Sen para nasıl üretilir bilir misin?
Zekât: Para, milletin alın terinin, ürettiği malın karşılığı olarak piyasada olmak zorundadır.
Faiz: Sen, beni çok kötü gösterdin.
Zekât: Ben su gibiyim, ihtiyacı olana kavuşurum. Kiraz da tat olurum. Gül de koku olurum. Canlının yaşaması için hayat kaynağı olurum. Ya sen! Her gittiğin yere perişanlık götürürsün.
Özetle, zekât, Milli Ekonomi Modelinin şemsiyesidir.
Faiz ise, kapitalizmin şemsiyesi?
Maddi ve manevi belaların sağanak sağanak yağdığı günümüzde hangi şemsiye altında durmayacağını sen seç.
Murat Oruç / diğer yazıları
- O'na her zamankinden daha çok ihtiyacımız var / 13.08.2016
- İki lider / 16.07.2016
- Gülbaba ile genç / 26.06.2016
- Üst akıl / 21.06.2016
- Nasırlı eller / 18.06.2016
- Eksen kayması / 11.06.2016
- 'Atatürk demek vatan demektir' / 05.06.2016
- Zekât ile faizin tartışması / 29.05.2016
- İki lider / 16.07.2016
- Gülbaba ile genç / 26.06.2016
- Üst akıl / 21.06.2016
- Nasırlı eller / 18.06.2016
- Eksen kayması / 11.06.2016
- 'Atatürk demek vatan demektir' / 05.06.2016
- Zekât ile faizin tartışması / 29.05.2016