Bu adam Seyit Onbaşı.
Havran'lı.
Çopuroğullarından.
Dizilerde oynamadı,
Magazin programlarına da hiç çıkmadı,
Belki hatırlamazsın!
Tabi nereden bilecen?
Ama O bir gerçek!
Ne bir figüran, ne de bir dublör.
Bu toprakların suyu ile büyüyen bir kahraman.
Bizden, içten, hasbi.
Beklentisiz, tek derdi var: Vatan!
Sırtında 258 kilo top mermisi vardı, başka bir şey yoktu
Gücünü Hak'tan alırdı.
Bir de ardında dua eden tertemiz yüreklerden.
Arkasında bizim Cemal Çavuş.
Anadolu'nun ekmeğini birlikte bölüşmüşler,
Yurdumu bütünlemişler, bitmeyen aşklarıyla.
İmanlarıyla siper olmuşlar yıkılmaz bir kale gibi.
Allah'tan başka kimden korkar benim Havranlım?
Maaşını sormayın kardaşımın!
Bedelini ödetmeye gelmiş kem gözlere.
Candı vatan, kandı vatan, namustu vatan,
Seninse malı olmuş can yongan!
Bir Allah'a sığınır, "ya Hak" diyerek.
Yedi düvelin ta kalbinden vurdu Koca Seyidim!
Muhammed Mustafa'ya iman,
İmam Ali'nin yoluna revan,
Mustafa Kemal'e hayran.
İşte Çanakkale, işte Havran!
Kınalanmış kuzular vatana kurban.
Bak bakalım, Anafartalar'dan aleme ey cân!
Şehadete koşan kefensiz erleri bir an!
Sen de bu ruha muhtaçsın, inan!
Yüreğinde yoksa bu ateş, durma yan!
Onlar ölü değil amma sende ölü toprağı çok, silkelen!
Yüzbinlerin ruhu gezer, siper siper, sen de bilgilen!
Âlem Sarıkamış kadar soğuk
Yemen kadar sıcaktı,
Çöllere düşen yiğitlerden terden çok kan akardı.
Karlarda nefesi donar, sarılırdı Anadolu'nun bağrına.
Bir kumanya bulsa, ahret yoldaşına verir,
Sevdiklerine bir tebessüm yollardı, cepheden.
Hoşafla kuru ekmek zenginlikti yorgun bedenlere.
Bak bunlar da 15'likler!
Tanır mısın bu neferleri?
Her biri bir cennet kuşu,
Anadolu yaylasının evlatları,
Bu toprağın çocukları!
Elbiseleri üzerlerinde durmazdı belki,
Ama adamdılar, deli yürekli!
Gözleri öteleri gözlemekte,
Gönülleri şehitlikte!
Konuşabilseydiniz söylerdi o güzeller
Neleri verip bu yurdu vermediklerini!
Yâd eller elini istediği kadar ovuştursun,
Kıymet bilmez oğul, boş boş otursun,
Oyuncular istediği oyunu kursun,
Bu diyarların da elbet bir sahibi var,
Ardında koca bir medeniyet yaşar,
Dağ başını duman alsa, ne yazar,
Bütün tuzakları ancak o yiğit bozar!
Duysun artık ol dostun feryâdını,
Gaflet pamuğuyla tıkadığın kulağın,
Görsün çıkar derdiyle kapadığın gözün,
Konuşsun susturduğun dilin!
Çanakkale'de hayat bir başka,
Mehmetçiktir toprakta yatan!
Yaşayacak ilelebet bu aziz vatan!
Sen de Çanakkale'ye Koca Seyit gibi yan!
O'nun gözünden seyret cihanı, uyan!
Havran'lı.
Çopuroğullarından.
Dizilerde oynamadı,
Magazin programlarına da hiç çıkmadı,
Belki hatırlamazsın!
Tabi nereden bilecen?
Ama O bir gerçek!
Ne bir figüran, ne de bir dublör.
Bu toprakların suyu ile büyüyen bir kahraman.
Bizden, içten, hasbi.
Beklentisiz, tek derdi var: Vatan!
Sırtında 258 kilo top mermisi vardı, başka bir şey yoktu
Gücünü Hak'tan alırdı.
Bir de ardında dua eden tertemiz yüreklerden.
Arkasında bizim Cemal Çavuş.
Anadolu'nun ekmeğini birlikte bölüşmüşler,
Yurdumu bütünlemişler, bitmeyen aşklarıyla.
İmanlarıyla siper olmuşlar yıkılmaz bir kale gibi.
Allah'tan başka kimden korkar benim Havranlım?
Maaşını sormayın kardaşımın!
Bedelini ödetmeye gelmiş kem gözlere.
Candı vatan, kandı vatan, namustu vatan,
Seninse malı olmuş can yongan!
Bir Allah'a sığınır, "ya Hak" diyerek.
Yedi düvelin ta kalbinden vurdu Koca Seyidim!
Muhammed Mustafa'ya iman,
İmam Ali'nin yoluna revan,
Mustafa Kemal'e hayran.
İşte Çanakkale, işte Havran!
Kınalanmış kuzular vatana kurban.
Bak bakalım, Anafartalar'dan aleme ey cân!
Şehadete koşan kefensiz erleri bir an!
Sen de bu ruha muhtaçsın, inan!
Yüreğinde yoksa bu ateş, durma yan!
Onlar ölü değil amma sende ölü toprağı çok, silkelen!
Yüzbinlerin ruhu gezer, siper siper, sen de bilgilen!
Âlem Sarıkamış kadar soğuk
Yemen kadar sıcaktı,
Çöllere düşen yiğitlerden terden çok kan akardı.
Karlarda nefesi donar, sarılırdı Anadolu'nun bağrına.
Bir kumanya bulsa, ahret yoldaşına verir,
Sevdiklerine bir tebessüm yollardı, cepheden.
Hoşafla kuru ekmek zenginlikti yorgun bedenlere.
Bak bunlar da 15'likler!
Tanır mısın bu neferleri?
Her biri bir cennet kuşu,
Anadolu yaylasının evlatları,
Bu toprağın çocukları!
Elbiseleri üzerlerinde durmazdı belki,
Ama adamdılar, deli yürekli!
Gözleri öteleri gözlemekte,
Gönülleri şehitlikte!
Konuşabilseydiniz söylerdi o güzeller
Neleri verip bu yurdu vermediklerini!
Yâd eller elini istediği kadar ovuştursun,
Kıymet bilmez oğul, boş boş otursun,
Oyuncular istediği oyunu kursun,
Bu diyarların da elbet bir sahibi var,
Ardında koca bir medeniyet yaşar,
Dağ başını duman alsa, ne yazar,
Bütün tuzakları ancak o yiğit bozar!
Duysun artık ol dostun feryâdını,
Gaflet pamuğuyla tıkadığın kulağın,
Görsün çıkar derdiyle kapadığın gözün,
Konuşsun susturduğun dilin!
Çanakkale'de hayat bir başka,
Mehmetçiktir toprakta yatan!
Yaşayacak ilelebet bu aziz vatan!
Sen de Çanakkale'ye Koca Seyit gibi yan!
O'nun gözünden seyret cihanı, uyan!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yavuz Ekim / diğer yazıları
- Sizin bir Haydar Hocanız oldu mu? / 13.04.2025
- Hayra anahtar, şerre kilit / 11.02.2021
- Bu aşka canımı adayacağım / 06.05.2020
- Hüseynî siyaset / 25.04.2020
- ‘Endişe etmeyin!’ / 20.04.2020
- Yaptırmazlar! / 28.03.2020
- Arkası gelmez dertlerimin / 25.02.2020
- Deryalar içinde susuz gezmek / 22.02.2020
- Yarım sözcük / 09.01.2020
- Bu ülke nasıl düze çıkar? / 01.05.2018
- Hayra anahtar, şerre kilit / 11.02.2021
- Bu aşka canımı adayacağım / 06.05.2020
- Hüseynî siyaset / 25.04.2020
- ‘Endişe etmeyin!’ / 20.04.2020
- Yaptırmazlar! / 28.03.2020
- Arkası gelmez dertlerimin / 25.02.2020
- Deryalar içinde susuz gezmek / 22.02.2020
- Yarım sözcük / 09.01.2020
- Bu ülke nasıl düze çıkar? / 01.05.2018