Malatya cinayetleri üzerine çok şeyler yazıldı-çizildi ve daha da devam edeceğe benziyor.Haber duyulur-duyulmaz, önceden hazırlanmış olan; "hepimiz hıristiyanız" yazılı pankartlarla yürümeler, misyonerlerin yorganı-örtüsü mesabesindeki diyalogcu medyanın; "ulusalcılar, milliyetçiler, vatan elden gidiyor diyenler..." tarzındaki yaylım atışları elbette milletimizin gözünden ve basiretinden kaçmadı, milletimiz tarafından bir yerler not edildi.Bu doğrultuda yazılmış üç ayrı yazıdan alıntılar yaparak yorulmadan usanmadan yorumlamanızı ve tavır koymanızı istirham edeceğiz, buyurun:"Aslında cinayetleri işleyen gençler (maalesef) inançlı ve çelişkisiz insanlar. En yüce değer hayat değil de ülkeyse, ülke ise hainlerce yönetildiğinden güvenecek kimse kalmamışsa, 'iş başa düşmüşse', onlara neden kızalım? Biraz da zeka özürlüyseler, onlardan bekleneni yaptıklarını sanıyorlar. Hele cinayet kışkırtmacılığını her gün yapanlar bundan geçimlerini sağlarken ve bir güzel yaşarken 'büyüklerine inanmış' birkaç kurban-caniye kızmak gelmiyor içimden. Öfkem onları eğitenlere, 'öğretmenlerine' yönelik: Bir sürü 'okur-yazar', bir sürü politikacı, bir sürü 'aydın'. Sabah akşam paranoya nöbetleri içinde hainler listeleri oluşturuyorlar, aday kurbanları yaratıyorlar. Onlar kalem oynatıyor, cinayetleri onlara inanan çocuklar işliyor. İster kendi inisiyatifleriyle, ister örgütlü ya da maşa olarak. Ne fark eder? Bu çocuklar artık belli bir yolun yolcusu, cinayet işleyecek, yakalanıp yargılanacak, hayatları mahvolacak, aileleri acılar yaşayacak. Teorisyen 'öğretmenleri' bir süre susacak, 'cinayet kötüdür, Türk imajına yaramıyor' gibi laflar edecek ve sonra yeniden hainler ülkeyi yabancılara, misyonerlere, düşmanlarımıza satıyor diye cinayet kışkırtmasına başlayacaklar. Öfkem, bu zemini sağlayanlara... Misyonerlerin nasıl yurtiçinde cirit attıklarını, nasıl dış mihraklarca beslendiklerini ve ülke karşıtı eylemlerini sinsice yürüttüklerini, nasıl devlet yöneticilerinin de buna karşılık, insan hakları adına, hiçbir karşı tedbir almadığını dile getiren yüzlerce yazıyı siz de benim gibi son yıllarda okumuşsunuzdur. Bu yazılar masum incelemeler mi idi? Yoksa kanunen de suç sayılan suça teşvik mi idi, yabancı düşmanlığını körükleyen bir söylem mi idi? İşte öfkem bu yazılara ve bu tedbirsizliğe yöneliyor." (Zaman, Herkül Milas, 25 Nisan 07)."Malatya'daki vahşetin kabulü mümkün değil. Ama bu karanlık cinayetin üzerinden, Başbakan ve malum şurekanın, emperyalistlerden de önce ve daha fütursuzca, kendi milletini suçlu ilan etmeye kalkışmasına ne demeli? Misyonerlik faaliyetlerinin acılarını yaşamış bir milletiz. Şimdi de aynı acıları yaşatma ihtimali olan bu fitnenin yayılması karşısında, "Aman dikkat, en sancılı yerlerde çalışıyorlar" uyarısında bulunmak niye suç sayılıyor? Koca Osmanlı'nın, içeriden nasıl çökertildiğini unutmak mümkün mü? Başbakan, "İnancına güvenen korkmaz" diyor. Doğru da, bir toplumda her çeşit insan bulunur. Kaldı ki bu işin özü, esası, 5. kol faaliyeti yapılmasıdır. Türkiye paylaşılmışPeki Malatya'daki cinayetten sonra millici-ulusalcı avına çıkanlar, şu hadiselere ne diyor? Lozan'a göre, Protestanlar azınlık değil. Ama bu vesileyle öğreniyoruz ki, Türkiye Protestan Kiliseleri Birliği varmış. Başkanı İhsan Özbek de, "Müslüman mahallesinde salyangoz satılmazmış, satarız gerekirse" diye meydan okuyor.Papalık Anadolu Temsilcisi Piskopos Padovese ise, "Katolikler açısından Malatya bana bağlı bir bölge" açıklamasını yapıyor. Türkiye paylaşılmış da haberimiz yok!..Karanlık cinayetlerin nemasıTürkiye tuhaf seri cinayetlerle bir korku tüneline sokuluyor. Arkadaki gerçek eller ve projelerin konuşulmasına fırsat verilmeden, suçluluk psikolojisi yaratılıp, emperyalistlere yaranma yarışına giriliyor. Yetmiyor, nemalanma pazarı açılıyor. Hırant Dink cinayetiyle, ABD ve AB'nin yıllardır dayattığı Ermenistan'a "jest"ler önümüze kondu. Malatya cinayeti vesilesiyle de yine ABD ve AB ajandasındaki şu "diyetler" isteniyor: -Misyonerlik faaliyetleri yasayla korunsun, yani misyonerliğe karşı çıkmak cezalandırılsın.-Türk vatandaşı olmayan din adamları/ajanlar serbestçe çalışsın.-Protestanlar, Yehova Şahitleri, Bahailer vb. bütün inançlar tanınsın. Ne âlâ!..AKP'nin eseriTablo ortada. Misyonerliğin AB'de olduğu gibi bizde de yasaklanmasını isteyenlere Erdoğan, "düşman icat etmeyin" diyor. Peki, İçişleri Bakanı Aksu'nun, bir soru önergesini cevaplarken, misyonerlerin daha çok, yoksul aileleri ve çocuklarını hedef seçtiğini, Protestanlar, Yehova Şahitleri, Bahailer gibi yabancı uyruklu veya Türk vatandaşı şahısların din ve vicdan hürriyetini suiistimal ettiğini söylemesini ne yapacağız? Aksu, ülkemizdeki misyoner sayısının belli olmadığını da açıklıyor. Evet ABD'nin geçmiş yıllara ait Dini Özgürlükler Raporu'nda, ülkemizdeki misyoner sayısına ilişkin rakam yoktu. Ancak AKP iktidarıyla birlikte, bu raporlarda 1100 misyonerin varlığından söz edilmeye başlandı. Bu kimin eseri? Bataklık nasıl büyüyor? Türk Milleti'ni 36 etnik parçaya ayırıp, "hepsine aynı mesafede" duran Erdoğan, laikliği de, "tüm dinlere aynı mesafede olmak" sandığına göre, Türkiye'de olanlara ve olacaklara şaşılır mı? (Yeni Çağ, Sadi SOMUNCUO?LU, 25 Nisan 07)."Misyonerlik tehlike değildir!" diyenlere bugün işte o misyonerlerin ellerinde "Kutsal Kitap" diye tuttukları tahrif edilmiş Tevrat ve İncil'den bir iki örnek vereceğiz.Amma önce Malatya zanlılarından Y.'nin avukatı Abdülkadir Pektaş'ın verdiği bir bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Zanlılardan Emre G. öldürülenlerden Necati'ye, "Müslümanlık ile Hristiyanlık arasındaki fark nedir? Hristiyan olursak bize ne kazandıracaktır? Olmazsak başımıza ne gelecektir?" diye sorar. Bu soruya misyoner Necati şu cevabı verir:"Hristiyan olursanız ahrette cennet vaadi, olmazsanız Müslüman olarak doğan 5 çocuktan 3'ünün öldürülmesi..." İşte "Hıristiyan" ile "Misyoner" arasındaki fark da burada.Hıristiyan'ın, Hıristiyan olmayan Müslüman'ı kesmek gibi bir meselesi yokken Hıristiyan yahut başka dinden bir inanç sahibi misyoner olduğunda artık onun için Hıristiyan olmayan herkes ölümü hak etmiş, "kesilmesi gereken" biridir. Biz bunu yalnızca sanık avukatının soruşturma tutanaklarından aktardığı yukarıdaki diyaloga göre söylemiyoruz, zaten bunu söyleyen biz de değiliz, bunu söyleyen tahrif edilmiş Tevrat ve tahrif edilmiş İncil'ler..Önce tahrif edilmiş Tevrat'a göz atalım:Güya Allah (c.c.) İsrailoğullarına, "Sen benim topuzum ve cenk silahımsın" dedikten sonra, "Seninle milletleri kıracağım; ve seninle ülkeleri helâk edeceğim" diyor, devam ediyor, "Seninle erkeği ve kadını kıracağım; ve seninle kocamış adamı ve genci kıracağım; ve seninle genç adamı ve ere varmamış kızı kıracağım; ve seninle çobanı ve sürüsünü kıracağım; ve seninle çiftçiyi ve çiftini kıracağım; ve seninle valiyi ve kaymakamı kıracağım.(Yeremya, Bab 51)" Devam ediyoruz:"Benden ve miras olarak sana milletleri mülk olarak yeryüzünün uçlarını da vereceğim. Onları demir çomakla kıracaksın; bir çömlekçi kabı gibi onları parçalayacaksın.(Mezburlar, Bab 2)" Milletler arasında hüküm verecek; yer leşlerle dolacak..(..) (Mezmurlar, Bab 110) 'Kendinden olmayana'karşı şu kîne bakın..Tahrif dilmiş Luka İncilinde Hz. İsâ (a)'ya, "Ben dünyaya ateş almaya geldim, eğer şimdiden tutuşmuşsa daha ne isterim. Dünyaya selamet getirmeye mi geldim sanıyorsunuz? Size derim ki hayır; fakat daha doğrusu ayrılık getirmeye geldim. Çünkü bundan sonra bir evde beş kişi olacak, üçü ikiye ikisi de üçe karşı ayrılacaklar!" dedirtirler.Yani gerçek öyle "Yanağına vurana öbür yanağını dön" masalında anlatıldığı gibi değil şu an Filistin ve Irak'ta yaşandığı gibidir" (Yeni Çağ, Hasan DEMİR, 25 Nisan 07).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Yüreklerin yangını nasıl söndürülecek? / 24.01.2025
- İnsanca paylaşılsa… / 23.01.2025
- Anlayan beri gelsin / 19.01.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Yüreklerin yangını nasıl söndürülecek? / 24.01.2025
- İnsanca paylaşılsa… / 23.01.2025
- Anlayan beri gelsin / 19.01.2025