Dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen katliama sessiz kalmak mümkün değil. Zaman zaman gönlümüzün ve kalemimizin gücü nispetinde bu konu üzerinde bir şeyler söylemeye gayret ediyoruz."Dünyanın gözü önünde" dememiz aslında lafın gelişi. Yaşanan olaylar bize bir kez daha gösterdi ki; 'kimsenin umurunda değil". Ölen öldüğüyle, yanan yandığıyla kalıyor.İşte bu yüzden, bu elim mesele üzerine eğer bir şeyler söyleyeceksek, ister istemez 'kendi durduğumuz yere' mutlaka âtıfta bulunuyoruz ve ülke olarak ahvalimizi mercek altına almaya çalışıyoruz.Bunu yapmamızın temel sebebi tabii ki 'Müslüman Türk olmamızla' ilgilidir. Çünkü tarihten günümüze doğru yapılacak bir yolculuk, olanlarda sorumluluk almamız gerektiğini bize haykırmaktadır. Kısacası 'dünyanın vurdumduymazlığının' tersine, bizim 'sorumluluk alma' zorunluluğumuz apaçık ortadadır ve kaçınılmazdır.Söz bu noktaya geldiğinde şunu belirtmemiz gerekiyor ki; ülke olarak sergilediğimiz tavır, yukarıda 'tarihin' bize yüklediği misyonla taban tabana zıttır. İsrail'in büyük bir pervasızlıkla gerçekleştirdiği işgal harekatı her geçen gün şiddetini artırırken, bizim içine düştüğümüz 'zavallılık' daha da derinleşmektedir.O yüzden bu konu üzerine ne zaman yazsak, bizi yönetenlerin sergilediği 'dudak uçuklatan' zaaf örneklerini sıralamak ve içine yuvarlandığımız 'zül' bataklığını itiraf etmek zorunda kalıyoruz.En son, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Washington Post'ta yayınlanan yazısına atıfta bulunmuş ve 'bu zül bize yeter' diye hayıflanmıştık.Gül, bu yazıda ABD'yi 'liderlik yapmaya' davet ediyor, 'dünyanın tek süper gücü ABD'yi bu trajediyi durdurmaya' davet ediyordu.Bu çağrı, içine düşürüldüğümüz 'aciz' durumun apaçık beyanıdır.Dünyanın vurdumduymazlığı anlaşılabilir bir şey. Çünkü, 'vahşi Batı', aynı istikamete doğru yürüyen parçalardan oluşuyor. Parça da olsalar, hedef birliktelikleri var. Dünyanın geri kalanı da bu 'sanal gücün' at oynattığı yerler. Yani ses çıkaracak durumda değiller.Peki biz neyiz?Bu sorunun cevabı çok önemli. Aslında bugün 'sanal güçlerin' senaryosunda figüranlığa soyunmuş yöneticilerimiz, bu sorunun cevabının altında ezilmektedirler. Bu sorunun cevabı olarak 'gereğinin yapılması' onlardan beklenendir. Fakat heyhat, bu 'gereği' onlardan beklemek bir hayaldir.İçlerinde bulundukları 'amansız ve devasız' ruh hallerini biz tarif ettik mi 'savunma mekanizmalarını' çalıştıranlara, hayranı oldukları Batı'dan alıntı yapalım da belki hastalıklarını o zaman görürler.Bir gazeteye özel açıklamalarda bulunan Batı'nın önemli isimlerinden John Berger Batı'nın Türkiye'yi 'model ülke' gibi göstermesinin arka planını bakın nasıl izah ediyor:"Türkiye iki sebepten dolayı Batı tarafından model ülke olarak öne çıkarılıyor. Birincisi, Türkiye şimdiye kadar bu bölgede ABD'nin isteklerine en çok boyun eğen, nispeten en itaatkar ülke oldu. İkinci sebepse, Türkiye'nin çok geniş bir Müslüman nüfusa sahip olması. Yani Türkiye'yi model ülke olarak göstermeleri aslında oportünist bir manevradan başka bir şey değil. Türkiye'den zarar gelmeyeceğini bildiklerinden Türkiye'yi müttefik olarak yanlarına alıyor, bu yaklaşımları sayesinde İslam'a karşı olmadıklarını da iddia etme imkanını buluyorlar. Tabii bu arada da Türkiye'nin kendilerine sunduğu stratejik üslerden faydalanıyorlar."Geçmişin bize yüklediği 'sorumluluğa' zıt olarak sergilediğimiz yönetim zafiyeti, 'sanal güçlerin' 'üzerimizden' hedeflerine ulaşma azmini artırmıştır.Bu yönetim zafiyetinden derhal kurtulmamız gerekiyor. Millet olarak bizim de sorumlu olduğumuz yer buradadır.Gerisi kolay.Dedik ya; bunlar sanal güç.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Okan Egesel / diğer yazıları
- Hz. İnsan’a… / 20.04.2020
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018























































































