Hatırlarsınız; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “güzel şeyler olacak” sözü ile bir açılım süreci başlamıştı.
Startı Gül verdi, hükümet devam ettirdi.
Adı gün oldu Kürt açılımı oldu, gün oldu demokratik açılım oldu.
Netice olarak terörün adına Kürt sorunu denilerek en büyük yanlış yapıldı.
Teröre etnik bir kimlik yüklemek PKK’nın ekmeğine yağ sürdü. Zaten onların istediği de buydu. Örgütün yıllarca yapamadığını bu açılım süreci yaptı, Kürt kardeşlerimiz adeta bölücü örgütün kucağına itildi.
Bu süreçte terörün arkasındaki batılı destek hiç gündem edilmedi; ABD, İsrail ve AB ülkelerinin desteği defalarca kanıtlanmasına, defalarca suç üstü yakalanmalarına rağmen.
Habur görüntüleri bu işin zirvesi oldu.
Kamuoyundan gelen büyük tepki üzerine frene basıldı ama yola devam edildi.
İmralı ile görüşmeler sürdü.
Her ne hikmet ise görüşmeler hep seçim öncelerine denk geldi.
Vatandaşın sandık başına gideceği dönemlerde saldırılar kısmen durdu, sonra yeniden tam gaz devam etti.
Geldiğimiz noktada yeni bir açılım süreci başlayacağa benziyor.
Yeni anayasa çalışmaları bu işin en temel zemini olacak.
Bu işin koordinatörü olan Başbakan yardımcısı Beşir Atalay, Aralık ayında bir tv programında şu ifadeleri kullanmıştı.
“Habur’u şimdi de savunuyorum. Biz dağdaki insanı silahını bırakarak indirmek için en ileri adımlar attık. Dağdakilerin indirilmesi için o çalışmaları yine yapacağız”
Peşmerge lideri Mesut Barzani’nin Türkiye ziyaretininin bu açılımın startı anlamına geldiği ifade ediliyor.
Açılımın özü şu: Türk Silahlı Kuvvetleri terör operasyonlarını durduracak.
İlk mesajı Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştükten sonra Barzani verdi.
Dedi ki: “Artık silahla bir yere varılamaz, silah çağı geride kaldı”
Bu açıklamadan sonra Erdoğan Barzani’yi Katar’dan teyit etti ve “Silahı bıraktığı andan itibaren bizim Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak tavrımız tamamıyla operasyonların durdurulması istikametindedir” dedi.
Yeni dönemde Barzani’nin üstlendiği rol de önem taşıyor.
Türkiye’ye gelmeden önce ABD’de giderek başkan Obama ile görüşen Barzani devlet başkanı muamelesi gördü.
Washington’dan aldığı icazet ile Ankara’ya gelen Barzani’nin verdiği ikinci ve en önemli mesaj ise bağımsız devlet vurgusu oldu.
Şu kritik soruyu sormadan edemeyeceğim.
Acaba bu yeni açılım sürecinin asıl maksadı bağımsız Kürt devletini Türk halkına hazmettirmek mi olacak?
Başbakan Erdoğan Eylül 2009’da ABD Princeton Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada “Demokratik açılımla ilgili sorun alanlarını biliyoruz. Hazmede hazmede, hazmettire hazmettire bu süreci devam ettirmemiz lazım” demişti.
Bu süreçte millet olarak epey bir şeyi hazmettik.
Şimdi sıra büyük lokmaya, bağımsızlık ilanına mı geldi?
Tabi bu meselenin Irak’ın kuzeyinde ilan edilecek bir Kürdistanla sınırlı kalacağını sanmak saflık olur.
Suriye’de kurulmak istenen tampon bölgeye dikkatinizi çekmek isterim.
Suriye Kürtlerini önce Şam yönetiminden ayırıp, sonra da Irak’ın kuzeyi ile birleştirmek isteyecekler. Irak’taki özerk yönetim de benzer bir süreç sonunda oluşmuştu.
Ankara’nın kurulsun diye çırpındığı tampon bölgenin temel işlevi de bu olacak. İkinci bir Kürt özerk bölgesi ortaya çıkacak.
Bu bakımdan hükümetin atacağı kritik bir adımın nereye varacağını iyi hesaplaması gerekir.
Ancak plan çok büyük, bu kadarla sınırlı değil.
Plan Irak, Suriye, İran ve nihayetinde Türkiye’den koparılacak topraklarla büyük bir Kürt devletinin kurulmasını esas alıyor.
BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın kısa bir süre önce yaptığı şu açıklamaya dikkatinizi çekmek isterim “Irak bölünürse bağımsız Kürdistan devleti oluşacak. İran’da zaten Kürdistan eyaleti var. Bu durumda Iğdır’dan Hatay’a, Türkiye’nin tüm güney sınırları resmen Kürdistan olacak”
Bağımsız Kürdistan’ın kurulması da nihai aşama değil.
Nihai aşama nedir biliyor musunuz; Büyük İsrail devleti.
Barzani’nin İsrail ile olan ilişkisini anlatmaya gerek yok, biraz araştırmanız yeterli. Sinsice devam Büyük Ortadoğu Projesini de dikkate aldığımızda tekrararen ifade etmek gerekir ki; kimsenin Kürtleri falan düşündüğü yok. Asıl hedef İsrail’in Arz-ı Mev’ud hayalini gerçekleştirmektir.
Startı Gül verdi, hükümet devam ettirdi.
Adı gün oldu Kürt açılımı oldu, gün oldu demokratik açılım oldu.
Netice olarak terörün adına Kürt sorunu denilerek en büyük yanlış yapıldı.
Teröre etnik bir kimlik yüklemek PKK’nın ekmeğine yağ sürdü. Zaten onların istediği de buydu. Örgütün yıllarca yapamadığını bu açılım süreci yaptı, Kürt kardeşlerimiz adeta bölücü örgütün kucağına itildi.
Bu süreçte terörün arkasındaki batılı destek hiç gündem edilmedi; ABD, İsrail ve AB ülkelerinin desteği defalarca kanıtlanmasına, defalarca suç üstü yakalanmalarına rağmen.
Habur görüntüleri bu işin zirvesi oldu.
Kamuoyundan gelen büyük tepki üzerine frene basıldı ama yola devam edildi.
İmralı ile görüşmeler sürdü.
Her ne hikmet ise görüşmeler hep seçim öncelerine denk geldi.
Vatandaşın sandık başına gideceği dönemlerde saldırılar kısmen durdu, sonra yeniden tam gaz devam etti.
Geldiğimiz noktada yeni bir açılım süreci başlayacağa benziyor.
Yeni anayasa çalışmaları bu işin en temel zemini olacak.
Bu işin koordinatörü olan Başbakan yardımcısı Beşir Atalay, Aralık ayında bir tv programında şu ifadeleri kullanmıştı.
“Habur’u şimdi de savunuyorum. Biz dağdaki insanı silahını bırakarak indirmek için en ileri adımlar attık. Dağdakilerin indirilmesi için o çalışmaları yine yapacağız”
Peşmerge lideri Mesut Barzani’nin Türkiye ziyaretininin bu açılımın startı anlamına geldiği ifade ediliyor.
Açılımın özü şu: Türk Silahlı Kuvvetleri terör operasyonlarını durduracak.
İlk mesajı Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştükten sonra Barzani verdi.
Dedi ki: “Artık silahla bir yere varılamaz, silah çağı geride kaldı”
Bu açıklamadan sonra Erdoğan Barzani’yi Katar’dan teyit etti ve “Silahı bıraktığı andan itibaren bizim Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak tavrımız tamamıyla operasyonların durdurulması istikametindedir” dedi.
Yeni dönemde Barzani’nin üstlendiği rol de önem taşıyor.
Türkiye’ye gelmeden önce ABD’de giderek başkan Obama ile görüşen Barzani devlet başkanı muamelesi gördü.
Washington’dan aldığı icazet ile Ankara’ya gelen Barzani’nin verdiği ikinci ve en önemli mesaj ise bağımsız devlet vurgusu oldu.
Şu kritik soruyu sormadan edemeyeceğim.
Acaba bu yeni açılım sürecinin asıl maksadı bağımsız Kürt devletini Türk halkına hazmettirmek mi olacak?
Başbakan Erdoğan Eylül 2009’da ABD Princeton Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada “Demokratik açılımla ilgili sorun alanlarını biliyoruz. Hazmede hazmede, hazmettire hazmettire bu süreci devam ettirmemiz lazım” demişti.
Bu süreçte millet olarak epey bir şeyi hazmettik.
Şimdi sıra büyük lokmaya, bağımsızlık ilanına mı geldi?
Tabi bu meselenin Irak’ın kuzeyinde ilan edilecek bir Kürdistanla sınırlı kalacağını sanmak saflık olur.
Suriye’de kurulmak istenen tampon bölgeye dikkatinizi çekmek isterim.
Suriye Kürtlerini önce Şam yönetiminden ayırıp, sonra da Irak’ın kuzeyi ile birleştirmek isteyecekler. Irak’taki özerk yönetim de benzer bir süreç sonunda oluşmuştu.
Ankara’nın kurulsun diye çırpındığı tampon bölgenin temel işlevi de bu olacak. İkinci bir Kürt özerk bölgesi ortaya çıkacak.
Bu bakımdan hükümetin atacağı kritik bir adımın nereye varacağını iyi hesaplaması gerekir.
Ancak plan çok büyük, bu kadarla sınırlı değil.
Plan Irak, Suriye, İran ve nihayetinde Türkiye’den koparılacak topraklarla büyük bir Kürt devletinin kurulmasını esas alıyor.
BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın kısa bir süre önce yaptığı şu açıklamaya dikkatinizi çekmek isterim “Irak bölünürse bağımsız Kürdistan devleti oluşacak. İran’da zaten Kürdistan eyaleti var. Bu durumda Iğdır’dan Hatay’a, Türkiye’nin tüm güney sınırları resmen Kürdistan olacak”
Bağımsız Kürdistan’ın kurulması da nihai aşama değil.
Nihai aşama nedir biliyor musunuz; Büyük İsrail devleti.
Barzani’nin İsrail ile olan ilişkisini anlatmaya gerek yok, biraz araştırmanız yeterli. Sinsice devam Büyük Ortadoğu Projesini de dikkate aldığımızda tekrararen ifade etmek gerekir ki; kimsenin Kürtleri falan düşündüğü yok. Asıl hedef İsrail’in Arz-ı Mev’ud hayalini gerçekleştirmektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024