Kuş gribiyle tarihin en büyük hayvan katliamını yaşadık -yaşıyoruz- dersek yanılır mıyız acaba? 1970'li yıllarda köy tavukçuluğunun kalkınma projesiyle desdeklendiği tavukçuluğunun köküne kibrit suyu döküldü maalesef. Kuş gribiyle köy tavukçuluğunun yanı sıra başta entegre tavuk tesisleri olmak üzere tüm tavuk sektörünün çökeceği ve yurtdışından kilosu 10-15 ytl'ye tavuk eti ithal etmek zorunda kalacağımız artık gün gibi aşikar. Daha düne kadar tavuk kalitemiz AB ve ABD standartlarından daha iyi iken ve ihracat aşamasına gelmişken, şimdi maleesef AB ülkelerinin ve ABD'nin ürettiği ne idüğü belirsiz tavukları yiyeceğimiz günler yakın. Artık aslını ve neslini bilmediğimiz ithal yumurta ve tavuk eti yemeye hazırlanalım. Büyük zararlarla tavukları itlaf eden sektör yetkilileri bu gidişle sektörün dibe vuracağını ve en geç Nisan-Mayıs aylarında ülkeyi ithal tavuk etinin istila edeceğini söylüyorlar. Dünya bugün entegre tesislerde üretilmiş tavukçuluğa değilde organik tavukçuluk denilen köy tavukçuluğuna yönelmişken Sağlık Bakanı sayın Recep Akdağ, köy tavukçuluğu ve köy yumurtasının artık tarihe kavuşması gerektiğini söylerken, Türkiye Tarımcılar Vakfı Başkanı Abdullah AYSU bakın neler söylüyor:"Kuş gribinin yayılmasının nedeni köy tavukçuluğu değil,göç yollarındaki delta ve göllerin kontrol altında tutulamayışıdır. Yani köy tavukçuluğu zarar veren değil, zarar görendir. Bakan'ın köy tavukçuluğu ile ilgili olarak söylediği ise gerçekçi değil. Bu sağlık paniği ile köy tavukçuluğunu ortadan kaldırıp yüzde 33'lük köy nüfusunu entegre tesislerde üretilmiş yumurta ve et için pazar haline getirmek istiyorlar." Bir kere kuş gribi sadece Türkiye'nin değil, dünyanın meselesi iken TİM Başkanı Oğuz Satıcı'nın deyişiyle teneke çalarak yayın yapılmasından itlaf malesef bu noktalara geldi ve taşındı. Türkiye biraz bunu kendine eziyet ederek çözmeye çalıştı. Mesela İngiltere'de 23 vaka görüldü ancak bu konuda hiç yayın yapılmadı. Aydın Valisi Mustafa Malay'da bahçesindeki tavukları pişirip basın önünde yiyerek zararsız olduğunu ilan ettiğinde maalesef Ankara'nın ve dahi basının gadrine uğrayarak susmak zorunda kaldı ve tukaka edildi.Kuş gribinin olmadığı, uğramadığı köylerde yalandan yere itlaf yapmanın izahı yoktur ve olamaz da?Kuş giribi süresince şuursuzca yapılan itlafları insan hafsalasının alası gelmiyor inanın. Adeta tavukçuluğun menşei kurutuldu gibi.İnsan sormadan edemiyor ; başka bir hastalıkla karşı karşıya kaldığımızda köy inekleri, köy koyunlarınıda mı bu şekilde telef edeceğiz?..
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- İmam Cafer Sadık / 26.04.2025
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025