Yaz ayı sünnet merasimlerinin yoğunlaştığı, düğün törenlerinin arttığı bir mevsim. Yaz ayları aynı zamanda tatil mevsimi. Her yaz ülkemizin demografik yapısı iyiden iyiye değişir. Yaz boyunca nüfus yoğunlukları bir bölgeden bir bölgeye taşınır. İnsanlar yazın da etkisiyle bulundukları bölgeden bir başka bölgeye gitmek isterler. Sahip olduğumuz vatan bu manada tam bir cennet misali. Yeşil çevrenin dinlendirici tonları, serin suların en güzeli maviliği bizim ülkemizde. Özellikle büyük metropollerde yaşayanlar coğrafyamızın bu nimetlerinden mahrumlar. Buldukları ilk fırsatta ver elini memleket, ver elini Anadolu derler. Hem sıla hasreti giderilir, hem yaz ayları memleketinde tarlasında geçirilir, hem büyük şehrin kaotik ortamından bir bakıma kendisini kurtarır. Bu arada taşradakiler de büyük şehirlere gelmek isterler. Gezmek ve hoşça vakit geçirmek için. Nüfusun daha ziyade Anadolu'ya akmasından dolayı, trafik sorunu en aza inmiştir. Büyük şehirlere gelmek için tam zamanıdır, bu aylar. Anadolu'ya giden ve gidemeyenle; Anadolu'dan gelen ve gelemeyenle konuştuğumuzda artık yaz aylarının pek de dinlenme ayları olmadığını gördük. Bir kere ulaşım çok pahallaşmış. Aile boyu seyahat etmek neredeyse imkânsız hale gelmiş. Bir diğer sebep ailede çalışanların hepsinin aynı zamanda seyahat edememeleri, ailenin toplu hareket etmesini engellemiş. Yaşanan kuraklık ve tarım sektöründeki durgunluk, ürünlerin pahalıya mal olması sonucu, sektör bekleneni verememiş. Memleketleri dışında bir tatil beldesine gitmek isteyenlerin önüne, maliyet hesapları, aile bütçeleri gelmiş dayanmış. Üstüne üstlük kene hadiseleri sıradan bir pikniği bile zora sokmuş. Aileler kendi aralarında en çok neyi konuşuyor biliyor musunuz? En çok konuşulan, müzakere edilen konuların başında geçim geliyor; alınması gereken tasarruf tedbirleri geliyor. Nereden kessek nereye yamasak kabilinden sorular değişmez gündem artık. Bu arada yaz telaşlarından olan sünnet ve düğün merasimlerini de anmak gerekir. Bunlar da paraya dayalı etkinlikler. Vatandaş burada da mağdur. Ama çok şükür ki, toplumumuz yardımlaşmayı kültür haline getirdiği için, gerek sünnet gerekse düğünlerde dost ve ahbabın taktıkları takılar merasim yapanlara bir nefes aldırıyor.Evet, toplumumuz geçinemiyor, bütün tasarruf tedbirlerine rağmen, geçim sıkıntısı çekiyor. Dışındaki koşullar sürekli insanımızın aleyhine geliştiği için ne yaparsa yapsın geçinmekte zorlanması sürpriz değil. İnsanımız en tabi hakkı olan dengeli beslenmesi bile tehlike sinyalleri veriyor. Seçim döneminde artan, devletin kesesinden yapılan kömür dağıtımlarına bakacak olursak, yazın gününde dağıtılan bir torba kömüre ve gıda yardımına muhtaç hale getirilmiş halkımız. Üstelik devlet imkânları siyasi emellere alet edilerek halkın mağduriyetine mağduriyet katılıyor. Yaz ayları enflasyonun düşüşe geçtiği aylardır. Artık bu böyle olmuyor, enflasyon hesaplama kriterleri hükümetin elinde olmasına rağmen, halkın esas enflasyonu olan mutfak enflasyonu göz ardı edilmesine rağmen, enflasyon dur durak bilmiyor. Bir önceki yılın aynı ayına göre TÜFE'de konut grubunda %21,84 lik artış, gıda ve alkolsüz içeceklerde %15,28, lokanta ve otellerde ise %14,83 artış gerçekleşiyor. 2008 yılının ilk 7 ayında resmi enflasyon % 6,6 olarak açıklanırken halkın geçimine esas olan birçok üründe enflasyon %30'un üzerine çıkmış durumda.Görüldüğü gibi içi, hareket edenleri; seyahat edenleri dışı ise, hareket ve seyahat edemeyenleri yakıyor. Bursa'daki sünnet merasiminde konuşan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin "Şimdi iktidar değiliz, bu sebeple bu çocuklara çocuk maaşı bağlayamıyoruz. BTP iktidarında çocukların tamamına çocuk maaşı bağlayacağız" sözü çok manidardı. Devletin baba olarak, hak olarak, yandaşlarını kayırmadan, kişi ayırt etmeksizin takdim edeceği imkânları bekliyor insanımız. İnsanımızın katığı umudu. Umut varlıktan iyidir düsturu geleceğimize ışık tutuyor. İnsanımız son umut olan "Sosyal Devlet Milli Devlet" anlayışını bekliyorlar.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Kritik bir süreç: Umut hakkı / 02.01.2025
- Suriye'de kim kazandı, kim kaybetti? / 26.12.2024
- Suriye’de büyük oyun / 20.12.2024
- Suriye'de Pandora'nın Kutusu Açıldı / 12.12.2024
- 12'ye 5 kala Esad ile barışma / 06.12.2024
- Bayrak çekilen gemiler bizi savaşa sürükledi / 05.12.2024
- Karışıklık Suriye ile mi sınırlı kalacak? / 04.12.2024
- Dikkat! Çözümün adresi / 30.11.2024
- NATO’nun oltasındaki yemler / 29.11.2024
- Birinci, İkinci derken şimdi de Üçüncü Dünya Savaşı / 28.11.2024
- Suriye'de kim kazandı, kim kaybetti? / 26.12.2024
- Suriye’de büyük oyun / 20.12.2024
- Suriye'de Pandora'nın Kutusu Açıldı / 12.12.2024
- 12'ye 5 kala Esad ile barışma / 06.12.2024
- Bayrak çekilen gemiler bizi savaşa sürükledi / 05.12.2024
- Karışıklık Suriye ile mi sınırlı kalacak? / 04.12.2024
- Dikkat! Çözümün adresi / 30.11.2024
- NATO’nun oltasındaki yemler / 29.11.2024
- Birinci, İkinci derken şimdi de Üçüncü Dünya Savaşı / 28.11.2024