Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin NATO üyeliğinin 60'ıncı yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde NATO karargahını ziyaret ederek Genel Sekreter Rasmussen'le görüştü ve ortak basın toplantısında şu açıklamayı yaptı:
"Türkiye bugün NATO'ya 1952'de duyduğundan bile fazla ihtiyaç duyuyor. Bugün yeni küresel atmosfer ve stratejik çerçevede küresel ekonomik kriz ve Avrupa'daki yansımaları ve Ortadoğu'daki kapsamlı dönüşüm gibi yeni risk ve tehditler ortaya çıkıyor. NATO, geçen yıl Libya örneğinde olduğu gibi güvenlik ve barış sağlamada önemli roller oynayabilir. Türkiye bu krizlerin ortasında adeta bir istikrar adası olarak, güçlü ekonomik büyümesi ve dinamizmiyle çevresinde barış ve istikrara aktif katkı yapıyor. Yeni Türkiye ve NATO bir aile olarak gelecekteki tehditlere birlikte cevaplar planlayacağız."
NATO, soğuk savaş döneminde Sovyet bloğuna karşı kurulmuş bir birlikti. Temel mantığında da savunma vardı. Üye devletlerden birine saldırı olursa üye devletlerin tamamı ortak hareket edecek ve savunma yapacaktı. SSCB'nin dağılmasından sonra bu tehdit ortadan kalktı ve hatta o dönemlerde NATO'ya ihtiyaç kalmadı, feshedilsin tartışmaları dahi yapıldı.
Ancak, küresel senaristler yeni bir tehdit ortaya koydular ve NATO'yu buna göre şekillendirdiler. Buna göre, NATO için ve dünya için en büyük tehdit terörizim. Terörizmin kaynağı da Müslüman ülkeler. "Terörizme destek veren ülkeler var ve bazı ülkelerin yönetim ve toplum yapısı terörizmin doğmasına ve büyümesine neden oluyor" gibi gerekçeler ile neticede Irak, Afganistan, Mısır, Tunus, Libya, Suriye gibi ülkelere doğrudan veya dolaylı müdahaleler ile her tarafta Müslüman kanı akmaya başladı.
Türkiye bu müdahalelerin hemen hepsinde NATO çerçevesinde aktif rol aldı. Ve yine hepsinde Batının safında, Müslüman'ın karşısında yer aldı. Bu süreçte kendi komşularımızla karşı karşıya gelip kendi evimizi de yakacak büyük bir yangını kendi mahallemizde çıkardık. Ve şimdi yapılan bu hatadan geri dönüp bir an önce yangını söndüreceğimize, ateşe körükle yaklaşmaya devam ediyoruz.
Davutoğlu'nun yaptığı açıklamanın satır aralarını bir kez daha okuyalım:
"NATO, Libya'ya yaptığı gibi Müslümanların başına bomba yağdırmaya devam etsin.
Yine Libya örneğinde olduğu gibi, Türkiye bu tarz operasyonların karargahı olsun. Bombalama yapan uçaklar Türkiye'den kalksın. Füzeler Türkiye'den ateşlensin.
Biz Türkiye olarak NATO ile bir aile kadar yakınız ve birbirimize ihtiyacımız var. Libya, Suriye, İran gibi tehditlere karşı birlikte büyük işler yapacağız…"
5000 yıllık Türk tarihinde, 1400 yıllık İslam tarihinde bu millet bu noktaya hiç gelmemişti. Zalimin yanında mazlumun karşısında, küffarın yanında Müslüman'ın karşısında. Bu milleti bu hale getirenlere, milleti bu hale getiren yöneticileri ısrarla destekleyenlere ve tüm bunlara seyirci kalanlara yazıklar olsun!
"Türkiye bugün NATO'ya 1952'de duyduğundan bile fazla ihtiyaç duyuyor. Bugün yeni küresel atmosfer ve stratejik çerçevede küresel ekonomik kriz ve Avrupa'daki yansımaları ve Ortadoğu'daki kapsamlı dönüşüm gibi yeni risk ve tehditler ortaya çıkıyor. NATO, geçen yıl Libya örneğinde olduğu gibi güvenlik ve barış sağlamada önemli roller oynayabilir. Türkiye bu krizlerin ortasında adeta bir istikrar adası olarak, güçlü ekonomik büyümesi ve dinamizmiyle çevresinde barış ve istikrara aktif katkı yapıyor. Yeni Türkiye ve NATO bir aile olarak gelecekteki tehditlere birlikte cevaplar planlayacağız."
NATO, soğuk savaş döneminde Sovyet bloğuna karşı kurulmuş bir birlikti. Temel mantığında da savunma vardı. Üye devletlerden birine saldırı olursa üye devletlerin tamamı ortak hareket edecek ve savunma yapacaktı. SSCB'nin dağılmasından sonra bu tehdit ortadan kalktı ve hatta o dönemlerde NATO'ya ihtiyaç kalmadı, feshedilsin tartışmaları dahi yapıldı.
Ancak, küresel senaristler yeni bir tehdit ortaya koydular ve NATO'yu buna göre şekillendirdiler. Buna göre, NATO için ve dünya için en büyük tehdit terörizim. Terörizmin kaynağı da Müslüman ülkeler. "Terörizme destek veren ülkeler var ve bazı ülkelerin yönetim ve toplum yapısı terörizmin doğmasına ve büyümesine neden oluyor" gibi gerekçeler ile neticede Irak, Afganistan, Mısır, Tunus, Libya, Suriye gibi ülkelere doğrudan veya dolaylı müdahaleler ile her tarafta Müslüman kanı akmaya başladı.
Türkiye bu müdahalelerin hemen hepsinde NATO çerçevesinde aktif rol aldı. Ve yine hepsinde Batının safında, Müslüman'ın karşısında yer aldı. Bu süreçte kendi komşularımızla karşı karşıya gelip kendi evimizi de yakacak büyük bir yangını kendi mahallemizde çıkardık. Ve şimdi yapılan bu hatadan geri dönüp bir an önce yangını söndüreceğimize, ateşe körükle yaklaşmaya devam ediyoruz.
Davutoğlu'nun yaptığı açıklamanın satır aralarını bir kez daha okuyalım:
"NATO, Libya'ya yaptığı gibi Müslümanların başına bomba yağdırmaya devam etsin.
Yine Libya örneğinde olduğu gibi, Türkiye bu tarz operasyonların karargahı olsun. Bombalama yapan uçaklar Türkiye'den kalksın. Füzeler Türkiye'den ateşlensin.
Biz Türkiye olarak NATO ile bir aile kadar yakınız ve birbirimize ihtiyacımız var. Libya, Suriye, İran gibi tehditlere karşı birlikte büyük işler yapacağız…"
5000 yıllık Türk tarihinde, 1400 yıllık İslam tarihinde bu millet bu noktaya hiç gelmemişti. Zalimin yanında mazlumun karşısında, küffarın yanında Müslüman'ın karşısında. Bu milleti bu hale getirenlere, milleti bu hale getiren yöneticileri ısrarla destekleyenlere ve tüm bunlara seyirci kalanlara yazıklar olsun!
Lütfullah Önder / diğer yazıları
- Sararan sendikalar / 23.03.2023
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021