Eğitim sistemimizle ilgili defalarca yazdık daha önce bu sayfalarda. Hani bir kere de iyi bir şeyler yazalım diyoruz ama olmuyor.Birkaç gün önce Anayasa Mahkemesi'nin dersanelerin kapatılmasıyla ilgili almış olduğu iptal kararı bomba gibi düştü gündeme. Öğrenci ve velilerin çoğu sevindi bu karara. Dersane sahipleri ise sevinsin mi üzülsün mü bilemedi. Şaşkındılar, çünkü planlarını okula dönüşecek şekilde yapmışlardı. Birçoğu kadrosunu azalttı, bir kısım öğretmenlerini işten çıkardılar. Binalarında değişiklik yaptılar. Kayıtlarını bulundukları okuldan alıp dersaneden dönüşen liselere nakleden öğrenciler ise durumlarının ne olacağını merak ediyorlar. Tekrar eski okullarına dönebilecekler mi? Yoksa onların yerine gelen başka öğrencilerden dolayı kontenjanların dolmuş olması durumu ile karşı karşıya mı kalacaklar? Ayrıca dersaneler kalktığı ama sınavlar devam ettiği için gayrıresmi olarak apartman dairelerinde açılmış olan birçok etüt merkezi, özel ders evleri ve mini dersaneler var. Onların durumu ne olacak? Onlarla anlaşan öğrenciler muhtemelen dershanelere dönmeyi tercih edecekler. Fakat senet yapmış olanlar var. Yani durum oldukça karışık.Öte yandan bu haberin hemen ertesi günü çıkan başka bir haberle herkes tekrar şok oldu. Hükümetin Anayasa Mahkemesi'nin bu kararını, dersanelerin resmen kapanma tarihi olan 1 Eylül 2015'ten sonra Resmi Gazete'de yayınlayacağı; dolayısıyla kapanmış olan dershanelerin tekrar açılabilmesi için en baştan ruhsat başvurusunda bulunması gerekeceği söylendi. Tabi bu uygulamanın Cemaate ait dersanelerin önünün kapanması ve tekrar ruhsat verilmemesi için yapılacağı aşikar. Amaç her ne kadar belli bir grubu engellemek olsa da bu eğitim-öğretim yılına yeni ruhsatların yetişme ihtimali yok. Dolayısıyla bu yıl YGS-LYS ve TEOG sınavlarına girecek olan öğrencilerin sınav hazırlığı konusunda başlarının çaresine bakması gerekiyor. Bu arada dersaneleri savunuyormuşuz gibi anlaşılmasın. Burada yapmaya çalıştığımız sadece durum tahlili. Keşke okullarda verilen eğitim yeterli olsa da hiçbir şekilde takviyeye ihtiyaç olmasa. Onun da ötesinde keşke daha çağdaş ve fırsat eşitliğine dayanan bir eğitim sistemimiz olsa, keşke çocuklarımız yarış atı gibi sınavdan sınava koşmasa da biz de bunları konuşmasak. Aslında veli, öğrenci, öğretmen, ya da dersane sahibi olarak asıl düşünmemiz gereken 17-25 aralık sürecinin intikamını alacağız diye cemaate zarar vermek adına başlatılan bu süreçte hükümet- cemaat birbirini yerken olan bizim çocuklarımıza oluyor. Kimse bu nesil zarar görecek, gelecekleri ile oynanıyor demiyor. Kimse biz niye çocuklarımızı önemsemeyen, gelecekleri ile oynayan insanlara tekrar tekrar oy veriyoruz, buna dur demiyoruz diye düşünmüyor. Halbuki bir insan çıkmıştı. 'Ben; amacı çağdaş Müslüman Türk gencini yetiştirmek olan bir eğitim sistemi vaat ediyorum. Sınavları kaldıracağım. Her genç istediği üniversiteye gidecek. İş bulma sıkıntısı da olmayacak' diyen Prof. Dr. Haydar Baş vardı. Ve biz O'na kulak vermedik. Şimdi hem biz çekiyoruz, hem çocuklarımız çekiyor. Meçhule giden bir yoldayız. Yapboz tahtası gibi niteliksiz bir eğitim sistemi ile çocuklarımız işkence çekiyor. Biraz düşünelim lütfen. Yazık bu gençlere. Bu gidişe artık bir dur demek gerekmez mi? Yoksa atanamayan öğretmenler, dersaneler, sınavlar, çalınan sınav soruları derken, dönüp dolaşıp bu konuları daha çok yazarız biz bu sayfalarda, yazarız ama olan kaybolan nesillere oluyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Asude Havuzlu / diğer yazıları
- Mutluluk… / 22.11.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020