Malumunuz Türkiye'de yönetim değişmedi ama ekonomide değişti.
'Ne alakası var, ülkeyle ilgili hemen her konuda olduğu gibi ekonomide de Cumhurbaşkanı Erdoğan belirleyici' dediğinizi duyar gibiyim.
Haklısınız.
Çok köklü bir değişim olmasa da ekonomide küresel güçlerin istediği bir değişim oldu.
Eğer küresel güçlerin istediği yönetim ekonominin başına geçirilmemiş olsaydı, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'nin yeni ekonomi ekibine övgüler dizer miydi?
Dün yaptığı açıklamada Moody's, enflasyonu düşürmeyi, Türkiye'nin büyük dış dengesizliklerini azaltmayı ve mali disiplini sağlamayı amaçlayan yeni ekonomi ekibinin, para ve maliye politikasının yönünü kademeli olarak düzeltmeye başladığını belirtti.
Yani, dolar kurunun 27.04 TL, Euro'nun 29.87 TL, dün gece gelen son zamla 40 TL'ye merdiven dayayan motorin ve benzin fiyatlarıyla Türkiye'nin mevcut ekonomik gidişatından küresel güçler hayli memnun.
Peki ya millet?
O millet ne iktidarın ne de Meclis'teki muhalefetin umurunda…
Liyakat sadece iktidar olanlarda aranmaması gerekiyor.
Bu yüzden iktidarı da Meclis'e soktuğu muhalefeti de liyakatli kadrolara emanet edemeyen milletimiz ise 'kendin ettim kendim buldum' türküsünü söyleniyor…
İşte Moody's'in övgüsünü alan yeni ekonomi yönetiminin başındaki isim olan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2024'ün ikinci yarısından itibaren rüzgârın Türkiye'den yana eseceğini söyleyerek, yatırımcıların Türkiye'ye ilgisinin yüksek olduğunu açıklamış.
Şimşek'in bu açıklamalarını ben, 'Biz elimizden geleni yaptık, beklediğimiz rüzgâr esmezse halimiz harap' şeklinde okuyorum.
Öyle ya işimiz rüzgara kaldıysa, sırtımızdan esmesini beklerken ya o rüzgar yüzümüze yüzümüze esmeye başlarsa…
Olmaz demeyin, ne olmazlar oluverdi ülkemizde…
Türkiye'de 18 milyon işsiz var
TÜİK dün haziran işsizlik verilerini açıkladı. Buna göre Türkiye'de işsizlik oranı yüzde 9.6'ya yükseldi, işsiz sayısı ise 3 milyon 337 bin kişiye ulaştı.
Toplam çalışan sayısı ise 31 milyon 291 bin. İstihdam oranı da yüzde 47.8 oldu.
Gelin bizi kıskanan Almanya ile bu verileri hızlıca kıyaslayalım.
İşsizlik; Almanya'da yüzde 5.6, Türkiye'de yüzde 9.6.
Çalışan sayısı; Almanya'da 45 milyon 776 bin, Türkiye'de 31 milyon 291.
İşsiz sayısı; Almanya'da 2 milyon 604 bin, Türkiye'de 3 milyon 337 bin.
İstihdam oranı; Almanya'da yüzde 77.2, Türkiye'de yüzde 47.8 seviyesinde.
Türkiye'nin çalışan sayısı Almanya'dan 14.5 milyon düşük. Oysa bizim ülkemiz Almanya'dan çok daha genç bir nüfusa sahip. Bu yüzden bizim çalışan sayımız daha fazla olması gerekiyor. İstihdam oranımız da Almanya'dan 30 puan geride.
Uygun gelir ve iş bulma imkânları sağlanmış olsa ülkemizde istihdam oranı da çalışan sayısı da Almanya'dan kesinlikle az olmayacağı, hatta daha da fazla olacağından hareketle aşağıdaki tespiti rahatlıkla yapabiliriz.
Türkiye'de hâlihazırda çalışabilecek olan ama çeşitli nedenlerle çalışamadığı işsiz durumda olan 14.5 milyon kişi var.
TÜİK kızacak ama bu sayıyı resmi işsiz sayısına eklendiğine gerçek işsiz sayımız ise 17 milyon 800 bini aşıyor.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024