İnsanları Allah'a ulaştıran yol ikidir. Birinci yol, kurb-u nübüvvete taalluk eden yoldur. Asâleten bu yoldan ulaşanlar enbiyâdır. İkinci yol, kurb-u velâyettir... Allahü Teâlâ'nın umum velî kulları bu yoldan ulaşırlar.
Kulun Allah'a takarrup etmesi mutlaka bir vasıta ile mümkündür. Bu vasıtalar sırası ile resûller, nebîler, velîlerdir. Kâinat ve onu tasarrufa yetkili kılınan insanlığın sebeb-i vücudu olması bakımından tavassut müessesesi, Hz. Peygamber (sav) ile başlar, Hz. Âdem (sav) ile sona erer.Peygamberimiz Hz. Muhammed'den (sav) sonra ulvî vazifeyi ümmetinden insan-ı kâmil dediğimiz zevat yerine getirmiştir. Kıyamete kadar da bu mânevî vazife devam edecektir. Kulun Allah'a (cc) takarrubunda (yaklaşmasında) bu husus, Allah'ın kanunudur. Allah (cc), nasıl ki, dünyayı aydınlatmada güneşi, yağmuru yağdırmada bulutu, bitkiyi bitirmede toprağı sebep olarak yaratmışsa, kulun vuslatında da insan-ı kâmili vasıta olarak beşeriyete ikram etmiştir. Bu konuda son söz İmam-ı Rabbânî'nin (ks) olsun: "İnsanları Allah'a ulaştıran yol ikidir. Birinci yol, kurb-u nübüvvete taalluk eden yoldur. Asâleten bu yoldan ulaşanlar enbiyâdır. Onlara salât ve selâm. Bir de onların ashab-ı kiramı... İkinci yol, kurb-u velâyettir... Allahü Teâlâ'nın umum velî kulları bu yoldan ulaşırlar. Bu yolun muktezası ve reisi Hz. Ali Murtaza'dır. Allah (cc) ondan razı olsun. Resûlullah'ın (sav) mübarek ayağı onun mübarek başı üzerinde gibidir. Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Hz. Fatıma bu makamda onunla ortaktırlar. Onlardan sonra bu ulvî vazife Abdulkadir Geylânî'ye verilmiştir. Kutuplardan olsun, nücebâ'dan olsun, aktâb olsun hepsi onun tavassutu ile Allah'a ulaşırlar..."
Kulun Allah'a takarrup etmesi mutlaka bir vasıta ile mümkündür. Bu vasıtalar sırası ile resûller, nebîler, velîlerdir. Kâinat ve onu tasarrufa yetkili kılınan insanlığın sebeb-i vücudu olması bakımından tavassut müessesesi, Hz. Peygamber (sav) ile başlar, Hz. Âdem (sav) ile sona erer.Peygamberimiz Hz. Muhammed'den (sav) sonra ulvî vazifeyi ümmetinden insan-ı kâmil dediğimiz zevat yerine getirmiştir. Kıyamete kadar da bu mânevî vazife devam edecektir. Kulun Allah'a (cc) takarrubunda (yaklaşmasında) bu husus, Allah'ın kanunudur. Allah (cc), nasıl ki, dünyayı aydınlatmada güneşi, yağmuru yağdırmada bulutu, bitkiyi bitirmede toprağı sebep olarak yaratmışsa, kulun vuslatında da insan-ı kâmili vasıta olarak beşeriyete ikram etmiştir. Bu konuda son söz İmam-ı Rabbânî'nin (ks) olsun: "İnsanları Allah'a ulaştıran yol ikidir. Birinci yol, kurb-u nübüvvete taalluk eden yoldur. Asâleten bu yoldan ulaşanlar enbiyâdır. Onlara salât ve selâm. Bir de onların ashab-ı kiramı... İkinci yol, kurb-u velâyettir... Allahü Teâlâ'nın umum velî kulları bu yoldan ulaşırlar. Bu yolun muktezası ve reisi Hz. Ali Murtaza'dır. Allah (cc) ondan razı olsun. Resûlullah'ın (sav) mübarek ayağı onun mübarek başı üzerinde gibidir. Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Hz. Fatıma bu makamda onunla ortaktırlar. Onlardan sonra bu ulvî vazife Abdulkadir Geylânî'ye verilmiştir. Kutuplardan olsun, nücebâ'dan olsun, aktâb olsun hepsi onun tavassutu ile Allah'a ulaşırlar..."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.