On kıtalık İstiklal Marşı'mızın sadece bir mısrası, sadece bu mısrası uykularımızın kaçmasına, beynimizde şafak sökmesine yetmelidir. Koca Akif, ilerde "pazarlamacı, pazarlayıcı bir kadronun, aktif bir şekilde milletin asırlık birikimlerini pazarlayacak, bir yönetimin" iş başına geleceğini tahmin ederek mi bu mısrayı, ustalıkla yerleştirdi bilemiyoruz. "Diyalog ve hoşgörü" kazanlarında milli ölçüleri ve ilkeleri buharlaştırılmış, "zenginlik her şeyin ölçüsüdür" derekesine yuvarlanan kitlelerin oluşacağını, üstelik dünyanın dört bir yanında "İstiklal Marşı okutuyoruz" diyerek bunu yapacaklarını tahmin ederek mi, dünyaları mukabilinde de olsa cennet vatanın verilmemesi gerektiğini sıkı sıkı tenbihledi acaba? İstiklal Marşı'mızın kıta kıta, mısra mısra ters çevrilip başımıza külah gibi geçirilmiye çalışıldığı, zaman zaman da geçirildiği günlerden, aylardan geçiyoruz. Koltuğunda üç yılını doldurmuş bulunan mevcut iktidar dönemini gelecek kuşaklar daha çok bu yöndeki tahribatları ile hatırlayacaklardır. Bastığı yerleri toprak olarak bile değil, satılık bir meta olarak gören, toprağın altında kefensiz yatan şehitleri düşünmeyen, şehidin neden kefensiz gömüldüğünü dahi bilmeyen, bilemeyen kuşaklar, nesiller yetiştirmek için eğitim sistemi ile yıllardır oynanıyor, son yıllarda ise sistemi tamamen deneme tahtasına çevirdiler. Kelime-i Tevhid'in sadece Lailaheillalah cümlesinden ibaret olduğunu, Muhammedü-rResulullah kısmının kesildiğini bu iktidardan öğrendik. Yine ikinci sınıftaki körpe dimağlara hikaye adı altında Hıristiyanlıktaki tanrı telakkisinin anlatıldığına bu iktidar döneminde rastladık. Peygamberimizin Veda Hutbesi'ndeki "Size iki emanet bırakıyorum; Biri Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim ve ikincisi benim sünnetim" şeklindeki paragrafın, (size bir emanet bırakıyorum, o da Allah'ın kitabı Kur'an) tarzında kırpıldığını yine bunlardan gördük. Hem vatana, bayrağa, bağımsızlığa sarılma, sahiplenme noktasında; hem de dinimizin asli ilkelerini koruma noktasında, alabildiğine gevşeme, bir pörsüme, bir sapma sürecinden geçiyoruz. Dolayısıyla; aynı dörtlükteki: "Sen şehit oğlusun incitme, yazıktır atanı" tenbihi de tamamen tersyüz edildi, adeta gençliğimize, "Sen AB uyum yasalarına, Kopenhag kriterlerine, müzakere tarihine, tarama sürecine bak, boş ver altta yatanları, bu vatan için can verenleri" denilmektedir. Bugünlerde, Gazi Mustafa Kemal'in Gençliğe Hitabesi'nin ve İstiklal Marşı'mızın, aile ortamında, dost meclislerinde, radyo-televizyon programlarında mutlaka ve sıkça okumalarını tavsiye ediyoruz. Mandacıların marazına iyi gelir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025