Dindar, mütedeyyin halkla onlara mesafeli bakan her kesim ve kurum arasında yaşanan ihtilaflarını kaşımakla, gerilim ve kavgaları tahrik etmekle ünlü bir gazete...
Her olayı istismar etmeyi çok iyi bilen ve İslamcıların yalınkılıç savunucusu pozlarındaki Vakit gazetesinin AKP iktidarının mütedeyyin kitleler aleyhine, millet aleyhine icraatlarında sessiz kalarak kartel medyası ile aynı frekansta buluşması şaşırtıcı gelmiştir kimilerine...
Ancak Vakit'in, her yanlışı Türk Ordusuna maletme ısrarı değişmemiştir.
Bir kaç ay önce, bir köşe yazarının subaylara hakareti yüzünden tüm generaller gazeteyi dava etti.
Trilyonlarca tazminat cezası ile mahkum olacağı için kapanma tehlikesi ile karşı karşıya derken, yine bir köşe yazarının Yahudileri fırında pişiren Hitler'i haklı bulan yazısı ile ortalığı karıştırdı.
İsrail'in yaptığı işkencelerden bahisle, keşke bir Hitler daha çıksa, dediği için kartel medyasının, Yahudi lobilerinin tepkisini çekti.
Yahudi Hahambaşı, Dünya Yahudi Kongresi, AKP iktidarını uyararak İslamcılar adına Hükumetin ve Vakit gazetesinin özür dilemesini istedi.
AKP bu çerçevede olsa gerek, dört milletvekilini apar topar İsrail'e gönderdi.
Ellerine hediye alarak, Türk lokumu tutuşturarak...
İsrail öylesine memnun kaldı ki, lokuma ne gerek vardı, en güzel Türk lokumu: partiniz AKP'dir, demekten kendisini alamadı.
Bazı, özellikle Nurcu vekiller, hızını alamayarak Yahudi Cemaat liderlerinin ayaklarına kapanarak "Museviler insanlığın onurudur" diyecek kadar ileri gittiler.
Bugüne kadar "Onurlu Müslümanlar", Batı medeniyetinin gelişimini dahi Endülüs İslam medeniyetine bağlarken, hatta bu tezi Batılılar dahi kabul ederken, Türk-İslam tarihinde ilk kez bir isim çıkıp tüm teknolojik ve medeniyet atılımlarını Yahudilere borçlu olduğumuzu, onların insanlığın en onurlu topluluğu olduğunu söylüyordu.
Ve İsrail'e yönelik şiddet eylemlerini kınıyor, Devleti, Musevilerin hayatını daha iyi korumaya davet ediyor ve İsrail'i eleştiren yazarları kınıyordu.
AKP'li vekil, gerginlik ortamı oluşturan Yahudilere saldıran yazarları kınıyordu.
Bütün bunların Vakit'le ilgisi ne, diye sorabilirsiniz. Şeytan ayrıntılarda gizli.
AKP'li vekilin Yahudi cemaat liderini haber yapan Yahudi Şalom gazetesinin haberlerindeki bir ayrıntı gözden kaçmıştır.
Haberin devamı şöyle: "Görüşmede gazetemiz konuk yazarı Prof.Dr.Erdoğan Surat ve cemaat Başkanı vekili Lina Filiba da hazır bulundu".
E, ne varsa bunda, Yahudi cemaatinin yayın organı olan Şalom gazetesinin konuk yazarı da Musevi cemaati adına AKP'li vekili ağırlamış olabilir.
Ancak haberin son cümlesi kafa karıştırıcı: "Cemaat Başkanı Silviya Ovadya ve Filiba da, AKP'li vekil İbrahim Özdoğan ve Erdoğan Surat'a ziyaretlerinden dolayı teşekkür ederek kendileri ile tanışmaktan son derece memnun olduklarını dile getirdiler". Bu ne demek?
Şalom yazarı, Erdoğan Surat ile AKP'li vekil birlikte Yahudi cemaat liderini ziyarete gitmişler.
Ne olmuş yani, diye hemen içerlemeyin. Önce bana, hadi Yahudi hayranı AKP'li vekili öğrendik ama kim bu Erdoğan Sürat diye niye sormuyorsunuz?
Sıkı durun, bombayı eski Vakit, yeni Tercüman yazarı Serdar Arseven patlatıyor. "Prof. Dr. M. Erdoğan Sürat, Müslüman ve Musevi cemaatine yakın bir tıp adamı..."
Kaynak, (www.mail-archive.com/arafiyan@araf.net)
Pek sarsmadı sizi galiba. Alın size bir bomba tespit de benden: M. Erdoğan Sürat, Fethullah Gülen cemaatine yakın bir Yahudi gazetesi yazarı değil.
Ilımlı İslamcı (!) diye Gülen'i öven ama, en şüpheli, en provakatif eylemlerine dahi sempati ile bakacak, Hitler'i arzu edecek kadar radikal Vakit gazetesinin köşe yazarı.
Demek ki, Yahudilerden özür dileyen sadece AKP vekili değil, onunla birlikte Yahudi cemaat liderinin ayağına koşan Vakit gazetesinin yazarı.
Vakit'e soru bir: AKP'li vekille birlikte gönderdiğiniz yazarınız Sürat aracılığıyla Yahudilerden özür dilemiş olmuyor musunuz?
Vakit'e soru iki: AKP'li vekilin ziyaretini haber yaparken sizin yazarınız ile ilgili haberi neden pas geçtiniz?
Vakit'e soru üç: Atıp tuttuğunuz Yahudilerin köşe yazarı aynı anda gazetenizin de yazarı nasıl olabiliyor?
Vakit'e soru dört: Yoksa kapalı mahfillerde can-ı ciğer kuzu sarması, perde önünde kayıkçı kargası mı yapıyorsunuz?
Son soru Vakit okurlarına: Bu çarpık ilişkilerle, her satırında kan damlayan (bu tabir Vakit okurlarına aittir) Vakit sizce kimin tetikçisi.
Her yapay kavganın ardından dayak yiyen Müslüman Türk Milleti uyan artık!
Her olayı istismar etmeyi çok iyi bilen ve İslamcıların yalınkılıç savunucusu pozlarındaki Vakit gazetesinin AKP iktidarının mütedeyyin kitleler aleyhine, millet aleyhine icraatlarında sessiz kalarak kartel medyası ile aynı frekansta buluşması şaşırtıcı gelmiştir kimilerine...
Ancak Vakit'in, her yanlışı Türk Ordusuna maletme ısrarı değişmemiştir.
Bir kaç ay önce, bir köşe yazarının subaylara hakareti yüzünden tüm generaller gazeteyi dava etti.
Trilyonlarca tazminat cezası ile mahkum olacağı için kapanma tehlikesi ile karşı karşıya derken, yine bir köşe yazarının Yahudileri fırında pişiren Hitler'i haklı bulan yazısı ile ortalığı karıştırdı.
İsrail'in yaptığı işkencelerden bahisle, keşke bir Hitler daha çıksa, dediği için kartel medyasının, Yahudi lobilerinin tepkisini çekti.
Yahudi Hahambaşı, Dünya Yahudi Kongresi, AKP iktidarını uyararak İslamcılar adına Hükumetin ve Vakit gazetesinin özür dilemesini istedi.
AKP bu çerçevede olsa gerek, dört milletvekilini apar topar İsrail'e gönderdi.
Ellerine hediye alarak, Türk lokumu tutuşturarak...
İsrail öylesine memnun kaldı ki, lokuma ne gerek vardı, en güzel Türk lokumu: partiniz AKP'dir, demekten kendisini alamadı.
Bazı, özellikle Nurcu vekiller, hızını alamayarak Yahudi Cemaat liderlerinin ayaklarına kapanarak "Museviler insanlığın onurudur" diyecek kadar ileri gittiler.
Bugüne kadar "Onurlu Müslümanlar", Batı medeniyetinin gelişimini dahi Endülüs İslam medeniyetine bağlarken, hatta bu tezi Batılılar dahi kabul ederken, Türk-İslam tarihinde ilk kez bir isim çıkıp tüm teknolojik ve medeniyet atılımlarını Yahudilere borçlu olduğumuzu, onların insanlığın en onurlu topluluğu olduğunu söylüyordu.
Ve İsrail'e yönelik şiddet eylemlerini kınıyor, Devleti, Musevilerin hayatını daha iyi korumaya davet ediyor ve İsrail'i eleştiren yazarları kınıyordu.
AKP'li vekil, gerginlik ortamı oluşturan Yahudilere saldıran yazarları kınıyordu.
Bütün bunların Vakit'le ilgisi ne, diye sorabilirsiniz. Şeytan ayrıntılarda gizli.
AKP'li vekilin Yahudi cemaat liderini haber yapan Yahudi Şalom gazetesinin haberlerindeki bir ayrıntı gözden kaçmıştır.
Haberin devamı şöyle: "Görüşmede gazetemiz konuk yazarı Prof.Dr.Erdoğan Surat ve cemaat Başkanı vekili Lina Filiba da hazır bulundu".
E, ne varsa bunda, Yahudi cemaatinin yayın organı olan Şalom gazetesinin konuk yazarı da Musevi cemaati adına AKP'li vekili ağırlamış olabilir.
Ancak haberin son cümlesi kafa karıştırıcı: "Cemaat Başkanı Silviya Ovadya ve Filiba da, AKP'li vekil İbrahim Özdoğan ve Erdoğan Surat'a ziyaretlerinden dolayı teşekkür ederek kendileri ile tanışmaktan son derece memnun olduklarını dile getirdiler". Bu ne demek?
Şalom yazarı, Erdoğan Surat ile AKP'li vekil birlikte Yahudi cemaat liderini ziyarete gitmişler.
Ne olmuş yani, diye hemen içerlemeyin. Önce bana, hadi Yahudi hayranı AKP'li vekili öğrendik ama kim bu Erdoğan Sürat diye niye sormuyorsunuz?
Sıkı durun, bombayı eski Vakit, yeni Tercüman yazarı Serdar Arseven patlatıyor. "Prof. Dr. M. Erdoğan Sürat, Müslüman ve Musevi cemaatine yakın bir tıp adamı..."
Kaynak, (www.mail-archive.com/arafiyan@araf.net)
Pek sarsmadı sizi galiba. Alın size bir bomba tespit de benden: M. Erdoğan Sürat, Fethullah Gülen cemaatine yakın bir Yahudi gazetesi yazarı değil.
Ilımlı İslamcı (!) diye Gülen'i öven ama, en şüpheli, en provakatif eylemlerine dahi sempati ile bakacak, Hitler'i arzu edecek kadar radikal Vakit gazetesinin köşe yazarı.
Demek ki, Yahudilerden özür dileyen sadece AKP vekili değil, onunla birlikte Yahudi cemaat liderinin ayağına koşan Vakit gazetesinin yazarı.
Vakit'e soru bir: AKP'li vekille birlikte gönderdiğiniz yazarınız Sürat aracılığıyla Yahudilerden özür dilemiş olmuyor musunuz?
Vakit'e soru iki: AKP'li vekilin ziyaretini haber yaparken sizin yazarınız ile ilgili haberi neden pas geçtiniz?
Vakit'e soru üç: Atıp tuttuğunuz Yahudilerin köşe yazarı aynı anda gazetenizin de yazarı nasıl olabiliyor?
Vakit'e soru dört: Yoksa kapalı mahfillerde can-ı ciğer kuzu sarması, perde önünde kayıkçı kargası mı yapıyorsunuz?
Son soru Vakit okurlarına: Bu çarpık ilişkilerle, her satırında kan damlayan (bu tabir Vakit okurlarına aittir) Vakit sizce kimin tetikçisi.
Her yapay kavganın ardından dayak yiyen Müslüman Türk Milleti uyan artık!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014