Üstte gök çökmese, altta yer delinmese, Türk milleti; ilini, töreni kim bozabilir !
25.11.2002 00:00:00
İNCELEME / Oğuz KÖRO?LUİletişim: e-mail: oguz_koroglu@hotmail.com
7-8. Yüzyıldan günümüze kadar ulaşan Göktürk Kitabeleri; Türk dili ve tarihi, Türk kültür ve medeniyeti ile ilgili ilk örneklerin verildiği yazılı metinlerdir.
Güçlü millet güçlü devlet
Kitabeler, Göktürk alfabesiyle yazılmışlardır. Bugünkü Moğolistan'ın kuzeydoğusunda, eski "Orhun Nehri" yatağına dikilmiş olduğundan "Orhun Kitabeleri"; tarihte kurulan 16 büyük Türk devletinden biri olan "Göktürk Devleti" dönemine ait olduğundan "Göktürk Kitabeleri" denmiştir. Kitabelerde ana konuyu: millet, idareci, töre (kanun) ilişkileri ile düşmanlarla yapılan savaşlar oluşturur. Bilgisiz idarecilerin, töre ve kültürlerine uymadıkları zaman, milletin birliğinin bozulacağı ve devletin güçsüzleşeceği; düşmanlarına karşı koyamayan güçsüz devletin ise, bağımsızlığını yitireceği ve milletinin esir olacağı ısrarla vurgulanır.
Bağımsızlık ruhunu sembolize eden kitabeler
Dikiliş tarihlerine göre, birinci kitabe: Tonyukuk Anıtı'dır. Göktürklerin dört kağanına vezirlik yapmış devlet adamı, tarihçi ve bilge bir kişi olan Tonyukuk, bu anıtı 720 yılında kendi adına yaptırıp diktirmiştir. Kitabede, Çin'e karşı girişilen bağımsızlık mücadelesi anlatmaktadır.
İkinci kitabe: Kül Tigin Anıtı'dır. Bilge Kağan tarafından 732 yılında, düşmanla savaşırken kahramanca şehit olan kardeşi Kül Tigin adına diktirilen bu anıtta hitabeyi Bilge Kağan bizzat kendisi yazdırmıştır. Kitabede Kül Tigin'e minnet duyguları ifade edilirken, Türk milletinin esirlik hayatına alışamadıkları, durmaksızın mücadele ettikleri, sonunda muvaffak oldukları, düşmanın hile ve desiselerinden nasıl kurtuldukları ve bağımsızlıklarına hangi şartlarda ulaştıkları anlatılır.
Üçüncü kitabe: Bilge Kağan Anıtı'dır. Bilge Kağan'ın vefatından bir yıl sonra oğlu tarafından 735'te diktirilmiştir. Kitabede, Bilge Kağan'ın kendi diliyle anlattığı bilgiler yer alır. Kül Tigin'in ölümünden sonraki olaylar zikredilir.
Kül Tigin "bengü taşları"
Aşağıda bazı kesitlerini verdiğimiz metin, Kül Tigin Kitabesi'nin doğu cephesinden alınmıştır. Yazıtta, Göktürk tarihi ile ilgili olaylar nakledilir; birlik, bütünlük mesajları verilir. Kitabe, geçen yaklaşık 1300 yıllık süreç içinde önemli ölçüde tahrip olmuştur. Zira, yazıtın doğu ile kuzey yüzlerini birleştiren kısım bir şekilde (!) parçalanmıştır.
Kül Tigin Anıt Mezarı dışında, Kitabeye ait bazı parçalar; kaplumbağa kaide, sunak taşı, balballar, döşemeler, kiremitler, tuğlalar ve künkler... bulunmaktadır; ve fakat bu eserler de, tıpkı anıt kitabe gibi ciddî şekilde tahrip olmuştur.
Ecdadımız dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş
"Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında, ikisi arasında insan oğlu yaratılmış. İnsanoğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak, Türk milletinin ilini töresini tutmuş, düzenlemiş. Dört bir yan hep düşman imiş. Ordu sevk ederek dört bir yandaki milleti hep almış, hepsini tâbi kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş. Doğuda Kadırkan Ormanı'na kadar, batıda Demir Kapı'ya kadar ordu kondurmuş. İkisi arasında pek teşkilatsız olan Göktürkler öylece oturuyormuş. Bilgili kağan imiş, yiğit kağan imiş. Buyruğu da bilgili imiş, yiğit imiş. Beyleri de, milleti de doğru imiş. Onun için ülkeyi öyle tutmuşlar, ülkeyi tutup töreyi düzenlemişler. Kağan bu sırada vefat etmiş. Yasçı, ağlayıcı: doğuda gün doğusundan birçok halk, Çin,Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı, bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş. Öyle ünlü kağan imiş.
Düşman hilekârdır, sahtekârdır
Ondan sonra küçük kardeşi kağan olmuş. Oğulları kağan olmuş. Ondan sonra küçük kardeşi büyük kardeşi gibi yaratılmadığından; oğlu, babası gibi yaratılmadığından; bilgisiz kağan olmuşlar, kötü kağan olmuşlar. Buyrukları da bilgisizmiş, kötü imiş. Beyleri, milleti doğru olmadığı için, düşman hilekar ve sahtekar olduğu için, aldatıcı olduğu için, kardeşi kardeşe düşürdüğü için, beylerle milletin arasını açtığı için: Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybetmiş. Bey olacak erkek evlâtlar köle oldular, hanım olacak kız evlâtlar cariye oldular.Türk beyleri Türk adını bıraktılar. Türk halk kitlesi şöyle demiş: "İlli millet idim, ilim şimdi hani; kimin için il kazanıyorum?" der imiş. "Kağanlı millet idim, kağanım hani; hangi kağana işi gücü veriyorum?" der imiş.
Türk milleti yok olmasın diye...
Türk milleti neredeyse yok olacakmış. Üstte Yüce Yaratıcı, Türk'ün mukaddes yerini, suyunu öyle takdir etmiş. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İlteriş Kağanı, annem İlbilge Hatunu tutup yukarı kaldırmış olacak. Allah kuvvet verdiği için babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşman koyun gibi imiş. Doğuya, batıya asker sevk edip derlemiş, toplamış, yığmış. Hepsi yedi yüz er olmuş. İlsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yeniden düzenlemiş, yetiştirmiş. Babam kağan bunca düşman üstüne ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış. Yüce Allah lutfettiği için illiyi ilsizleştirmiş, kağanlıyı kağansızlaştırmış, düşmanı tâbi kılmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş. Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz olmasın diye az milletini tanzim ve tertip edip düzene soktu. O zamanda kul kullu olmuştu, cariye cariyeli olmuştu. Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi. Öyle kazanılmış, düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı...
Türk Oğuz beyleri, millet, işitin !
Üstte gök çökmese, altta yer delinmese, Türk milleti; ilini, töreni kim bozabilir ! Türk milleti ! Kendine gel, aklını başına al ! Disiplinsizliğinden dolayı, seni beslemiş olan bilgili kağanına, zenginleşmiş, hür ve müstakil güzel yurduna karşı kendin hata ettin, kötü hale soktun. Silahlılar nasıl gelip seni dağıttılar? Mızraklı nasıl gelip seni sürdüler? Mukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin, dağıldın... Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yüceltmiş olan Allah, il veren Allah, Türk milletinin şanı yok olmasın diye beni kağan kıldı. Varlıklı, zengin millet üzerine kağan olmadım; işsiz, aşsız, dışta donsuz, düşkün, perişan milletin üzerine kağan oldum. Küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk. Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı yok olmasın diye, Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım, küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile ölüp bitesiye kazandım. Öyle kazandım ki, birlik olmuş bütün milleti ateş, su haline getirmedim.
Ölecek milleti diriltip besledim !
Ben tahta oturduğumda, şuraya buraya dağılmış olan millet, öle yite, yaya olarak, çıplak olarak dönüp geldi. Milleti besleyeyim diye savaştım. Ondan sonra, Allah bağışlasın, devletim var olduğu için, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti giyimli, yoksul milleti zengin kıldım. Az milleti çoğalttım. İtibarlı ülke sahiplerinden, itibarlı kağan sahiplerinden daha iyi hale getirdim. Dört taraftaki milleti hep tâbi kıldım. Hep bana itaat ettiler. İşi gücü bana verdiler. Bunca töreyi kazanıp Kül Tigin kendisi öylece öldü..."
7-8. Yüzyıldan günümüze kadar ulaşan Göktürk Kitabeleri; Türk dili ve tarihi, Türk kültür ve medeniyeti ile ilgili ilk örneklerin verildiği yazılı metinlerdir.
Güçlü millet güçlü devlet
Kitabeler, Göktürk alfabesiyle yazılmışlardır. Bugünkü Moğolistan'ın kuzeydoğusunda, eski "Orhun Nehri" yatağına dikilmiş olduğundan "Orhun Kitabeleri"; tarihte kurulan 16 büyük Türk devletinden biri olan "Göktürk Devleti" dönemine ait olduğundan "Göktürk Kitabeleri" denmiştir. Kitabelerde ana konuyu: millet, idareci, töre (kanun) ilişkileri ile düşmanlarla yapılan savaşlar oluşturur. Bilgisiz idarecilerin, töre ve kültürlerine uymadıkları zaman, milletin birliğinin bozulacağı ve devletin güçsüzleşeceği; düşmanlarına karşı koyamayan güçsüz devletin ise, bağımsızlığını yitireceği ve milletinin esir olacağı ısrarla vurgulanır.
Bağımsızlık ruhunu sembolize eden kitabeler
Dikiliş tarihlerine göre, birinci kitabe: Tonyukuk Anıtı'dır. Göktürklerin dört kağanına vezirlik yapmış devlet adamı, tarihçi ve bilge bir kişi olan Tonyukuk, bu anıtı 720 yılında kendi adına yaptırıp diktirmiştir. Kitabede, Çin'e karşı girişilen bağımsızlık mücadelesi anlatmaktadır.
İkinci kitabe: Kül Tigin Anıtı'dır. Bilge Kağan tarafından 732 yılında, düşmanla savaşırken kahramanca şehit olan kardeşi Kül Tigin adına diktirilen bu anıtta hitabeyi Bilge Kağan bizzat kendisi yazdırmıştır. Kitabede Kül Tigin'e minnet duyguları ifade edilirken, Türk milletinin esirlik hayatına alışamadıkları, durmaksızın mücadele ettikleri, sonunda muvaffak oldukları, düşmanın hile ve desiselerinden nasıl kurtuldukları ve bağımsızlıklarına hangi şartlarda ulaştıkları anlatılır.
Üçüncü kitabe: Bilge Kağan Anıtı'dır. Bilge Kağan'ın vefatından bir yıl sonra oğlu tarafından 735'te diktirilmiştir. Kitabede, Bilge Kağan'ın kendi diliyle anlattığı bilgiler yer alır. Kül Tigin'in ölümünden sonraki olaylar zikredilir.
Kül Tigin "bengü taşları"
Aşağıda bazı kesitlerini verdiğimiz metin, Kül Tigin Kitabesi'nin doğu cephesinden alınmıştır. Yazıtta, Göktürk tarihi ile ilgili olaylar nakledilir; birlik, bütünlük mesajları verilir. Kitabe, geçen yaklaşık 1300 yıllık süreç içinde önemli ölçüde tahrip olmuştur. Zira, yazıtın doğu ile kuzey yüzlerini birleştiren kısım bir şekilde (!) parçalanmıştır.
Kül Tigin Anıt Mezarı dışında, Kitabeye ait bazı parçalar; kaplumbağa kaide, sunak taşı, balballar, döşemeler, kiremitler, tuğlalar ve künkler... bulunmaktadır; ve fakat bu eserler de, tıpkı anıt kitabe gibi ciddî şekilde tahrip olmuştur.
Ecdadımız dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş
"Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında, ikisi arasında insan oğlu yaratılmış. İnsanoğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak, Türk milletinin ilini töresini tutmuş, düzenlemiş. Dört bir yan hep düşman imiş. Ordu sevk ederek dört bir yandaki milleti hep almış, hepsini tâbi kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş. Doğuda Kadırkan Ormanı'na kadar, batıda Demir Kapı'ya kadar ordu kondurmuş. İkisi arasında pek teşkilatsız olan Göktürkler öylece oturuyormuş. Bilgili kağan imiş, yiğit kağan imiş. Buyruğu da bilgili imiş, yiğit imiş. Beyleri de, milleti de doğru imiş. Onun için ülkeyi öyle tutmuşlar, ülkeyi tutup töreyi düzenlemişler. Kağan bu sırada vefat etmiş. Yasçı, ağlayıcı: doğuda gün doğusundan birçok halk, Çin,Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı, bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş. Öyle ünlü kağan imiş.
Düşman hilekârdır, sahtekârdır
Ondan sonra küçük kardeşi kağan olmuş. Oğulları kağan olmuş. Ondan sonra küçük kardeşi büyük kardeşi gibi yaratılmadığından; oğlu, babası gibi yaratılmadığından; bilgisiz kağan olmuşlar, kötü kağan olmuşlar. Buyrukları da bilgisizmiş, kötü imiş. Beyleri, milleti doğru olmadığı için, düşman hilekar ve sahtekar olduğu için, aldatıcı olduğu için, kardeşi kardeşe düşürdüğü için, beylerle milletin arasını açtığı için: Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybetmiş. Bey olacak erkek evlâtlar köle oldular, hanım olacak kız evlâtlar cariye oldular.Türk beyleri Türk adını bıraktılar. Türk halk kitlesi şöyle demiş: "İlli millet idim, ilim şimdi hani; kimin için il kazanıyorum?" der imiş. "Kağanlı millet idim, kağanım hani; hangi kağana işi gücü veriyorum?" der imiş.
Türk milleti yok olmasın diye...
Türk milleti neredeyse yok olacakmış. Üstte Yüce Yaratıcı, Türk'ün mukaddes yerini, suyunu öyle takdir etmiş. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İlteriş Kağanı, annem İlbilge Hatunu tutup yukarı kaldırmış olacak. Allah kuvvet verdiği için babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşman koyun gibi imiş. Doğuya, batıya asker sevk edip derlemiş, toplamış, yığmış. Hepsi yedi yüz er olmuş. İlsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yeniden düzenlemiş, yetiştirmiş. Babam kağan bunca düşman üstüne ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış. Yüce Allah lutfettiği için illiyi ilsizleştirmiş, kağanlıyı kağansızlaştırmış, düşmanı tâbi kılmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş. Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz olmasın diye az milletini tanzim ve tertip edip düzene soktu. O zamanda kul kullu olmuştu, cariye cariyeli olmuştu. Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi. Öyle kazanılmış, düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı...
Türk Oğuz beyleri, millet, işitin !
Üstte gök çökmese, altta yer delinmese, Türk milleti; ilini, töreni kim bozabilir ! Türk milleti ! Kendine gel, aklını başına al ! Disiplinsizliğinden dolayı, seni beslemiş olan bilgili kağanına, zenginleşmiş, hür ve müstakil güzel yurduna karşı kendin hata ettin, kötü hale soktun. Silahlılar nasıl gelip seni dağıttılar? Mızraklı nasıl gelip seni sürdüler? Mukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin, dağıldın... Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yüceltmiş olan Allah, il veren Allah, Türk milletinin şanı yok olmasın diye beni kağan kıldı. Varlıklı, zengin millet üzerine kağan olmadım; işsiz, aşsız, dışta donsuz, düşkün, perişan milletin üzerine kağan oldum. Küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk. Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı yok olmasın diye, Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım, küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile ölüp bitesiye kazandım. Öyle kazandım ki, birlik olmuş bütün milleti ateş, su haline getirmedim.
Ölecek milleti diriltip besledim !
Ben tahta oturduğumda, şuraya buraya dağılmış olan millet, öle yite, yaya olarak, çıplak olarak dönüp geldi. Milleti besleyeyim diye savaştım. Ondan sonra, Allah bağışlasın, devletim var olduğu için, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti giyimli, yoksul milleti zengin kıldım. Az milleti çoğalttım. İtibarlı ülke sahiplerinden, itibarlı kağan sahiplerinden daha iyi hale getirdim. Dört taraftaki milleti hep tâbi kıldım. Hep bana itaat ettiler. İşi gücü bana verdiler. Bunca töreyi kazanıp Kül Tigin kendisi öylece öldü..."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.