Yürüyorsunuz, emin adımlarla. Vakar içinde. Yarından umudunu yitirmeden, bahçesindeki armudu bitirmeden.
Yolun bir yerinde karşınıza çıkan adam, gayet sert bir eda ile size seslenir:
“Ben sizi öldürmek istiyorum, kendinize uygun bir kabristan seçin.”
Kısa bir duraklama sonrası,
Kardeşim beni niye öldüreceksin, ya da beni öldürme hakkını sana kim verdi? Ne hakkın var beni öldürmeye? Deyip karşı çıkamıyorsunuz.
Ne yapıyorsunuz?
Başlıyorsunuz ölüm sonrasını düşünmeye.
Önce mezarlık.
Acaba hangi mezarlığı seçsem?
Zincirlikuyu’yu mu seçsem, yoksa Karacaahmed’i mi?
Yoksa Sulukule’ye mi karar kılsam.
Tabi mezarlıktan önce cenazenizin kalkacağı cami de önemli.
İstanbul’da ölenlerin bir kısmı, Zincirlikuyu mezarlığına Şişli camiinden uğurlanır.
Ajanslardan duymuşsunuzdur:
“Öğle namazını müteakip Şişli Camii’nde kılınacak cenaze namazından sonra merhumun naşı,
kıbleye dönük olarak başı,
alkışlarken bir kısım arkadaşı,
kimi de akıtırken sahte göz yaşı
Durmuş hoca olup sırdaşı
Zincirlikuyu mezarlığına defnedilecektir”.
Er yahut geç niyetine.
Bu arada “çok özellerin” camisi Teşvikiye’yi de unutmamak lazım.
Karacaahmet Zincirlikuyu kadar havalı değildir. Orada fakir fukara da defnedilir.
Mezar taşlarından ve dahi mezarın üstüne inşa edilen mermer köşklerden de bellidir aralarındaki fark.
Zincirlikuyu mezarlığındaki mermerleri toplasanız on tane Dolmabahçe Sarayı inşa edersiniz.
Adı üstünde dolma, sarma değil ki.
Karacaahmet bu kadar debdebeli değil tabi.
Ama en eski mezarlıklardandır.
Nice şaire ilham kaynağı olmuştur.
Necip Fazıl merhum;
Deryada sonsuzluğu fikretmeye ne zahmet
Al sana derya gibi sonsuz Karacaahmet.
Der “Karacaahmed” şiirinde.
İnsan kadar sonlu,
Derya kadar sonsuz,
Olmuyor ki onsuz.
Siz düşünedurun.
Hangi kabristanda karar kılsam diye?
Kenarmahalle kabristanı iyi, güzel, has, hamam ya da tas da, fakirlerin istirahat ettiği bir yer.
Hayattayken de hep fakir mahallelerde oturdum.
Fakirin dünyevî komşuluğundan ne hayır gördüm ki, uhrevîsinden hayır göreyim.
En iyisi Zincirlikuyu.
Kendin fakir olsan da komşuların zengin.
Komşu al, evden önce.
Her ikisini de alamazsan bol bol temiz hava al.
Adam vasiyet etmiş,
Mezarıma ille de birini daha gömecekseniz eşim olmasın asla.
Niye diye sormuşlar?
Hayattayken dırdırı ömrümü bitirdi,
Bari ölünce rahat edeyim.
Herkesin bir ideali var ya, bir de hayranı.
Kimi de ne mutlu Hazret-i Adem’e der, ona gıbda eder, dünyanın en mutlu insanı onu kabul eder.
Niye diye sorarsın.
“Kaynanası yoktu da ondan” diye cevap verir.
Ben de iki insana acırım;
Kızı olmayan anne-baba, kayınvalidesi olmayan damat.
Mezarlığa tekrar dönersek.
Zebanilerin tokmak sesinden başka ses seda yok orada.
Çocuk hoplamış, bebek zırlamış. Bey kükremiş, hanım titremiş, korna sesi, siren, alarm böyle bir dert de yok kabristanda.
Siz mezar yerini düşünüp dururken mahalle sakinleri de boş durmuyor.
Onlar da size “yer seçimi” konusunda yardımcı oluyorlar.
“Efendim benim bir akrabam, Karacaahmet’te bir diğeri Zincirlikuyu’da.
Sen en iyisi Zincirlikuyu’yu seç”.
Bir başkası atılır.
Yanlış efendim, yanlış. Arkadaş yanlış düşünüyor.
En iyi mezarlık Karacaahmet.
Aceleye geldi, biz akrabamızı Zincirlikuyu’ya gömdük. Telaş işte. Ne acele edersin. Evde Uğur derin dondurucu var. Koy içine, beklesin. Sen de uzun uzun düşün, acele karar verme. Gömdük Karacaahmet’e. Şimdi oradan taşımayı düşünüyoruz. Bir uyuşmazlık olmuş mevtalar arasında.
Bazı mevtalar kabristanın güney kısmıyla bütünleşelim, orası memat standartlarına daha uygun, temiz hava bol güneş ve dahi engin deniz var diyor, bir kısmı da hayır, güney kısmıyla bütünleşeceğimize, kuzey kısmın memat standartlarını iyileştirelim diyor.
Son olarak iş, ünlü mezar kazıcı Kofi amcaya kalmış, o ne derse onu yapacaklar. Kofi amca hem iyi bir mezar kazıcıdır hem de iyi bir nebbaştır.
Her kafadan bir sesin çıktığı yerde katilin kital arkadaşları da boş durmuyor hani.
Onlar da konuşuyor:
Efendim biz, şahsen, Alişan ve Şahsenem olarak bu katili senelerdir tanırız, çok tatlı bir adam öldürüşü var.
Hiç acı vermez. Mahir bir hemşirenin iğne yapması gibidir öldürüşü. Siz bir başka katille karşılaşmadan bu katilin teklifini kabul edin.
Kimi katillerin elleri çok ağırdır. Adamı canından bezdirirler valla. Sen bu katili seç. O seni hangi aletle öldürecekse, o alet bu iş için kullanılan aletlerin en kalitelisidir. Bıçağı keskin, silahı modern, kurşunu harmanidir, kendisi biraz hırpani olsa da.
Kafanız allak bullaktır. İki arada bir derde, üç nehir kenarındasınız.
Ne yapsam acep? Hemi Recep? demiyeceğim bu sefer, yanlış anlaşılıyor.
Bütün bunlar olurken ne siz ne de bir başkası, hop beyler bu adam da kim oluyor? Beni öldürmeye ne hakkı var? Kim verdi ona bu yetkiyi? Diyemiyorsunuz? Diyemezsiniz. Çünkü gerek etrafındakiler, gerekse katilin yandaşları seni ölüme öylesine hazır hale getirdiler ki, yaşam diye bir hakkın yok artık.
Hikaye burada biter.
Ama yol bitmez. Siz bu hikayeyi ne niyetle okursanız okuyun, caizdir. Sahibinin izni olmadan iktibas bile edebilirsiniz.
Niyetiniz makbul, kıllarınız kâkül, teraziniz baskül, hımbılınız herkül, karganız bülbül olsun.
Çağdaş dünya bu.
Beğenmediyseniz okumasaydınız.
Yolun bir yerinde karşınıza çıkan adam, gayet sert bir eda ile size seslenir:
“Ben sizi öldürmek istiyorum, kendinize uygun bir kabristan seçin.”
Kısa bir duraklama sonrası,
Kardeşim beni niye öldüreceksin, ya da beni öldürme hakkını sana kim verdi? Ne hakkın var beni öldürmeye? Deyip karşı çıkamıyorsunuz.
Ne yapıyorsunuz?
Başlıyorsunuz ölüm sonrasını düşünmeye.
Önce mezarlık.
Acaba hangi mezarlığı seçsem?
Zincirlikuyu’yu mu seçsem, yoksa Karacaahmed’i mi?
Yoksa Sulukule’ye mi karar kılsam.
Tabi mezarlıktan önce cenazenizin kalkacağı cami de önemli.
İstanbul’da ölenlerin bir kısmı, Zincirlikuyu mezarlığına Şişli camiinden uğurlanır.
Ajanslardan duymuşsunuzdur:
“Öğle namazını müteakip Şişli Camii’nde kılınacak cenaze namazından sonra merhumun naşı,
kıbleye dönük olarak başı,
alkışlarken bir kısım arkadaşı,
kimi de akıtırken sahte göz yaşı
Durmuş hoca olup sırdaşı
Zincirlikuyu mezarlığına defnedilecektir”.
Er yahut geç niyetine.
Bu arada “çok özellerin” camisi Teşvikiye’yi de unutmamak lazım.
Karacaahmet Zincirlikuyu kadar havalı değildir. Orada fakir fukara da defnedilir.
Mezar taşlarından ve dahi mezarın üstüne inşa edilen mermer köşklerden de bellidir aralarındaki fark.
Zincirlikuyu mezarlığındaki mermerleri toplasanız on tane Dolmabahçe Sarayı inşa edersiniz.
Adı üstünde dolma, sarma değil ki.
Karacaahmet bu kadar debdebeli değil tabi.
Ama en eski mezarlıklardandır.
Nice şaire ilham kaynağı olmuştur.
Necip Fazıl merhum;
Deryada sonsuzluğu fikretmeye ne zahmet
Al sana derya gibi sonsuz Karacaahmet.
Der “Karacaahmed” şiirinde.
İnsan kadar sonlu,
Derya kadar sonsuz,
Olmuyor ki onsuz.
Siz düşünedurun.
Hangi kabristanda karar kılsam diye?
Kenarmahalle kabristanı iyi, güzel, has, hamam ya da tas da, fakirlerin istirahat ettiği bir yer.
Hayattayken de hep fakir mahallelerde oturdum.
Fakirin dünyevî komşuluğundan ne hayır gördüm ki, uhrevîsinden hayır göreyim.
En iyisi Zincirlikuyu.
Kendin fakir olsan da komşuların zengin.
Komşu al, evden önce.
Her ikisini de alamazsan bol bol temiz hava al.
Adam vasiyet etmiş,
Mezarıma ille de birini daha gömecekseniz eşim olmasın asla.
Niye diye sormuşlar?
Hayattayken dırdırı ömrümü bitirdi,
Bari ölünce rahat edeyim.
Herkesin bir ideali var ya, bir de hayranı.
Kimi de ne mutlu Hazret-i Adem’e der, ona gıbda eder, dünyanın en mutlu insanı onu kabul eder.
Niye diye sorarsın.
“Kaynanası yoktu da ondan” diye cevap verir.
Ben de iki insana acırım;
Kızı olmayan anne-baba, kayınvalidesi olmayan damat.
Mezarlığa tekrar dönersek.
Zebanilerin tokmak sesinden başka ses seda yok orada.
Çocuk hoplamış, bebek zırlamış. Bey kükremiş, hanım titremiş, korna sesi, siren, alarm böyle bir dert de yok kabristanda.
Siz mezar yerini düşünüp dururken mahalle sakinleri de boş durmuyor.
Onlar da size “yer seçimi” konusunda yardımcı oluyorlar.
“Efendim benim bir akrabam, Karacaahmet’te bir diğeri Zincirlikuyu’da.
Sen en iyisi Zincirlikuyu’yu seç”.
Bir başkası atılır.
Yanlış efendim, yanlış. Arkadaş yanlış düşünüyor.
En iyi mezarlık Karacaahmet.
Aceleye geldi, biz akrabamızı Zincirlikuyu’ya gömdük. Telaş işte. Ne acele edersin. Evde Uğur derin dondurucu var. Koy içine, beklesin. Sen de uzun uzun düşün, acele karar verme. Gömdük Karacaahmet’e. Şimdi oradan taşımayı düşünüyoruz. Bir uyuşmazlık olmuş mevtalar arasında.
Bazı mevtalar kabristanın güney kısmıyla bütünleşelim, orası memat standartlarına daha uygun, temiz hava bol güneş ve dahi engin deniz var diyor, bir kısmı da hayır, güney kısmıyla bütünleşeceğimize, kuzey kısmın memat standartlarını iyileştirelim diyor.
Son olarak iş, ünlü mezar kazıcı Kofi amcaya kalmış, o ne derse onu yapacaklar. Kofi amca hem iyi bir mezar kazıcıdır hem de iyi bir nebbaştır.
Her kafadan bir sesin çıktığı yerde katilin kital arkadaşları da boş durmuyor hani.
Onlar da konuşuyor:
Efendim biz, şahsen, Alişan ve Şahsenem olarak bu katili senelerdir tanırız, çok tatlı bir adam öldürüşü var.
Hiç acı vermez. Mahir bir hemşirenin iğne yapması gibidir öldürüşü. Siz bir başka katille karşılaşmadan bu katilin teklifini kabul edin.
Kimi katillerin elleri çok ağırdır. Adamı canından bezdirirler valla. Sen bu katili seç. O seni hangi aletle öldürecekse, o alet bu iş için kullanılan aletlerin en kalitelisidir. Bıçağı keskin, silahı modern, kurşunu harmanidir, kendisi biraz hırpani olsa da.
Kafanız allak bullaktır. İki arada bir derde, üç nehir kenarındasınız.
Ne yapsam acep? Hemi Recep? demiyeceğim bu sefer, yanlış anlaşılıyor.
Bütün bunlar olurken ne siz ne de bir başkası, hop beyler bu adam da kim oluyor? Beni öldürmeye ne hakkı var? Kim verdi ona bu yetkiyi? Diyemiyorsunuz? Diyemezsiniz. Çünkü gerek etrafındakiler, gerekse katilin yandaşları seni ölüme öylesine hazır hale getirdiler ki, yaşam diye bir hakkın yok artık.
Hikaye burada biter.
Ama yol bitmez. Siz bu hikayeyi ne niyetle okursanız okuyun, caizdir. Sahibinin izni olmadan iktibas bile edebilirsiniz.
Niyetiniz makbul, kıllarınız kâkül, teraziniz baskül, hımbılınız herkül, karganız bülbül olsun.
Çağdaş dünya bu.
Beğenmediyseniz okumasaydınız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024