Umutlarımızı diri tutmak

Güzel bir sonbahar günü, umudumuzu yitirmemiş, kalbimizi karatmamış olarak yaşamaya devam ediyoruz. Her şeyin çok daha iyi olacağına dair, gelen günlerin geçen günlerden daha güzel olacağına dair umutlarımızı diri tutarak insan olmanın en gerekli işlerinden birini gerçekleştiriyoruz.Yeterince hassas olursak şunu hissetmek mümkün; dünya bizden her nefeste uzaklaşırken, ahret de o hızla bizlere yaklaşmaktadır. Rasulüllah Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde, "En kıymetli iş, amel Allah'ı bilmek yani arif-i billah olmaktır" buyuruyor. Tasavvuf büyükleri diyorlar ki; Allah'ı bilmek yalnız kitap okumakla olmaz, o satırlardaki ilimleri sadırlara geçirmekle olur."Gönül sen ölmez misin? Ölmeye gelmez misin?Terazi mizan kurulmuş, tartmaya gelmez misin?"Belki de Allah'ı bilmek bu dünyada yaşarken terazi mizan kurup, tartma işlemini gereğince yapabilmekle ilgilidir. Allah'ı bilmek belki de kendine arif olabilmekle ilgilidir. Allah'ı bilmek belki de insanların gönlünü nasıl alabileceğimizi tefekkür etmekle ilgilidir. Belki de Allah'ı bilmek O'nun Rasulünü sevmekle ilgilidir. Belki de bunların hepsi ve sayamadıklarımız bizleri Allah'a yaklaştıracak olan güzel amellerdir.İnsan ömrü boyunca hep Allah'ı ararsa, demek ki; Allah da onu arıyordur, insan Rabbini seviyorsa Rabbi de onu seviyordur.Abdülkadir Geylani Hz. bir sohbetinde buyuruyor ki; "Allah'ım duygularımızı taatında kullan. Kalplerimizi marifet nurunla doldur. Hayatımız boyunca yolunda kalmak için bizlere başarı ihsan eyle. Bizleri geçmişteki iyilere kat. Onlara verdiğini bize de nasip et. Onlara zatını vermiştin; bize de ver." Bu güzel duaya amin dememek mümkün mü sevgili okuyucular.