Geçen hafta sivil toplum kuruluşu Dara’nın, 20 ülkenin katılımıyla düzenlediği çevre konferansının sonuç bildirgesi, önümüzdeki on yılda milyonlarca insanın ve özellikle ABD -AB ülkelerinin coğrafyalarının çok ciddi bir biçimde etkileneceğini göstermektedir. Bu ülkeler, Ortadoğu’yu yaşanılabilir bir coğrafya gördükleri için buraya yerleşme çabası içindeler. Buna şuan için Türkiye, Suudi Arabistan, Katar gibi pek çok İslam ülkesi yeşil ışık yakmakta, farkında ya da değiller uyguladıkları iç - dış politikalarda hızlı bir biçimde bu projeye hizmet etmektedir. ABD - AB son yıllarda yaşadıkları ekonomik bunalımlara hiçbir çıkış projesi üretemedikleri gibi, yaşayacakları günleri şimdiden bir film gibi izlemeye başlamışlardır. Bunu gören Rusya; Çin ve İran’ı içine alan bir ekonomik güçle birlikte ayakta durmaya çalışmakta, bunun içinde Ortadoğu kozunu Suriye’nin arkasında durarak sonuna kadar göstermektedir. ABD Başkanı Obama ve İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD İsrail’in her zaman yanında olduğunu tekrar vurgulama gereği duymuştur.
Bizim Dışişleri Bakanımız Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Clinton ile yaptığı gizli toplantıda, tekrar Suriye muhaliflerine destek sözü verilmiş, Davutoğlu biraz daha ileri giderek savaş ihtimalinin değerlendirilmesini söylemiştir.
Bütün bu yaşananlar yoğunlaşarak devam edeceği kesindir. Burada Türkiye, özellikle son on yılda İslam ülkelerinde yaşanan bu zulme ortak olmuş, bu hesabını veremeyeceğimiz bir duruma dönüşmüştür. Bir taraftan Irak, Afganistan ve Suriye’nin durumuna üzülüyor, öte taraftan oylarımızla ABD - AB yanında duruşumuz ayrı bir hazin tablodur. Bunun neticelerinden sadece biri, bu ülkeler ve Türkiye başta olmak üzere içinden çıkılamaz ekonomik ve sosyal bunalımdan kurtulamayacak, hatta katlanarak da ülkelerin bellerini kıracaktır. Bu ülkelerde yaşanan halk ayaklanmaları ve hayat pahalılığı da ortadadır. AB’yi oluşturan ülkelerin bir bölümü (Yunanistan, İspanya, Portekiz…) daha geçen sene battıklarını ilan etmemiş miydi?
Türkiye’nin gittiği yolun yanlış olduğunun kanıtı, ülkemizde artan terör olaylardır. Terör, çözülemeyecek bir şekil halini almaya başlamıştır.
Türkiye’de geçen hafta yapılan zamlar, hayat pahalılığının dozunu arttırmış, zamlar ileriye dönük bunun devamı edeceğinin de göstergesidir. İktidar yanlısı medya kanallarında bile hayat pahalılığının getirdiği çaresizlik yer almıştır.
Ama dünyada yaşanan her türlü karanlık tabloya rağmen, Türkiye’de bir umut ışığı yanmaktadır. Şuan yapılan, ülkelerin büyük bir hayranlıkla Milli Ekonomi Modeli’ni parça parça hayata geçirmeleridir. Rusya daha da ileri giderek MEM’in tamamını hayata geçirmeye başlamıştır. Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet projeleri bütün dünya ülkelerinin her türlü bunalımdan tek çıkış projesidir. Türkiye ileriye dönük seçimini doğru yaparsa, dünyada yaşanan bu zulüm çok kısa zamanda bitecek, hayal bile edemeyecekleri bir ekonomik zenginliğin içinde kendilerini bulacaklardır.
Neticede dünyada ve Türkiye’deki tek umut ışığı da Prof. Dr. Haydar Baş’tır.
Bizim Dışişleri Bakanımız Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Clinton ile yaptığı gizli toplantıda, tekrar Suriye muhaliflerine destek sözü verilmiş, Davutoğlu biraz daha ileri giderek savaş ihtimalinin değerlendirilmesini söylemiştir.
Bütün bu yaşananlar yoğunlaşarak devam edeceği kesindir. Burada Türkiye, özellikle son on yılda İslam ülkelerinde yaşanan bu zulme ortak olmuş, bu hesabını veremeyeceğimiz bir duruma dönüşmüştür. Bir taraftan Irak, Afganistan ve Suriye’nin durumuna üzülüyor, öte taraftan oylarımızla ABD - AB yanında duruşumuz ayrı bir hazin tablodur. Bunun neticelerinden sadece biri, bu ülkeler ve Türkiye başta olmak üzere içinden çıkılamaz ekonomik ve sosyal bunalımdan kurtulamayacak, hatta katlanarak da ülkelerin bellerini kıracaktır. Bu ülkelerde yaşanan halk ayaklanmaları ve hayat pahalılığı da ortadadır. AB’yi oluşturan ülkelerin bir bölümü (Yunanistan, İspanya, Portekiz…) daha geçen sene battıklarını ilan etmemiş miydi?
Türkiye’nin gittiği yolun yanlış olduğunun kanıtı, ülkemizde artan terör olaylardır. Terör, çözülemeyecek bir şekil halini almaya başlamıştır.
Türkiye’de geçen hafta yapılan zamlar, hayat pahalılığının dozunu arttırmış, zamlar ileriye dönük bunun devamı edeceğinin de göstergesidir. İktidar yanlısı medya kanallarında bile hayat pahalılığının getirdiği çaresizlik yer almıştır.
Ama dünyada yaşanan her türlü karanlık tabloya rağmen, Türkiye’de bir umut ışığı yanmaktadır. Şuan yapılan, ülkelerin büyük bir hayranlıkla Milli Ekonomi Modeli’ni parça parça hayata geçirmeleridir. Rusya daha da ileri giderek MEM’in tamamını hayata geçirmeye başlamıştır. Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet projeleri bütün dünya ülkelerinin her türlü bunalımdan tek çıkış projesidir. Türkiye ileriye dönük seçimini doğru yaparsa, dünyada yaşanan bu zulüm çok kısa zamanda bitecek, hayal bile edemeyecekleri bir ekonomik zenginliğin içinde kendilerini bulacaklardır.
Neticede dünyada ve Türkiye’deki tek umut ışığı da Prof. Dr. Haydar Baş’tır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Haydar Şirin / diğer yazıları
- Duvara Davos’ladılar / 03.02.2013
- Yalan hikaye / 29.01.2013
- Ekonomide küresel bunalım Türkiye’yi ‘es’ geçmiyor / 15.01.2013
- Sözünü tutma vakti geldi! / 08.01.2013
- Gerçek olmayan ekonomik büyüme / 26.12.2012
- Ekonomideki bataklık / 18.12.2012
- ABD, AB ve Türkiye: Gerçekler / 11.12.2012
- Haçlı gözlüğü / 04.12.2012
- Bir haftalık ekonomik tablo / 27.11.2012
- Muharrem ayı ve bize düşündürdükleri… / 20.11.2012
- Yalan hikaye / 29.01.2013
- Ekonomide küresel bunalım Türkiye’yi ‘es’ geçmiyor / 15.01.2013
- Sözünü tutma vakti geldi! / 08.01.2013
- Gerçek olmayan ekonomik büyüme / 26.12.2012
- Ekonomideki bataklık / 18.12.2012
- ABD, AB ve Türkiye: Gerçekler / 11.12.2012
- Haçlı gözlüğü / 04.12.2012
- Bir haftalık ekonomik tablo / 27.11.2012
- Muharrem ayı ve bize düşündürdükleri… / 20.11.2012