Bütçe görüşmeleri sonuçlandı, 50 milyar liranın üzerinde bir açıkla işe başlandı. Sadece bir milletvekilimizin “Türkiye’nin ekonomideki büyümesi hormonlu bir büyümedir” demesi görüşmelere damgayı vurmuştur. Evet, Türkiye’nin iyi incelenirse, sadece son üç ayda yaşadıklarımızın bir kaçını konuşursak bile bunun doğru olduğunu görebiliriz. Mesela;
1.Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğine bağlı 30 bin 499 çiftçimizin sadece bu aylarda ödemesi gereken borcu 303 milyon 392 liradır ve bunu ödeyememişlerdir, iktidarın aldığı tek önlem borcun yüzde 5 faizli bir şekilde ileri tarihe atılması olmuştur.
2. Sanayi alanında özellikle ihracat yapan firmalar başta olmak üzere 139 milyar dolar toplam borç oluşmuştur, abartılan ihracat rakamlarının yanında bu borcu düşünürsek 0+0 = 0 hiçbir şey kazanmadığımızı görürsünüz.
3. Başta hizmet sektörü olmak üzere piyasalarda dönen çek-senet sayısı 1 yılda 750 bin rakamını aşmıştır, iktidarın tek aldığı önlem çeke hapis kararını kaldırmak olmuştur.
4. 46 milyon 321 bin 34 Türk vatandaşının sadece tüketici kredisi borcu 263 milyar 848 milyon liraya ulaşmıştır. Tarım sektörü + sanayi sektörü + hizmet sektörü + vatandaş = Ödenemez borç yükü… Sen bu rakamlar karşısında büyüdüm diyorsun. Bunun yanında Sayın Bakanımızın işçisine vermiş olduğu 739.79 liralık asgari ücreti, “biz Avrupa’nın da üstünde maaş veriyoruz” açıklaması da anlamsızlığını korumaya devam etmiştir. Büyüyen ekonomi, elinde ne varsa özelleştirir mi? Ancak uluslararası güvenirliği kalmamış, kendi içerisinde ekonomik döngüsü bozulmuş, kaynak bulamayan, borç batağı içerisinde dolaşan ekonomiler özelleştirme yapar, tarih sayfaları bunun en güzel örnekleriyle doludur.
Dünyada olup bitenlere bu ay döndüğümüzde ABD – İngiltere - Fransa Fitch, Moody’s gibi kredi derecelendirme kurumlarının bildirmesi üzere ödeyemeyeceği bir borç eşiğine geldiklerini göstermiştir. Almanya başbakanı Merkel konuşmaları iyi incelenirse AB birlikteliğinden artık kendisinin de çıkmak istediğini göreceksiniz. Çünkü Almanya’nın her gün borç batağına battığını ve kendi ekonomisine eskisi gibi AB birlikteliği yüzünden müdahale edemediğini bildirmiş, geçmişi özlediğini de vurgulamıştır.
Efendim Türkiye oylarıyla birlikte aşçısını mutfağa soktu ve 750 milyar dolarlık bir borç yükü aldı. Afiyet olsun!
Şunu unutmayalım ki bugün gelinen iktisat matematiğindeki sonuç, tarım sektörü, sanayi sektörü, hizmet sektörü ve vatandaşın ekonomik olarak büyümesinin dünyadaki tek formülü Prof. Dr. Haydar Baş beyin modeli; Milli Ekonomi Modeli’ndedir. Çünkü borçlu olan bir ülke, borçlu olan vatandaş büyüdüm diyemez. Bugüne kadar uygulanan bütün iktisat modelleri ülkeleri borç batağına batırmıştır. Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli, iktisatta yaşanan fırtınalı yıllarda, Hz. Nuh’un Gemisi gibi sizleri beklemektedir.
1.Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğine bağlı 30 bin 499 çiftçimizin sadece bu aylarda ödemesi gereken borcu 303 milyon 392 liradır ve bunu ödeyememişlerdir, iktidarın aldığı tek önlem borcun yüzde 5 faizli bir şekilde ileri tarihe atılması olmuştur.
2. Sanayi alanında özellikle ihracat yapan firmalar başta olmak üzere 139 milyar dolar toplam borç oluşmuştur, abartılan ihracat rakamlarının yanında bu borcu düşünürsek 0+0 = 0 hiçbir şey kazanmadığımızı görürsünüz.
3. Başta hizmet sektörü olmak üzere piyasalarda dönen çek-senet sayısı 1 yılda 750 bin rakamını aşmıştır, iktidarın tek aldığı önlem çeke hapis kararını kaldırmak olmuştur.
4. 46 milyon 321 bin 34 Türk vatandaşının sadece tüketici kredisi borcu 263 milyar 848 milyon liraya ulaşmıştır. Tarım sektörü + sanayi sektörü + hizmet sektörü + vatandaş = Ödenemez borç yükü… Sen bu rakamlar karşısında büyüdüm diyorsun. Bunun yanında Sayın Bakanımızın işçisine vermiş olduğu 739.79 liralık asgari ücreti, “biz Avrupa’nın da üstünde maaş veriyoruz” açıklaması da anlamsızlığını korumaya devam etmiştir. Büyüyen ekonomi, elinde ne varsa özelleştirir mi? Ancak uluslararası güvenirliği kalmamış, kendi içerisinde ekonomik döngüsü bozulmuş, kaynak bulamayan, borç batağı içerisinde dolaşan ekonomiler özelleştirme yapar, tarih sayfaları bunun en güzel örnekleriyle doludur.
Dünyada olup bitenlere bu ay döndüğümüzde ABD – İngiltere - Fransa Fitch, Moody’s gibi kredi derecelendirme kurumlarının bildirmesi üzere ödeyemeyeceği bir borç eşiğine geldiklerini göstermiştir. Almanya başbakanı Merkel konuşmaları iyi incelenirse AB birlikteliğinden artık kendisinin de çıkmak istediğini göreceksiniz. Çünkü Almanya’nın her gün borç batağına battığını ve kendi ekonomisine eskisi gibi AB birlikteliği yüzünden müdahale edemediğini bildirmiş, geçmişi özlediğini de vurgulamıştır.
Efendim Türkiye oylarıyla birlikte aşçısını mutfağa soktu ve 750 milyar dolarlık bir borç yükü aldı. Afiyet olsun!
Şunu unutmayalım ki bugün gelinen iktisat matematiğindeki sonuç, tarım sektörü, sanayi sektörü, hizmet sektörü ve vatandaşın ekonomik olarak büyümesinin dünyadaki tek formülü Prof. Dr. Haydar Baş beyin modeli; Milli Ekonomi Modeli’ndedir. Çünkü borçlu olan bir ülke, borçlu olan vatandaş büyüdüm diyemez. Bugüne kadar uygulanan bütün iktisat modelleri ülkeleri borç batağına batırmıştır. Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli, iktisatta yaşanan fırtınalı yıllarda, Hz. Nuh’un Gemisi gibi sizleri beklemektedir.
Ali Haydar Şirin / diğer yazıları
- Duvara Davos’ladılar / 03.02.2013
- Yalan hikaye / 29.01.2013
- Ekonomide küresel bunalım Türkiye’yi ‘es’ geçmiyor / 15.01.2013
- Sözünü tutma vakti geldi! / 08.01.2013
- Gerçek olmayan ekonomik büyüme / 26.12.2012
- Ekonomideki bataklık / 18.12.2012
- ABD, AB ve Türkiye: Gerçekler / 11.12.2012
- Haçlı gözlüğü / 04.12.2012
- Bir haftalık ekonomik tablo / 27.11.2012
- Muharrem ayı ve bize düşündürdükleri… / 20.11.2012
- Yalan hikaye / 29.01.2013
- Ekonomide küresel bunalım Türkiye’yi ‘es’ geçmiyor / 15.01.2013
- Sözünü tutma vakti geldi! / 08.01.2013
- Gerçek olmayan ekonomik büyüme / 26.12.2012
- Ekonomideki bataklık / 18.12.2012
- ABD, AB ve Türkiye: Gerçekler / 11.12.2012
- Haçlı gözlüğü / 04.12.2012
- Bir haftalık ekonomik tablo / 27.11.2012
- Muharrem ayı ve bize düşündürdükleri… / 20.11.2012