Çağımızın en önemli gerçeklerinden biri, kimilerinin 'ulusüstü' kimilerinin 'çokuluslu' diye adlandırdıkları dev şirketlerin, haddinden fazla büyümesi ve devletleri de hâkimiyeti altına almasıdır. Daha açık ifadeyle, birkaç ailenin sahip olduğu büyük şirketler, dünya ekonomisine, dolayısıyla da dünya politikasına hükmeder konuma gelmişlerdir. Milli sınırları aşan ve milli devletleri geçersiz kılmayı hedefleyen bu büyük şirketlerin, faaliyetlerinin sınırlandırılması ve kontrol altına alınması şarttır. Aksi halde devletler, devlet olma vasfını yitirecek, milletlerine karşı görevlerini yerine getiremeyecek ve daha da kötüsü ihanete zorlanacaklardır. Ulusüstü şirketler, sözünü ettiğimiz bu gücü, kurdukları finans kurumlarıyla elde ettiler. Öyle ki, finans kurumu ve oyunlarıyla en büyük devletleri bile sömürü aracına dönüştürdüler. "Bizlere şimdiye dek emperyalizmin güçlü devletlerin, zayıf devletleri sömürmesi meselesi olarak anlatıldı. Ama emperyalizm denilen olgu, devletler üstü bir takım finansal güç odaklarının bir takım güçlü devletler oluşturarak bu devletler kanalıyla dünya halklarını ve kültürlerini tek bir hegemonik çatı altında aynılaştırması ve sömürmesidir, yani sömürü ve hükmetme hedefi aslında devletlerin değil, bu şeytan işbirlikçisi finans güçlerin hedefidir. Tabiidir ki, bu olgu, sömürü aracı olarak kullanılan devletleri temize çıkartmaz" (Bkz. Faik Kurtulan, Paranın Baronları, s.36).Finans kurumları, bu sömürü çarkını para oyunlarıyla çevirmektedir. Merkez Bankalarının bağımsızlaştırılması, para kurullarının oluşturulması ve para ikamesi, para oyunlarının bazılarıdır. Para oyunlarının en büyüğü ise doların karşılıksız basılmasıdır. ABD dışındaki ülkeler mal, ABD de dolar üretiyor. Sonra diğer ülkeler, ürettikleri malları, kâğıt parçalarından ibaret olan dolarla değiş tokuş yapıyor ve buna da 'ticaret' diyorlar. Hâlbuki yapılan düpedüz bir soygundur. Soyulduğunu anlayamayan ülkeler, dolar toplayarak zengin olacaklarını zannediyorlar. Topladıkları dolar kadar ABD'den mal alma imkânları olmadığı için, gerçekten zenginlikleri zandan başka bir şey değildir. "ABD dolar üretiyor" diyoruz, ama aslında dolar üreten ABD içerisinde bulunan ve özel bir banka olan Federal Reserve'dir. Federal Reserve, başta Rockefeller ve Rothschild aileleri olmak üzere elit bir grubun bankasıdır. Bu banka, matbaasında dolar basar, faiz karşılığı ABD hükümetine verir. Böylece Federal Reserve ABD'yi ve ABD eliyle de dünyayı sömürür. Bir zamanlar ABD'de Demokrat Parti Başkan adayı olan Lyndon LaRouche, ABD'nin içine düştüğü bu durumu şöyle anlatır: "İğrenç bir ülke haline geldik. Üretmek yerine başka ülkelerden çalmaya başladık. Çeşitli para oyunlarıyla başka ülkelerin ürettiklerini ucuza kapatmaya başladık. Dünya bu çılgınlığın bedelini ödüyor, çok acil çözülmesi gereken sorunla karşı karşıyayız."Türkiye gibi ülkeler, dolaşımdaki paralarının değerinde dolar rezervi bulunduruyor. Bu uygulama, doları güçlü kılıyor ve ayakta tutuyor. Niçin böyle bir politika izleniyor? Bunun mantıklı bir izahı yapılamaz. Esasen, ulusüstü şirketleri, ulusüstü kılan da bu uygulamalardır. Bir başka deyişle ulusüstü şirketler, ulusüstü konuma dolar sayesinde yükselmişlerdir. O bakımdan, dolar balonuna bir iğne sokmak, ulusüstü şirketlerin temellerini dinamitlemek demektir. İyi, güzel de bu nasıl olacaktır? Bunun yolu ve yöntemi 'Milli Ekonomi Modeli'nde açık ve seçik olarak anlatılmıştır. Onun için 'Milli Ekonomi Modeli'nden sonra, ulusüstü şirketler, finans kurumları ve doların soygun aracı olarak kullanılması, dünyanın gündemine geldi ve yoğun olarak uluslararası düzeyde tartışılmaktadır. Ulusüstü şirketlerin yemlediği medyanın, bu tartışmaları ve tarihi olayı gizlemesi gerçeği değiştirmeyecektir. Zira gerçekler, tohum gibidir, ne kadar gizlenirse gizlensinler, zamanı geldiğinde mutlaka yeşerirler. Şüphe yok ki, 'Milli Ekonomi Modeli' için de durum aynı olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018