Uhrevi sevdaya saldı Ramazan

Gönüller kıpır kıpır, ruhlar kanatlanmış adeta…
Elde Kur'an, dilde zikir, gönüllerde muhabbetullah ve muhabbet-i Resulullah…
Hz. Hatice, Hz. Fatma, Hz. Zeynep, Hz. Ayşe validelerimizin izlerini takip eden, onların yoluna sevdalanan kadınlarımız bu ayda daha çok, daha sık toplanıyorlar ama bütün vakitlerini Kur'an okuyarak ve dinleyerek geçiriyorlar.
Madem ki "komşuya ikramda" Allah'ın rızası vardır, iftar vakitlerinde olsun sahur vakitlerinde olsun şimdi komşular bir birlerine ikram yarışındadırlar.
Madem ki "Kur'an okuyana cennet aşıktır" bu mübarek mevsimde, bu rahmet ikliminde yediden yetmişe herkes Allah'ın kitabını daha çok okuma ve daha çok anlamaya çalışma gayretindedirler.
Madem ki "Ramazan orucunu tutanlara da cennet aşıktır" o halde cennete sevdalanan, cennette ru'yetullaha sevdalanan müminler günlerini oruçla gecelerini secde ile değerlendirme yarışındadırlar.
Madem ki "Cennette Reyyan adlı kapıdan sadece oruçlular gireceklerdir" o halde orucu aksatmadan, eksiltmeden, zedelemeden, yaralamadan tamamlama gayretindedirler.
Madem ki "bir oruçluya iftar ettirmek bir gün oruç sevabı kazandırıyor" o halde bütün Müslümanlar bu rahmet ikliminde sofralarına bir kişi daha katmanın koşuşturması içindedirler.
Madem ki cennetin aşık olduğu kullar arasında "dilini muhafaza edenler de var" o halde Kur'an tilavetiyle, tesbihat ve zikir  ile ıslanan dilleri, gıybetten, dedikodudan, yalan, iftiradan beri tutmanın yarışı içindedirler.
Kerim Kitabımızda ve onu tebliğ den son elçinin sözlerinde verilen müjdelere mazhar olabilmek için bir seferberlik ilan edilmişken, halimizi, ahvalimizi tefekküre ve tezekküre de vakit ayırıp, İslam coğrafyasının, Ortadoğu'nun neden, hangi sebeplerle bu durumda olduğunu da sorgulayalım.
Bizim bir ihmalimiz, bir yanlışımızdan ötürü coğrafyamızdaki kardeşlerimiz, can ve mal emniyetleri olmadığı için Ramazan hazzından mahrum kalmış olabilirler mi acaba?