Genel anlamıyla aydın, mensup olduğu milletinin bilgi ve bilinç seviyesinin yükselmesine olumlu anlamda katkı sağlayan kişidir. Her insan, bireysel ve toplumsal hayatın düzenlenmesinde ve yönlendirilmesinde yeterli bilgi ve bilinç seviyesine sahip değildir. Milletler, aralarından zeki, çalışkan ve idealist insanlar çıkarırlar. Onlar, sahip oldukları geniş ve doğru bilgi ve bilinç birikimlerini insanlarla paylaşarak onlara yol ve yön gösterirler. İnsanın kendisiyle, tabiatla, diğer insanlarla ve yaratıcıyla nasıl bir ilişki kurması gerektiği konusunda doğru, güzel, faydalı değerler üretmek ve bunları hayata geçirmek hususunda aydının sürükleyici bir görevi vardır. İnsanlar her zaman kendilerinden daha bilgili, akıllı, ufku geniş, zeki, uyanık kişilerin yol göstericiliğine ihtiyaç duyarlar. Dolayısıyla genel anlamıyla aydın, bir milletin uyanık vicdanıdır. Tarih boyunca dünya insanlığının gidişatını, zihin ve duygu dünyasını şekillendiren, davranış kalıpları öneren, hedef ve ufuk gösteren öncü kişilikler, özellikleri bakımından bazı türlere ayrılmışlardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
1. Peygamber: Peygamberler, kendileri bilgi ve fikir üretmeyen, Allah'tan aldıkları bilgi ve fikirleri halka ulaştıran görevli kutsal kişilerdir. Bunlar, insanların ferdî ve toplumsal hayatlarının ilahî mesajlara göre şekillenmesini isteyen kişilerdir.
2. Âlim: Nesnelerin, olayların, durumların, kavramların bilgisine belli yöntemler ve terimlerle varabilen bilgi sahibi kişidir. Bugün bilim adamı, öğretmen, teknik eleman gibi çeşitleri olan bu figür, belli alanların uzmanlık bilgisine sahip olduğu gibi o bilgi dalını gittikçe geliştiren bir yapıya da sahiptir. Bu figür, kendi uzmanlık alanının teknik bilgilerine sahip olmak ve gerektiği yerde kullanmak durumunda kaldığı oranda teknokrattır. Ancak sahip olduğu bilgi birikimini toplumun ufkunu açmak, bilincini yükseltmek adına kullanırsa yani bilgisini bilince dönüştürürse o zaman aydın bir alim olur. Mesela bir tarihçi, nesnel tarih bilgisine sahip olarak kaldığı sürece alan alimi uzman, ya da teknokrat bir kişi olur. Ancak bunun ötesine geçerse ve tarih bilgisini Türk milletinin millî şuurunun geliştirilmesi adına yorumlarsa, tarih bilgisinin ışığında günümüz sorunlarına çare üretmeye çalışırsa o zaman aydın bir tarih bilgini olur. Bu durumu bütün bilgi dallarına genelleyebiliriz.
3. Sanatçı: Alim, somut ve nesnel bilgiye sahip olan adamdır. Nesneler, olaylar, durumlar, kavramlar karşısında aklıyla, zekâsıyla, muhakemesiyle tepki veren kişidir. Şair, müzisyen, ressam, tiyatrocu, sinemacı gibi çeşitleri olan sanatçı ise bunlar karşısında duygusal anlamda tepki veren kişidir. O, bir duygu adamıdır. Duygusal tepki her zaman öznel olduğundan sanatçının ister istemez aydın olma kişiliği de kendiliğinden ortaya çıkar. Ancak, kendisi ve dış dünya karşısındaki duygusal tepkilerinin ifadeye dönüşmüş şekli olan sanatını insanların faydasına olacak şekilde üretirse bilinçli bir aydın olur.
4. Gazeteci: İnsanlar arasında haber ve bilgi akışında önemli bir aracılık görevi gören bir figür de gazetecidir. Bugün gazetelerde, dergilerde, televizyonlarda, radyolarda, internet sitelerinde ürettiği bilgi ve haberleri muhataplarına ulaştıran gazeteci dediğimiz kişi de bilgi ve haberleri olabildiğince nesnel bir bağlam içinde sunarsa o teknokrat bir gazeteci olur. Eğer belli bir bakış açısına, belli bir dünya görüşüne göre yorumlayarak sunarsa o zaman aydın gazeteci olur. Özellikle köşe yazarları aydın gazetecilerdir. Bunlar, toplumu sahip oldukları bilgiler doğrultusunda bu bilgileri bir şekilde kullanarak belli yerlere yönlendirirler, onların düşünce ve zihin dünyalarını şekillendirirler.
5. Aydın: Aydın denilen kişi, hem bilim adamı hem sanatçı, hem gazeteci hem de başka bir şey olabilir. Bu alanlar, aydın olmanın alt yapısıdır. Aydın bir kişinin mesleği, uzmanlık alan kişiliği değil, duruşunun, tavır alış biçiminin duyarlığının genel ifadesidir. Aydın olmak, kişisel, toplumsal, felsefî, metafizik, ekonomik, kültürel vb. her alanda bir görüş biçiminin, bir bakış açısının, bir tarzda yorumunun olması demektir. Aydın, sahip olduğu teknik bilgiyi insanların yararına olacak şekilde bilince dönüştürerek sunan kişidir. İnsanların duygularında, düşüncelerinde ve davranışlarında değişiklik yapabilen, yönlendirici ve etkileyici olan kişiye aydın denir. Aydınlar, insanların duyma, düşünme ve davranma biçimlerinde belirleyici ve yönlendirici olan kişilerdir. Ancak hemen şunu vurgulamak lazımdır ki aydın, özellikleri itibariyle her zaman olumlu anlamda belirleyici ve yönlendirici olmayabilir. İyi aydın, kötü aydın, gerçek aydın, sahte aydın, samimi aydın, satılmış aydın gibi sınıflamalar her zaman olmuştur. Bugün de daha fazla vardır. O hâlde kişilikleri bakımından aydın türlerine bakalım. Günümüz Türkiye'si için konuşacak olursak en genel anlamda iki aydın tipinden söz edebiliriz. İki farklı aydın tipi, bizde tarihin değişik dönemlerinde Türk milletinin yüzyüze kaldığı sıkışık durumlarda, zor şartlarda, düşmanlar tarafından kuşatılmışlık hâllerinde ortaya çıkmıştır.
1. Peygamber: Peygamberler, kendileri bilgi ve fikir üretmeyen, Allah'tan aldıkları bilgi ve fikirleri halka ulaştıran görevli kutsal kişilerdir. Bunlar, insanların ferdî ve toplumsal hayatlarının ilahî mesajlara göre şekillenmesini isteyen kişilerdir.
2. Âlim: Nesnelerin, olayların, durumların, kavramların bilgisine belli yöntemler ve terimlerle varabilen bilgi sahibi kişidir. Bugün bilim adamı, öğretmen, teknik eleman gibi çeşitleri olan bu figür, belli alanların uzmanlık bilgisine sahip olduğu gibi o bilgi dalını gittikçe geliştiren bir yapıya da sahiptir. Bu figür, kendi uzmanlık alanının teknik bilgilerine sahip olmak ve gerektiği yerde kullanmak durumunda kaldığı oranda teknokrattır. Ancak sahip olduğu bilgi birikimini toplumun ufkunu açmak, bilincini yükseltmek adına kullanırsa yani bilgisini bilince dönüştürürse o zaman aydın bir alim olur. Mesela bir tarihçi, nesnel tarih bilgisine sahip olarak kaldığı sürece alan alimi uzman, ya da teknokrat bir kişi olur. Ancak bunun ötesine geçerse ve tarih bilgisini Türk milletinin millî şuurunun geliştirilmesi adına yorumlarsa, tarih bilgisinin ışığında günümüz sorunlarına çare üretmeye çalışırsa o zaman aydın bir tarih bilgini olur. Bu durumu bütün bilgi dallarına genelleyebiliriz.
3. Sanatçı: Alim, somut ve nesnel bilgiye sahip olan adamdır. Nesneler, olaylar, durumlar, kavramlar karşısında aklıyla, zekâsıyla, muhakemesiyle tepki veren kişidir. Şair, müzisyen, ressam, tiyatrocu, sinemacı gibi çeşitleri olan sanatçı ise bunlar karşısında duygusal anlamda tepki veren kişidir. O, bir duygu adamıdır. Duygusal tepki her zaman öznel olduğundan sanatçının ister istemez aydın olma kişiliği de kendiliğinden ortaya çıkar. Ancak, kendisi ve dış dünya karşısındaki duygusal tepkilerinin ifadeye dönüşmüş şekli olan sanatını insanların faydasına olacak şekilde üretirse bilinçli bir aydın olur.
4. Gazeteci: İnsanlar arasında haber ve bilgi akışında önemli bir aracılık görevi gören bir figür de gazetecidir. Bugün gazetelerde, dergilerde, televizyonlarda, radyolarda, internet sitelerinde ürettiği bilgi ve haberleri muhataplarına ulaştıran gazeteci dediğimiz kişi de bilgi ve haberleri olabildiğince nesnel bir bağlam içinde sunarsa o teknokrat bir gazeteci olur. Eğer belli bir bakış açısına, belli bir dünya görüşüne göre yorumlayarak sunarsa o zaman aydın gazeteci olur. Özellikle köşe yazarları aydın gazetecilerdir. Bunlar, toplumu sahip oldukları bilgiler doğrultusunda bu bilgileri bir şekilde kullanarak belli yerlere yönlendirirler, onların düşünce ve zihin dünyalarını şekillendirirler.
5. Aydın: Aydın denilen kişi, hem bilim adamı hem sanatçı, hem gazeteci hem de başka bir şey olabilir. Bu alanlar, aydın olmanın alt yapısıdır. Aydın bir kişinin mesleği, uzmanlık alan kişiliği değil, duruşunun, tavır alış biçiminin duyarlığının genel ifadesidir. Aydın olmak, kişisel, toplumsal, felsefî, metafizik, ekonomik, kültürel vb. her alanda bir görüş biçiminin, bir bakış açısının, bir tarzda yorumunun olması demektir. Aydın, sahip olduğu teknik bilgiyi insanların yararına olacak şekilde bilince dönüştürerek sunan kişidir. İnsanların duygularında, düşüncelerinde ve davranışlarında değişiklik yapabilen, yönlendirici ve etkileyici olan kişiye aydın denir. Aydınlar, insanların duyma, düşünme ve davranma biçimlerinde belirleyici ve yönlendirici olan kişilerdir. Ancak hemen şunu vurgulamak lazımdır ki aydın, özellikleri itibariyle her zaman olumlu anlamda belirleyici ve yönlendirici olmayabilir. İyi aydın, kötü aydın, gerçek aydın, sahte aydın, samimi aydın, satılmış aydın gibi sınıflamalar her zaman olmuştur. Bugün de daha fazla vardır. O hâlde kişilikleri bakımından aydın türlerine bakalım. Günümüz Türkiye'si için konuşacak olursak en genel anlamda iki aydın tipinden söz edebiliriz. İki farklı aydın tipi, bizde tarihin değişik dönemlerinde Türk milletinin yüzyüze kaldığı sıkışık durumlarda, zor şartlarda, düşmanlar tarafından kuşatılmışlık hâllerinde ortaya çıkmıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015