İngiltere’nin önemli basın kuruluşlarından Independent gazetesinde yayınlanan bir yorumda Türkiye ekonomisiyle ilgili önemli açıklamalara yer verildi.
Yorumun sahibi Patrick Cocburn…
Yorumda, Türkiye’de korkunç bir ekonomik balonun büyümekte olduğu belirtilmiş ve sonucun Yunanistan ve İrlanda’dakine benzer hayal kırıklığı olabileceği vurgulanmış.
Yazar, Türkiye`de artmakta olan kendine güveninin yakın geçmişte İrlanda ve Yunanistan`da hâkim olan ancak şimdilerde dağılan hissiyata benzediğine dikkat çekmiş.
Bizler yazdığımız yazılarda Türkiye ekonomisinde ifade edilen büyümenin hormonlu bir büyüme olduğunu belirttiğimizde bunun aksini iddia edenler, lütfen bu yorumlara dikkat etsin.
Nasıl bir büyüme ki Türkiye’yi Yunanistan ve İrlanda olmaya doğru itiyor?
Yazar, Türk siyasilerin ve kamuoyunda yandaş medya ve basın organları tarafından oluşturulmak istenen olumlu havanın, Yunanistan ve İrlanda’da kriz öncesi yaşandığını belirtmiş.
Yazarın şu tespitleri de dikkate değer:
“Büyümekte olan Türkiye ekonomisi esasen yabancı sermaye girişine dayanmaktadır ve kısa süre içinde bu akış sona erebilir. Dış siyaset alanında da sorunlu bir dönem başlayabilir.”
Dikkat ederseniz, Yunanistan ve İrlanda’nın da en büyük özelliği ekonomik olarak kendi ayaklarının üzerinde duramamasıdır. Bu ülkeler de yerli paralarını devre dışı bırakmışlar, Euro’ya bağımlı olmuşlar, kendi, üretimlerini devre dışı bırakmışlar, ithal ürünlerle günlerini gün etme sevdasına kapılmışlar.
Neticede akıl kendilerine ait değil, sermaye de, mal ve emek de kendilerine ait değil. Elin parasını, malını kendilerinin zannetmişler. Geçici bir bahar havasından sonra nasıl bir ekonomik tabloyla karşılaştıklarını bugün görüyoruz.
Türkiye de ekonomisini taşıma suyuyla döndürmeye çalışıyor. Bu değirmen ne zamana kadar dönecek?
Borçla, ithalatla, kendi kaynaklarını savurmakla büyüyorsun, bu ne kadar sağlıklı bir büyümedir?
Milli Ekonomi Modeli’nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş’ın, yıllar önce yaptığı “Türkiye’deki büyüme hormonlu bir büyümedir” tespitini bugün yerli ve yabancı birçok bilim adamı ve yorumcu ifade etmektedir.
Ama bir farkla…
Sayın Baş, neden hormonlu bir büyümedir, bunu detaylarıyla açıklıyor, ardından da bunun sağlıklı bir büyüme olması için her türlü çözümü de ortaya koyuyor. Diğerleri ise hem teşhiste eksik kalıyor hem de herhangi bir çözümleri yok.
Hatta Independent yazarı Türkiye ekonomisinin balon olduğunu belirttikten sonra bu gerçeği de aba altından sopa olarak kullanıp Türkiye’nin daha fazla yanlışın içine gireceği sözde tavsiyelerde bulunuyor.
Türkiye’ye, çözümsüzlüğün merkezi olan AB’de karar kılmasını tavsiye ediyor, IMF ve AB aklıyla yapılan ve Yunanistan’ın ve İrlanda’nın bugünkü bataklığa saplanmasına neden olan reformlara devam etmesini tavsiye ediyor.
Yazar hastalığı kısmen telhis ediyor ve çözümsüzlüğü çözüm olarak sunuyor.
Sayın Baş ise hastalığı dört dörtlük teşhis ettikten sonra bu girdaptan tek çıkış yolunun Milli Ekonomi Modeli olduğunu vurguluyor.
Yorumun sahibi Patrick Cocburn…
Yorumda, Türkiye’de korkunç bir ekonomik balonun büyümekte olduğu belirtilmiş ve sonucun Yunanistan ve İrlanda’dakine benzer hayal kırıklığı olabileceği vurgulanmış.
Yazar, Türkiye`de artmakta olan kendine güveninin yakın geçmişte İrlanda ve Yunanistan`da hâkim olan ancak şimdilerde dağılan hissiyata benzediğine dikkat çekmiş.
Bizler yazdığımız yazılarda Türkiye ekonomisinde ifade edilen büyümenin hormonlu bir büyüme olduğunu belirttiğimizde bunun aksini iddia edenler, lütfen bu yorumlara dikkat etsin.
Nasıl bir büyüme ki Türkiye’yi Yunanistan ve İrlanda olmaya doğru itiyor?
Yazar, Türk siyasilerin ve kamuoyunda yandaş medya ve basın organları tarafından oluşturulmak istenen olumlu havanın, Yunanistan ve İrlanda’da kriz öncesi yaşandığını belirtmiş.
Yazarın şu tespitleri de dikkate değer:
“Büyümekte olan Türkiye ekonomisi esasen yabancı sermaye girişine dayanmaktadır ve kısa süre içinde bu akış sona erebilir. Dış siyaset alanında da sorunlu bir dönem başlayabilir.”
Dikkat ederseniz, Yunanistan ve İrlanda’nın da en büyük özelliği ekonomik olarak kendi ayaklarının üzerinde duramamasıdır. Bu ülkeler de yerli paralarını devre dışı bırakmışlar, Euro’ya bağımlı olmuşlar, kendi, üretimlerini devre dışı bırakmışlar, ithal ürünlerle günlerini gün etme sevdasına kapılmışlar.
Neticede akıl kendilerine ait değil, sermaye de, mal ve emek de kendilerine ait değil. Elin parasını, malını kendilerinin zannetmişler. Geçici bir bahar havasından sonra nasıl bir ekonomik tabloyla karşılaştıklarını bugün görüyoruz.
Türkiye de ekonomisini taşıma suyuyla döndürmeye çalışıyor. Bu değirmen ne zamana kadar dönecek?
Borçla, ithalatla, kendi kaynaklarını savurmakla büyüyorsun, bu ne kadar sağlıklı bir büyümedir?
Milli Ekonomi Modeli’nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş’ın, yıllar önce yaptığı “Türkiye’deki büyüme hormonlu bir büyümedir” tespitini bugün yerli ve yabancı birçok bilim adamı ve yorumcu ifade etmektedir.
Ama bir farkla…
Sayın Baş, neden hormonlu bir büyümedir, bunu detaylarıyla açıklıyor, ardından da bunun sağlıklı bir büyüme olması için her türlü çözümü de ortaya koyuyor. Diğerleri ise hem teşhiste eksik kalıyor hem de herhangi bir çözümleri yok.
Hatta Independent yazarı Türkiye ekonomisinin balon olduğunu belirttikten sonra bu gerçeği de aba altından sopa olarak kullanıp Türkiye’nin daha fazla yanlışın içine gireceği sözde tavsiyelerde bulunuyor.
Türkiye’ye, çözümsüzlüğün merkezi olan AB’de karar kılmasını tavsiye ediyor, IMF ve AB aklıyla yapılan ve Yunanistan’ın ve İrlanda’nın bugünkü bataklığa saplanmasına neden olan reformlara devam etmesini tavsiye ediyor.
Yazar hastalığı kısmen telhis ediyor ve çözümsüzlüğü çözüm olarak sunuyor.
Sayın Baş ise hastalığı dört dörtlük teşhis ettikten sonra bu girdaptan tek çıkış yolunun Milli Ekonomi Modeli olduğunu vurguluyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025