Türkiye'de Anayasa Mahkemesi ve Danıştay, siyasi mülahazalarla başörtüsüne karşı cephe aldı. Yoksa Türkiye'de başörtüsünü okullarda yasaklayan herhangi bir kanun bulunmuyor. Fransa'da ise durum tam tersi. Fransız Danıştayı'nın kararlarına göre, devlet okullarında öğrencilere başörtüsü yasaklanamaz, sadece eğitimi engelleyici bir eylem veya dersi reddetmek gibi davranışlar olursa 'okul idaresi' tedbir alır.
Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ise düzmece bir 'Laiklik Komisyonu' kurarak "devlet memurlarına" ve "lise öğrencilerine" başörtüsünü, Yahudi kippasını ve "abartılı" olduğu takdirde haç takmayı yasakladı. Esas hedefin başörtüsü olduğunu Batıdaki pek çok gazete de yazdı. Komisyonun vereceği karar önceden belliydi.
Türkiye'deki adı Ahmet, Mehmet, Hüseyin olan, nüfus cüzdanının din hanesinde İslam yazan "totaliter, baskıcı, anti-Müslüman" kafalar, Fransa'daki bu karara pek sevindiler. Ne de olsa bizdeki bazı kafalar "Fransızdan daha Fransız, kraldan daha fazla kralcı"dır.
Bizdeki yasakçılar "doğal hakları kısıtlamada" hala daha Fransızlardan ileri bir noktada. Fransa'da başörtüsü "şimdilik kaydıyla" üniversitelerde, özel okullarda, kamusal alanlarda serbest. Ancak yasak halkası genişleyebilir.
Yasak kutuplaşma getiriyor
Fransa'daki bu yasak toplumdaki gerilimi tetikledi. Kutuplaşmayı artırdı. Ülkede ırkçılık ve yabancı düşmanlığı arttı. Yasağı destekleyenler "Gitsinler memleketlerine, ne işleri var burada?" diyorlar.
Türkiye'de de öyle değil mi? Türkiye'de yıllardır kutuplaşma, toplumsal ve siyasi kamplaşma var. Türk toplumu karpuz gibi iki parçaya bölünmüş durumda. Karpuzun yüzde 20'lik dilimi "yasakçı", yüzde 80'lik dilimi ise yasaklara maruz kalan mütedeyyin kitle...
Fransa'da olduğu gibi Türkiye'de de "din-laiklik" ilişkisi sürekli tartışılıyor. Milletin verdiği vergilerle karınlarını doyuran birileri, sürekli olarak vatandaşı "düşman ve ezilmesi gereken bir varlık gibi" görüyor. Bunun sonucunda da Türkiye gelişemiyor, kalkınamıyor. Çünkü üniversitelerinde, işyerlerinde, fabrikalarında, araştırma kurumlarında, devlet dairelerinde "ayrımcılık" var. Yargısı da aynı... Mesela Erbakan'ı karşısında gören yargıçlar, Trilyon Davası'nda olduğu gibi hukukun temel ilkelerini bir tarafa bırakarak, verebilecekleri cezanın en ağırını veriyorlar.
Böyle bir ülkede hukuk ahlakı da oluşmuyor.
Fransa da böyle. İşte size bir alıntı:
"Jakobenizmin (baskıcılık) ideolojik bağnazlığı yüzünden Fransa'da tarafsız yargı fikri uzun süre gelişmedi, din - laiklik, sağ - sol, merkez - çevre kavgalarıyla çalkalanan Fransa ekonomi ve teknolojide İngiltere'nin, Kuzey ülkelerinin ve Almanya'nın gerisinde kaldı. (M. Larkin, Religion, Politics and Preferment in France, Cambridge 1995.)
Maalesef Türkiye de "siyasal kurumlar" açısından Fransa'yı örnek aldı. Kafa yapısı olarak Fransızlaştık!!! Çok bilindiği şekli ile Batılılaşmadık!!!
Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ise düzmece bir 'Laiklik Komisyonu' kurarak "devlet memurlarına" ve "lise öğrencilerine" başörtüsünü, Yahudi kippasını ve "abartılı" olduğu takdirde haç takmayı yasakladı. Esas hedefin başörtüsü olduğunu Batıdaki pek çok gazete de yazdı. Komisyonun vereceği karar önceden belliydi.
Türkiye'deki adı Ahmet, Mehmet, Hüseyin olan, nüfus cüzdanının din hanesinde İslam yazan "totaliter, baskıcı, anti-Müslüman" kafalar, Fransa'daki bu karara pek sevindiler. Ne de olsa bizdeki bazı kafalar "Fransızdan daha Fransız, kraldan daha fazla kralcı"dır.
Bizdeki yasakçılar "doğal hakları kısıtlamada" hala daha Fransızlardan ileri bir noktada. Fransa'da başörtüsü "şimdilik kaydıyla" üniversitelerde, özel okullarda, kamusal alanlarda serbest. Ancak yasak halkası genişleyebilir.
Yasak kutuplaşma getiriyor
Fransa'daki bu yasak toplumdaki gerilimi tetikledi. Kutuplaşmayı artırdı. Ülkede ırkçılık ve yabancı düşmanlığı arttı. Yasağı destekleyenler "Gitsinler memleketlerine, ne işleri var burada?" diyorlar.
Türkiye'de de öyle değil mi? Türkiye'de yıllardır kutuplaşma, toplumsal ve siyasi kamplaşma var. Türk toplumu karpuz gibi iki parçaya bölünmüş durumda. Karpuzun yüzde 20'lik dilimi "yasakçı", yüzde 80'lik dilimi ise yasaklara maruz kalan mütedeyyin kitle...
Fransa'da olduğu gibi Türkiye'de de "din-laiklik" ilişkisi sürekli tartışılıyor. Milletin verdiği vergilerle karınlarını doyuran birileri, sürekli olarak vatandaşı "düşman ve ezilmesi gereken bir varlık gibi" görüyor. Bunun sonucunda da Türkiye gelişemiyor, kalkınamıyor. Çünkü üniversitelerinde, işyerlerinde, fabrikalarında, araştırma kurumlarında, devlet dairelerinde "ayrımcılık" var. Yargısı da aynı... Mesela Erbakan'ı karşısında gören yargıçlar, Trilyon Davası'nda olduğu gibi hukukun temel ilkelerini bir tarafa bırakarak, verebilecekleri cezanın en ağırını veriyorlar.
Böyle bir ülkede hukuk ahlakı da oluşmuyor.
Fransa da böyle. İşte size bir alıntı:
"Jakobenizmin (baskıcılık) ideolojik bağnazlığı yüzünden Fransa'da tarafsız yargı fikri uzun süre gelişmedi, din - laiklik, sağ - sol, merkez - çevre kavgalarıyla çalkalanan Fransa ekonomi ve teknolojide İngiltere'nin, Kuzey ülkelerinin ve Almanya'nın gerisinde kaldı. (M. Larkin, Religion, Politics and Preferment in France, Cambridge 1995.)
Maalesef Türkiye de "siyasal kurumlar" açısından Fransa'yı örnek aldı. Kafa yapısı olarak Fransızlaştık!!! Çok bilindiği şekli ile Batılılaşmadık!!!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016