Munzur Dağları eteklerine kurulmuş Tunceli ilimiz doğal güzellikleri ile görülmeye ve gezilmeye değer eşsiz bir ilimiz sevgili okurlar. Geçtiğimiz hafta Milletin Efendisi programı çekimleri için Tunceli'de idik.
Tunceli, başta Pülümür ilçesi olmak üzere arıcılık açısından mükemmel sayılabilecek bir doğaya ve endemik bir bitki yapısına sahip. Başlıca bitkisel ürünler; Ovacık fasulyesi, nohut ve ceviz?
Tunceli sarımsağı ülkemizin endemik bitkileri arasında bulunan ve bilim otoritelerine göre kültür sarımsağının atası olarak kabul edilen 'Tunceli Yaban Sarımsağı' dünyada sadece Tunceli'de ve özellikle Munzur Dağları eteklerinde yetiştirilmekte. Vadilerde ve akarsu boylarında meşe ağaçlarının yanı sıra ardıç, gürgen, dişbudak, söğüt, kavak ve çınar ağaçlarını görebilirsiniz.
Bitki örtüsü bakımından çok zengin olan Munzur Vadisi Milli Parkı florasında 1518 çeşitli bitki kayıtlı. Bu bitkilerin 43 çeşidi Munzur Dağları'na özgü olup 227 çeşidi ise Türkiye'ye ait endemik türlerden oluşmakta. 700 metre rakımla başlayan yükselti Munzur Dağları'nda 3.450 metreye kadar çıkmakta.
Tunceli yaban hayatı bakımından da oldukça zengin? Çengel Boynuzlu Yaban Keçisi ve Bezuvar isimli iki tür dağ keçisi ile av kuşlarından Ur Kekliği bu yöreye özgü ilginç ve nadir türler.
İl toprakları bakır, kurşun, manganez, krom, altın, maden kömürü, pirit madenleri bakımından oldukça zengin.
Başta Rio Tinto olmak üzere 63 yerli yabancı firma maden çıkarmakta. Devlet ise sadece maden adına tuz çıkarıp işlemekte? Millete tuz, yabancıya altın? Bu ülkemizin her noktasında böyle sevgili okurlar?
Yasalar doğal yaşam alanlarını korumaktan ve milletimizi düşünmekten çok yabancıları korumak ve kollamak üzere kurgulanmış? Çıkarılan maden yasası ile yabancılara yüzde 98 pay, devlete yüzde 2 pay?
Ovacık Mercan Vadisi'nden başlayıp, Pülümür Bağırpaşa Dağları'na kadar uzanan alanda ruhsatlı-ruhsatsız yüzlerce maden sahası açılmış durumda. Anlayacağınız ülkemizin her noktasında, el-avuç açmış Hint fakirleri gibiyiz, zengin toprakların fakir bekçiliğini yapmaktayız.
Devlet tuz çıkarır ve millete kömür dağıtır, elin gavuru ise en kıymetli madenleri toplar ve alır gider?
Bu kandırmaca, bu yalan ve bu talanı ters yüz edecek ve bu madenleri millete ortak kılacak kişinin Prof. Dr. Haydar Baş olduğunu bilen bu cahil ve kandırılmış millette her nedense bağımsızlıktan, hür yaşamdan ve zenginlikten ve Haydar Baş'tan yana hiç tavır almaz. İnsanı deli eden noktada burası sevgili okurlar.
Rabbimiz akıllı ol, aklını kullan yoksa üzerine pislik yağdırırım buyurur ayette ama bu millet aklını ekmek peynir gibi satar, kiraya verir ve bedava avukatlık yapar. Gelde çıldırma, gelde bu işin içinden çık Allah aşkına? Allah bu millete akıl, izan ve anlayış nasip eylesin ki; ne kadar akılsız olduğunu anlasın inşallah?
Evet, sevgili okurlar Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün deyişiyle "En büyük savaşımız cahillikle olmalı." Cahil ve okumayan insan dünyanın en bahtsız en aşağılık insanıdır. Onda onur, gurur, akıl, izan, medeniyet, görgü ve hiçbir şey bulamazsınız. Sürü psikolojisi ile bir ahırdan başka bir ahıra girip çıkar. Önüne sadece ölmemesi için bir tutam ot koymanız yeterlidir.
Ey Türk milleti bir tutam ot mu yoksa zenginlik mi? Seçim yaklaşıyor karar senin!
Öyle görünüyor ki, geçen yıl canlı hayvan ithalatının yüzde 100 artmasından memnun olmayan hükümet, bu yıl yeni bir rekorun peşinde. 2017 yılında 18 bin 823 baş kasaplık sığır ithal edilirken, geçtiğimiz günlerde 500 bin baş kasaplık sığır ithalatı için özel sektöre izin verildi. Daha önce devlet kendisi ithalat yaparken şimdi özel sektöre yaptırılacak.
İthalatın kimin yaptığı değil, neden yapıldığı ve doğuracağı sonuçlar çok önemli. İthal edilecek 500 bin baş kasaplık sığır, ülkeye getirilecek ve kesilip yenilecek. Bu ithalatın hayvancılığa hiç bir katkısı olmayacak. Kasaplık hayvan ithal etmek bir ülke hayvancılığı için cinayettir. Besilik sığır, damızlık sığır ithalatı ihtiyaç olduğunda, zorunlu olunduğunda geçici bir dönem için yapılabilir. Fakat kasaplık hayvan ithalatı hem ülke hayvancılığını batırır, hem de hayvan sağlığını, insan sağlığını tehdit eder.
Hayvancılıkta 7 yılda 20 milyar dolar ithalat
Özetlemek gerekirse, bu kadar sayısal verilerin yorumu özetle şöyle: Türkiye 2010 yılından bu yana damızlık, besilik, kasaplık canlı hayvan, karkas et, yem hammaddelerinin en az yüzde 50'sini, samanı ithal ediyor. Koyun, kuzu, keçi ithal ediyor. 2010-2017 döneminde sadece canlı hayvan ve et ithalatına yaklaşık 5.5 milyar dolar ödendi. Bu yılın ilk iki ayında 258 milyon dolarlık canlı hayvan ithalatı yapıldı. Yemde yılda ortalama 3 milyar dolarlık ithalat yapılıyor. Yem ve diğer girdilerin ithalatı hesaba katıldığında Türkiye, son 7 yılda hayvancılıkta 20 milyar doların üzerinde ithalat yaptı.
Sonuç ne oldu?
Hayvancılıkta yaşanan sorunlar çözüldü mü?
Ülke hayvancılığı 7 yıl öncesine göre daha iyi durumda mı?
Hayvancılık yapanların geliri mi arttı?
Tüketici daha ucuza et ve süt alabiliyor mu?
Üreticiyi ve tüketiciyi korumak için ithalat yaptıklarını söyleyen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba bu sorulara "Evet" diyebiliyorsa buyursun ithalata devam etsin. Fakat kimse aklımızla alay etmesin.
Tunceli, başta Pülümür ilçesi olmak üzere arıcılık açısından mükemmel sayılabilecek bir doğaya ve endemik bir bitki yapısına sahip. Başlıca bitkisel ürünler; Ovacık fasulyesi, nohut ve ceviz?
Tunceli sarımsağı ülkemizin endemik bitkileri arasında bulunan ve bilim otoritelerine göre kültür sarımsağının atası olarak kabul edilen 'Tunceli Yaban Sarımsağı' dünyada sadece Tunceli'de ve özellikle Munzur Dağları eteklerinde yetiştirilmekte. Vadilerde ve akarsu boylarında meşe ağaçlarının yanı sıra ardıç, gürgen, dişbudak, söğüt, kavak ve çınar ağaçlarını görebilirsiniz.
Bitki örtüsü bakımından çok zengin olan Munzur Vadisi Milli Parkı florasında 1518 çeşitli bitki kayıtlı. Bu bitkilerin 43 çeşidi Munzur Dağları'na özgü olup 227 çeşidi ise Türkiye'ye ait endemik türlerden oluşmakta. 700 metre rakımla başlayan yükselti Munzur Dağları'nda 3.450 metreye kadar çıkmakta.
Tunceli yaban hayatı bakımından da oldukça zengin? Çengel Boynuzlu Yaban Keçisi ve Bezuvar isimli iki tür dağ keçisi ile av kuşlarından Ur Kekliği bu yöreye özgü ilginç ve nadir türler.
İl toprakları bakır, kurşun, manganez, krom, altın, maden kömürü, pirit madenleri bakımından oldukça zengin.
Başta Rio Tinto olmak üzere 63 yerli yabancı firma maden çıkarmakta. Devlet ise sadece maden adına tuz çıkarıp işlemekte? Millete tuz, yabancıya altın? Bu ülkemizin her noktasında böyle sevgili okurlar?
Yasalar doğal yaşam alanlarını korumaktan ve milletimizi düşünmekten çok yabancıları korumak ve kollamak üzere kurgulanmış? Çıkarılan maden yasası ile yabancılara yüzde 98 pay, devlete yüzde 2 pay?
Ovacık Mercan Vadisi'nden başlayıp, Pülümür Bağırpaşa Dağları'na kadar uzanan alanda ruhsatlı-ruhsatsız yüzlerce maden sahası açılmış durumda. Anlayacağınız ülkemizin her noktasında, el-avuç açmış Hint fakirleri gibiyiz, zengin toprakların fakir bekçiliğini yapmaktayız.
Devlet tuz çıkarır ve millete kömür dağıtır, elin gavuru ise en kıymetli madenleri toplar ve alır gider?
Bu kandırmaca, bu yalan ve bu talanı ters yüz edecek ve bu madenleri millete ortak kılacak kişinin Prof. Dr. Haydar Baş olduğunu bilen bu cahil ve kandırılmış millette her nedense bağımsızlıktan, hür yaşamdan ve zenginlikten ve Haydar Baş'tan yana hiç tavır almaz. İnsanı deli eden noktada burası sevgili okurlar.
Rabbimiz akıllı ol, aklını kullan yoksa üzerine pislik yağdırırım buyurur ayette ama bu millet aklını ekmek peynir gibi satar, kiraya verir ve bedava avukatlık yapar. Gelde çıldırma, gelde bu işin içinden çık Allah aşkına? Allah bu millete akıl, izan ve anlayış nasip eylesin ki; ne kadar akılsız olduğunu anlasın inşallah?
Evet, sevgili okurlar Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün deyişiyle "En büyük savaşımız cahillikle olmalı." Cahil ve okumayan insan dünyanın en bahtsız en aşağılık insanıdır. Onda onur, gurur, akıl, izan, medeniyet, görgü ve hiçbir şey bulamazsınız. Sürü psikolojisi ile bir ahırdan başka bir ahıra girip çıkar. Önüne sadece ölmemesi için bir tutam ot koymanız yeterlidir.
Ey Türk milleti bir tutam ot mu yoksa zenginlik mi? Seçim yaklaşıyor karar senin!
Öyle görünüyor ki, geçen yıl canlı hayvan ithalatının yüzde 100 artmasından memnun olmayan hükümet, bu yıl yeni bir rekorun peşinde. 2017 yılında 18 bin 823 baş kasaplık sığır ithal edilirken, geçtiğimiz günlerde 500 bin baş kasaplık sığır ithalatı için özel sektöre izin verildi. Daha önce devlet kendisi ithalat yaparken şimdi özel sektöre yaptırılacak.
İthalatın kimin yaptığı değil, neden yapıldığı ve doğuracağı sonuçlar çok önemli. İthal edilecek 500 bin baş kasaplık sığır, ülkeye getirilecek ve kesilip yenilecek. Bu ithalatın hayvancılığa hiç bir katkısı olmayacak. Kasaplık hayvan ithal etmek bir ülke hayvancılığı için cinayettir. Besilik sığır, damızlık sığır ithalatı ihtiyaç olduğunda, zorunlu olunduğunda geçici bir dönem için yapılabilir. Fakat kasaplık hayvan ithalatı hem ülke hayvancılığını batırır, hem de hayvan sağlığını, insan sağlığını tehdit eder.
Hayvancılıkta 7 yılda 20 milyar dolar ithalat
Özetlemek gerekirse, bu kadar sayısal verilerin yorumu özetle şöyle: Türkiye 2010 yılından bu yana damızlık, besilik, kasaplık canlı hayvan, karkas et, yem hammaddelerinin en az yüzde 50'sini, samanı ithal ediyor. Koyun, kuzu, keçi ithal ediyor. 2010-2017 döneminde sadece canlı hayvan ve et ithalatına yaklaşık 5.5 milyar dolar ödendi. Bu yılın ilk iki ayında 258 milyon dolarlık canlı hayvan ithalatı yapıldı. Yemde yılda ortalama 3 milyar dolarlık ithalat yapılıyor. Yem ve diğer girdilerin ithalatı hesaba katıldığında Türkiye, son 7 yılda hayvancılıkta 20 milyar doların üzerinde ithalat yaptı.
Sonuç ne oldu?
Hayvancılıkta yaşanan sorunlar çözüldü mü?
Ülke hayvancılığı 7 yıl öncesine göre daha iyi durumda mı?
Hayvancılık yapanların geliri mi arttı?
Tüketici daha ucuza et ve süt alabiliyor mu?
Üreticiyi ve tüketiciyi korumak için ithalat yaptıklarını söyleyen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba bu sorulara "Evet" diyebiliyorsa buyursun ithalata devam etsin. Fakat kimse aklımızla alay etmesin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025