Tuhafizm ya da tuhafiyecilik

-Bölünüyoruz canım, bölünüyoruz.

-Evet, aynen öyle topyekun Batı ve dahi ABD bizi bölmenin hesapları içinde.

-Yooo, ben onu kastetmemiştim. Siyasi olarak bölündüğümüzü söylüyorum. Reylerimiz bölünüyor.

-İyi de, beyefendi, ben ülke bölünüyor diyorum, siz oylar bölünüyor diyorsunuz, aynı şey mi?

-Şey, yani, aslında, tabi ben şey diyordum, ama gene de reylerimizi bölmemek, yani ülke bölünse şey, reyleri bölmemek lazım.

-Bakın sayın bayım,

Bu ülke hayatının en zor günlerini yaşıyor.

Ülke sadece bölünmüyor, iki şeyin üzerinde oynuyorlar;

Dinî bütünlüğümüz, millî bütünlüğümüz.

İşte bu iki şey de, birbirinin tamamlayıcısı olan, iki olmazsa olmazımız üzerinde oyunlar oynuyorlar.

Geçmişte birileri hayalinden geçirse rahatsız olduğumuz, anında tepkimizi gösterdiğimiz düşünceler, şu anda açıktan açığa, pervasızca konuşuluyor.

Ama siz hâlâ aman reylerimiz bölünmesin diye tutturdunuz.

-Yok, yani ben, şimdi ülke, din, şey...

Konuyu iyi anlamamız lazım.

Din bölünüyor bu ülkede.

Kimileri bugünlerde kalkmış şunu söylüyor;

Bu dinler İbrahimî dinlerdir, ille de Müslüman olmak gerekmiyor, üç semavî dinden birini seçebilirsiniz, hatta bunu yaparken de yazı-tura bile atabilirsiniz.

Mesela yazı gelirse, Müslüman, tura gelirse Hıristiyan, para dik durursa Yahudî olmak mümkün demeye getiriyorlar, ama siz hâlâ oylar bölünmesin diye tutturdunuz.

-Yoo, ben İslam, Müslüman, dini bütün...

-Ne demek dini bütün?

Din kaşar mı ki, bütün veya eksik olsun.

Yani bir top Kars kaşarı, eğer kenarından 150 gram alırsanız bütünlüğü bozulmuş mu oluyor?

-Yok canım, kaşar ile din farklı şeyler, onu ben de biliyorum. Dinin sahibi Allah'tır, Allah büyüktür. O, dinini korur. Biz oyları bölmememiz lazım.

-Dinî bütünlüğümüz kadar millî bütünlüğümüz de tehdit altında.

Ülkemiz üzerinde çok ciddi oyunlar oynanıyor. Bölünmemiz için her şey deneniyor. Bizi bölüyorlar.

-Olsun, olsun biz yine de oylarımızı bölmeyelim.

Yahu, beyefendi, ülken bölündükten sonra, insanların bölünüp parçalandıktan sonra neye yarar oyunuz?

Niye sen, bu önemli tehlikelere dikkat çeken insanların yanında olmuyorsun?

Ülkenin dinî ve millî bütünlüğünün tehlike altında olduğunu, bunun için mutlaka bir şeyler yapılması gerektiğini, yan gelip yatarsak başımıza büyük belaların geleceğini haykıran ile niye beraber olmuyoruz?

Bir olacaksak, böyle bir oluşumla bir olalım.

Beraber olacaksak bu insanlarla beraber olalım.

Ya böyle bir şey yok, ülkede dinî ve millî bütünlük tehlikede değil, diyelim ve olmadığını ispat edelim. Yok, eğer böylesi bir tehlike varsa, bu tehlikeyi haber verenle beraber olmamız gerekmez mi?

Başınıza düşmekte olan bir taşı,

Üzerinize gelmekte olan bir aracı,

Yanmakta olan evinizi,

Sizi ısırmak üzere olan bir iti,

Arabanızın yanık kalan farlarını

Size haber verene can borcunuz, minnet borcunuz olur da,

Yaşadığın ülkenin bölünmek üzere olduğunu, dinî bütünlüğünün yok olmak üzere olduğunu, her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış bu aziz vatanın ayaklarımız altından çekilip alınmak üzere olduğunu, sana, delilleriyle haber verene, hadi can borcundan geçtik, başka bir borcun olması gerekmez mi?