(Dünden devam...)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.a.) bizleri şöyle uyarıyor: "Sizin için Beni en çok korkutan şey; hevaya (şehvetlere) uymak ve uzun emeldir. Hevaya uymak, sizin Hakk'a ulaşmanızı engeller. Uzun emel ise dünya sevgisinden kaynaklanır. Dikkat edin! Allah-ü Teâlâ dünyayı sevdiklerine de, sevmediklerine de verir. Fakat bir kulunu sevdiği zaman ona imanı bahşeder. Dikkat edin! Bazı insanlar dinin, bazı insanlar ise dünyanın derdine düşerler. Sizler, dinin derdine düşün, dünyanın kulu, kölesi olmayın. Şunu iyi bilin ki sizler, amelin olduğu fakat hesabın olmadığı bir dünyadasınız. İyi bilin ki sizler, amelin olmadığı hesap gününe yaklaşmaktasınız."
Resûlullah (s.a.a.) ölmek üzere olan bir gencin yanına geldi. Ve ona, "Kendini nasıl biliyorsun, nasıl hissediyorsun?" diye sordu. Genç, "Bir yandan günahlarımdan korkuyorum. Diğer yandan da Allah'ın affedeceğini umuyorum" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.a.), "Ümit ve korkunun kalbinde birleştiği bu gibi anlarda Allah-ü Teâlâ, o kulunu umduğuna nail, korktuğundan emin kılar" (Ahmed b. Hanbel, Kitbü'z-Zühd, s.50.) buyurdu.
İmam Gazali Hazretleri ise ölüm anını şöyle anlatır:
"İnsan, bütün hayatı boyunca ne ile uğraşırsa, ölüm sırasında da aklına o alıştığı ve uğraştığı şey gelir. Eğer daha çok itaat ve ibadetle meşgul ise ölüm anında aklına gelecek olan odur. Eğer isyana olan bağlılığı daha fazla ise ölüm anında aklına gelecek olan da odur." (İhya, c.4, s.3841).
Sevgili Peygamberimiz (s.a.a.) hepimizin bildiği hadisinde şöyle buyurmaktadır: "Mü'min iki kanatlı kuş gibidir. Bir kanadı dünyada, diğer kanadı da ahirettedir."
Maalesef günümüzdeki insanların çoğu bu hadise ters düşmüştür. İnsanlarımızda dünya sevgisi had safhadadır. Dünya rahatlığı ve menfaatleri için harıl harıl koşarak, çalışarak, ölümü ve ahireti neredeyse tamamen unutacak hâle geldik. Bu, sadece dünyaya olan meyildir ve yanlış yoldadır insan. Oysaki hem dünya için çalışmalıyız, hem de ahiret için, ebedi hayat için çalışmalıyız.İslam dinine ve gerçek ölçülerine sımsıkı sahip çıkarak yaşamalıyız. Sevgili Peygamberimize ve O'nun Ehl-i Beyt'ine tâbi olarak, onları severek, onların ölçüleriyle hayatımızı, evimizi, saraylarımızı, köşklerimizi hazırlayabiliriz.
Kurtuluşumuz için Peygamberimizin şu hadis-i şerifine dikkat etmemiz gerek: "Ehl-i Beyt'im Nuh'un gemisi gibidir. Bu gemiye binen kurtulur, binmeyen ise boğulur, helak olur."
Ehl-i Beyt'e sımsıkı sarıldığımız sürece ve Ehl-i Beyt'e, İslam'a, vatanına sahip çıkan gönül adamı, baş tacımız, üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza, bu geminin kaptanına sahip çıktığımız sürece inşallah kurtuluşa ereceğiz.
Haydar Baş Hocamıza teşekkürü bir borç biliyorum. Çünkü "Ehl-i Beyt kimdir, gerçek İslam nedir?" O'nun sayesinde öğrendik. Rabbim cümle ümmet-i Muhammed'e bu gemiye binmeyi nasip eylesin. Muhterem Hocamızı anlamayı nasip eylesin.
- Ölüm gerçek hayattır -1- / 24.09.2021
- Annem Fâtıma’nın çeyizi / 22.09.2021
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-2 / 09.11.2017
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-1 / 08.11.2017
- Pınardan beslenen gençler-2 / 04.06.2017
- Pınardan beslenen gençler-1 / 03.06.2017
- İnsanı insan yapacak eğitim şart / 15.12.2016
- İnsanın yüce gayesi olduğu sürece insandır / 05.09.2016
- Bir zamanlar aile yapımız-II / 06.04.2016