Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın ışığında ve O'nun eşsiz tesbiti olan "İnsan meselesi halledilmedikçe hiçbir mesele halledilmez" fikrinden hareketle, insan olmanın önemini hatırlayalım dilerseniz?
Öncelikle; insan niçin yaratılmıştır, yaratılış gayesi nedir, onu irdeleyelim.
Allah (c.c.) kâinatı ve onda mevcut her şeyi insan için yaratmıştır. İnsan olmasaydı âlemin hiçbir anlamı olmayacaktı. Dolayısıyla kâinatın değeri, kıymeti onu şereflendiren insandır. Dünyadaki mevcut olan değerler, kıymetler, rütbeler, mevkiler sadece insan içindir. Allah'ın yeryüzündeki halifesi olmak suretiyle kulluğunu ortaya koyması gereken insan, yüce ve şerefli bir mahlûktur. Cenab?ı Hak, insanı bütün mahlûkatın en şereflisi olarak yaratmış ve bütün mahlûkatı insanın emrine vermiştir. Öz cümle, insan yaratılanın en üstünüdür, şereflisidir.
Toplumumuzda kanayan yara haline gelen şey; insanımızın ve yeni nesillerin insan olma gerçeğini ve kimliğini kaybetmiş olmasıdır. Ailelerin, cemiyetlerin eşyaya verdiği değer artık insana verilmemektedir. Dünya sanki daha önce dünyada yaşamamış insanlar tarafından değil de, başka bir dünyadan gelmiş insanların intikam mantığı ile idare ediliyor. Evet sanki başka dünyalılar bu dünyalılardan intikam alıyor. Hangi milletten olursa olsun, bütün bir insanlık ailesi tahrip ediliyor. Çirkin ve tehlikeli ideolojilerin hedefi olarak gösteriliyor. İşte bu "Batı kültürüdür." Bütün Müslüman ülkelerde insanlar Batı kültürü ile doğmakta ve ölmekte.
Batının ister kapitalist ister sosyalist yüzü olsun ne tarihte ne de günümüzde insanı tanıma fırsatı bulamamıştır. Teknolojinin hızıyla kendini tanımayan Batı, menfaat ve şehvetin dışında hiçbir şey düşünmez olmuştur. Menfaat açısından içte ve dışta tam bir sömürgeci mantığı sergileyen Batı, şehvet hususunda her türlü zaruri ve meşru hudutları yıkarak insanlık ailesinin hususiyetlerinden biri olan başta namus anlayışını ve bütün kıymetli değerlerini bozmuş ve dejerene etmiştir.
Meselenin acı yönü de bozulma ve dejenerasyonun adı çağdaşlık?ilericilik olarak milletlerin eğitim politikasının birinci maddesini hatta gayesini teşkil etmekte ve şekillendirmektedir. Batı kültürünün şeklini alan insan, insan olmaktan çıkmış kendi kimliğini unutmuş; örfünü, âdetini, imanını, yaratılış gayesini kaybetmiştir. Ve birtakım karanlık düşüncelerin seline kapılıp kanalizasyon atıklarında boğulup çaresiz, medeniyetsiz, basiretsiz insanlık dışı Batı ölçüleriyle hayvanlardan aşağı yaşayıp hayatına son vermektedir.
Oysaki eşyanın hakimi olarak insan "kul olmak" ana gayesi ile yaratılmıştır. İnsanın yaratılış gayesine uygun yetiştirilmesi onu yaratan Rabbinin terbiye metotlarıyla mümkün olur ki, o da insanın Allah'a inanmasıyla başlar, inancının gereği olan bir hayatla devam eder. İnsanın yaşamı kendi iradesinin değil Rabbinin koyduğu prensipler istikametinde olmalıdır. İnsan, Rabbinin iradesini kendi iradesine tercih ederek, Rabbinin ona gönderdiği en büyük mürebbiler olan Peygamberine ve o'nun güzel Ehl?i Beyt'ine tâbi olmalıdır ki kurtulabilsin. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ve O'nun seçilmiş Ehl?i Beyt'inin ölçülerine, değerlerine sahip çıksın ki, dünya ve ahirette cenneti yaşayabilsin.
İnsanı insan yapacak bir eğitim şarttır. Bu hususta başta aile, okul, sokak, işyeri, eğlence, spor vb. birbirini tamamlamalı, teşvik etmeli diğer yandan da insan imani görevi gereği bütün ibadetlerini de ?bir lütuf değil? en tabii hakkı olarak yapmalıdır. Gözü, kulağı, kalbi bu örneklerden ziyadesiyle istifade etmeli, terk etmemelidir. Yaratılışına ters düşen insana hayat; en büyük bir tuzaktır, işkencedir. Kuşun fıtratı daldan dala uçmak ise ona altından kafes, lüks bir tuzak ve işkenceden başka bir şey değildir. İnsan yüce gayeleri olduğu sürece insandır. Aksi halde bencil haris, çirkin bir tip zuhur eder ki, hayvanlardan vahşi olur. İnsanı insan yapabilmek için insanı çok iyi yetiştirmek şarttır. Zira en büyük insan hakkı, inancına saygı göstermektir. Batılılar da bunu iyi bilir ki Müslümanın inancı; gerektiğinde canını verecek kadar değerlidir.
Olması gereken, insanımızın inancı gereği özüne, kimliğine tekrar dönmesidir. Bu da Allah'tan korkarak, Ehl?i Beyt'in ipine sarılmakla mümkündür.
İnsan; itimat, iktisat, emniyet, te'dib, teenni, tazim, tefekkür, tevazu, hak, hikmet, hilm, hamiyet, hayâ, huşû, rıza, şecaat, şefkat, sadakat, sıla?i rahim, azim, aşk, ismet, iffet, af, ahd, fazilet, fütuvvet, kanaat, metanet merhamet, muhabbet gibi sayısız, her biri birbirinden önemli değerlerine sahip olmakla kemale erer.
Tabii şunu unutmamak gerek ki toplumumuzun ve İslam âleminin insanca yaşayabilmesi Prof. Dr. Haydar Baş'a ve Ehl?i Beyt'e sahip çıkması ile mümkündür. Haydar Baş Bey; bütün insan âleminin sorunlarını dert edinerek çözüm için çırpınırcasına mücadele vermiş, vermeye de devam etmektedir. Allah'ın ve Ehl?i Beyt'in ölçülerine sahip çıkmış, Batı'nın gerçek yüzünü hiç çekinmeden?korkmadan imani bir duruşla açığa çıkarmıştır. İnsan meselesini aydınlatan birçok eser ve makale kaleme almış; insanlığa, Müslüman alemine hakkı hakikati anlatmıştır. Allah (c.c.) ömrüne bereket versin, razı olsun.
Öncelikle; insan niçin yaratılmıştır, yaratılış gayesi nedir, onu irdeleyelim.
Allah (c.c.) kâinatı ve onda mevcut her şeyi insan için yaratmıştır. İnsan olmasaydı âlemin hiçbir anlamı olmayacaktı. Dolayısıyla kâinatın değeri, kıymeti onu şereflendiren insandır. Dünyadaki mevcut olan değerler, kıymetler, rütbeler, mevkiler sadece insan içindir. Allah'ın yeryüzündeki halifesi olmak suretiyle kulluğunu ortaya koyması gereken insan, yüce ve şerefli bir mahlûktur. Cenab?ı Hak, insanı bütün mahlûkatın en şereflisi olarak yaratmış ve bütün mahlûkatı insanın emrine vermiştir. Öz cümle, insan yaratılanın en üstünüdür, şereflisidir.
Toplumumuzda kanayan yara haline gelen şey; insanımızın ve yeni nesillerin insan olma gerçeğini ve kimliğini kaybetmiş olmasıdır. Ailelerin, cemiyetlerin eşyaya verdiği değer artık insana verilmemektedir. Dünya sanki daha önce dünyada yaşamamış insanlar tarafından değil de, başka bir dünyadan gelmiş insanların intikam mantığı ile idare ediliyor. Evet sanki başka dünyalılar bu dünyalılardan intikam alıyor. Hangi milletten olursa olsun, bütün bir insanlık ailesi tahrip ediliyor. Çirkin ve tehlikeli ideolojilerin hedefi olarak gösteriliyor. İşte bu "Batı kültürüdür." Bütün Müslüman ülkelerde insanlar Batı kültürü ile doğmakta ve ölmekte.
Batının ister kapitalist ister sosyalist yüzü olsun ne tarihte ne de günümüzde insanı tanıma fırsatı bulamamıştır. Teknolojinin hızıyla kendini tanımayan Batı, menfaat ve şehvetin dışında hiçbir şey düşünmez olmuştur. Menfaat açısından içte ve dışta tam bir sömürgeci mantığı sergileyen Batı, şehvet hususunda her türlü zaruri ve meşru hudutları yıkarak insanlık ailesinin hususiyetlerinden biri olan başta namus anlayışını ve bütün kıymetli değerlerini bozmuş ve dejerene etmiştir.
Meselenin acı yönü de bozulma ve dejenerasyonun adı çağdaşlık?ilericilik olarak milletlerin eğitim politikasının birinci maddesini hatta gayesini teşkil etmekte ve şekillendirmektedir. Batı kültürünün şeklini alan insan, insan olmaktan çıkmış kendi kimliğini unutmuş; örfünü, âdetini, imanını, yaratılış gayesini kaybetmiştir. Ve birtakım karanlık düşüncelerin seline kapılıp kanalizasyon atıklarında boğulup çaresiz, medeniyetsiz, basiretsiz insanlık dışı Batı ölçüleriyle hayvanlardan aşağı yaşayıp hayatına son vermektedir.
Oysaki eşyanın hakimi olarak insan "kul olmak" ana gayesi ile yaratılmıştır. İnsanın yaratılış gayesine uygun yetiştirilmesi onu yaratan Rabbinin terbiye metotlarıyla mümkün olur ki, o da insanın Allah'a inanmasıyla başlar, inancının gereği olan bir hayatla devam eder. İnsanın yaşamı kendi iradesinin değil Rabbinin koyduğu prensipler istikametinde olmalıdır. İnsan, Rabbinin iradesini kendi iradesine tercih ederek, Rabbinin ona gönderdiği en büyük mürebbiler olan Peygamberine ve o'nun güzel Ehl?i Beyt'ine tâbi olmalıdır ki kurtulabilsin. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ve O'nun seçilmiş Ehl?i Beyt'inin ölçülerine, değerlerine sahip çıksın ki, dünya ve ahirette cenneti yaşayabilsin.
İnsanı insan yapacak bir eğitim şarttır. Bu hususta başta aile, okul, sokak, işyeri, eğlence, spor vb. birbirini tamamlamalı, teşvik etmeli diğer yandan da insan imani görevi gereği bütün ibadetlerini de ?bir lütuf değil? en tabii hakkı olarak yapmalıdır. Gözü, kulağı, kalbi bu örneklerden ziyadesiyle istifade etmeli, terk etmemelidir. Yaratılışına ters düşen insana hayat; en büyük bir tuzaktır, işkencedir. Kuşun fıtratı daldan dala uçmak ise ona altından kafes, lüks bir tuzak ve işkenceden başka bir şey değildir. İnsan yüce gayeleri olduğu sürece insandır. Aksi halde bencil haris, çirkin bir tip zuhur eder ki, hayvanlardan vahşi olur. İnsanı insan yapabilmek için insanı çok iyi yetiştirmek şarttır. Zira en büyük insan hakkı, inancına saygı göstermektir. Batılılar da bunu iyi bilir ki Müslümanın inancı; gerektiğinde canını verecek kadar değerlidir.
Olması gereken, insanımızın inancı gereği özüne, kimliğine tekrar dönmesidir. Bu da Allah'tan korkarak, Ehl?i Beyt'in ipine sarılmakla mümkündür.
İnsan; itimat, iktisat, emniyet, te'dib, teenni, tazim, tefekkür, tevazu, hak, hikmet, hilm, hamiyet, hayâ, huşû, rıza, şecaat, şefkat, sadakat, sıla?i rahim, azim, aşk, ismet, iffet, af, ahd, fazilet, fütuvvet, kanaat, metanet merhamet, muhabbet gibi sayısız, her biri birbirinden önemli değerlerine sahip olmakla kemale erer.
Tabii şunu unutmamak gerek ki toplumumuzun ve İslam âleminin insanca yaşayabilmesi Prof. Dr. Haydar Baş'a ve Ehl?i Beyt'e sahip çıkması ile mümkündür. Haydar Baş Bey; bütün insan âleminin sorunlarını dert edinerek çözüm için çırpınırcasına mücadele vermiş, vermeye de devam etmektedir. Allah'ın ve Ehl?i Beyt'in ölçülerine sahip çıkmış, Batı'nın gerçek yüzünü hiç çekinmeden?korkmadan imani bir duruşla açığa çıkarmıştır. İnsan meselesini aydınlatan birçok eser ve makale kaleme almış; insanlığa, Müslüman alemine hakkı hakikati anlatmıştır. Allah (c.c.) ömrüne bereket versin, razı olsun.
Tuğba Varlı / diğer yazıları
- Ölüm gerçek hayattır -2- / 25.09.2021
- Ölüm gerçek hayattır -1- / 24.09.2021
- Annem Fâtıma’nın çeyizi / 22.09.2021
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-2 / 09.11.2017
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-1 / 08.11.2017
- Pınardan beslenen gençler-2 / 04.06.2017
- Pınardan beslenen gençler-1 / 03.06.2017
- İnsanı insan yapacak eğitim şart / 15.12.2016
- İnsanın yüce gayesi olduğu sürece insandır / 05.09.2016
- Bir zamanlar aile yapımız-II / 06.04.2016
- Ölüm gerçek hayattır -1- / 24.09.2021
- Annem Fâtıma’nın çeyizi / 22.09.2021
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-2 / 09.11.2017
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-1 / 08.11.2017
- Pınardan beslenen gençler-2 / 04.06.2017
- Pınardan beslenen gençler-1 / 03.06.2017
- İnsanı insan yapacak eğitim şart / 15.12.2016
- İnsanın yüce gayesi olduğu sürece insandır / 05.09.2016
- Bir zamanlar aile yapımız-II / 06.04.2016