Bizim büyüklerimiz "Kız beşikte, çeyiz sandıkta" derlerdi. Peygamber Efendimizden bu yana gelen örf ve adetlerimizden olan çeyizden bahsetmek istiyorum. Dünya evine hazırlık olan, bizim geleneğimizde ve büyüklerimizde gördüğümüz çeyiz büyük bir inançla daha çocuk yaşta hazırlanırdı. Her doğan çocuğun; kız veya erkek olsun; çeyiz sandığına dinine ve kitabına bağlı olsun diye, ilk olarak Kur'an-ı Kerim, seccade, tesbih, erkek çocuğuna özenle örülmüş namaz takkesi, kız çocuğuna ise özenle örülmüş süslenmiş namaz örtüsü konurdu.
Daha sonra aile büyüklerimiz yakın komşu, akraba, sevenlerimiz seferber olurdu. Her biri, muhabbetle; elde işlenen kanaviçeli nevresimler, sırıklı yün yorganlar, elde dokunan halılar, danteller yaparlardı. Huzur ve muhabbetle herkes Peygamber Efendimizin ve O'nun Ehl-i Beyt'inin ölçüsüne uygun hazırlık yaparlardı. Bu inançla yapılan çeyiz küçümsenmez ve dalga geçilmez yoruma odaklı değil duaya odaklı olurdu. Şöyle dua edilirdi: "Allah'ım, Senin rızan için yapılan nikah ve hazırlıkları kabul eyle. Hayırlı nesiller yetiştirmeyi nasip et."
İlkokulu bitiren kız veya erkek çocukları dini eğitimini alsın, daha sonra tahsilini tamamlasın diyerek, öncelik olarak Kur'an kursuna gönderirlerdi. Kız çocukları biçki, dikiş, nakış kursuna gönderirlerdi. Bunun sebebi ise eli dikiş tutsun, kocasına çocuklarına iyi bir anne olsun, ticarette Hz. Hatice annemiz gibi olsun inancıydı. Bu inançlar, örf ve adetler ile okutulan genç bireyler her alanda başarılı olmanın yanında; evlilik hayatları da mutlu ve uzun ömürlü olurdu.
Günümüzde ise toplumumuzun örf ve adetlerden yoksun olduğunu; yeni nesillerin dünya sevgisiyle nakış nakış işlenerek dejenere olduğunu, gençlerin bu inançlardan, örf ve adetlerden uzak olduğunu, gözü doymayan alaycı bir toplum haline geldiğimizi görürüz. Yaz aylarında sabah saatlerinde tesadüf denk geldiğim bir çeyiz programında, ekrana çıkarılan genç kızlar annelerinden anı kalan çeyizlerini sırayla sergiliyorlardı. Ne güzel geleneklerimize uygun bir program diye düşündüm. İzlemeye devam edince gördüm ki o genç kızlar, alacakları ödül uğruna birbirlerini o kadar kötü eleştirip aşağılıyorlardı ki...
Şunu bir kez daha anladım ki, insanımız ekran baykuşlarının zehirleriyle zehirlenmekte. Batının kapitalist oyunları yüzünden; dünya malına gözü doymayan, ölçüyü unutmuş, maddi manevi değerlerine alaycı, cehalet bataklıklarında yüzen bir gençlik yetişmekte maalesef?.
Oysaki Peygamber Efendimiz örnek bir baba olarak kızı Fâtıma annemize de çeyiz hazırlatmıştı. Ve Hz. Fâtıma annemiz gerçekten gençliğinde örnek bir genç kızdı.
Allah, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdan razı olsun. Kaleme aldığı Ehl-i Beyt külliyatlarından olan Hz. Fâtıma eserinde bu konuya yer vermektedir.
Daha sonra aile büyüklerimiz yakın komşu, akraba, sevenlerimiz seferber olurdu. Her biri, muhabbetle; elde işlenen kanaviçeli nevresimler, sırıklı yün yorganlar, elde dokunan halılar, danteller yaparlardı. Huzur ve muhabbetle herkes Peygamber Efendimizin ve O'nun Ehl-i Beyt'inin ölçüsüne uygun hazırlık yaparlardı. Bu inançla yapılan çeyiz küçümsenmez ve dalga geçilmez yoruma odaklı değil duaya odaklı olurdu. Şöyle dua edilirdi: "Allah'ım, Senin rızan için yapılan nikah ve hazırlıkları kabul eyle. Hayırlı nesiller yetiştirmeyi nasip et."
İlkokulu bitiren kız veya erkek çocukları dini eğitimini alsın, daha sonra tahsilini tamamlasın diyerek, öncelik olarak Kur'an kursuna gönderirlerdi. Kız çocukları biçki, dikiş, nakış kursuna gönderirlerdi. Bunun sebebi ise eli dikiş tutsun, kocasına çocuklarına iyi bir anne olsun, ticarette Hz. Hatice annemiz gibi olsun inancıydı. Bu inançlar, örf ve adetler ile okutulan genç bireyler her alanda başarılı olmanın yanında; evlilik hayatları da mutlu ve uzun ömürlü olurdu.
Günümüzde ise toplumumuzun örf ve adetlerden yoksun olduğunu; yeni nesillerin dünya sevgisiyle nakış nakış işlenerek dejenere olduğunu, gençlerin bu inançlardan, örf ve adetlerden uzak olduğunu, gözü doymayan alaycı bir toplum haline geldiğimizi görürüz. Yaz aylarında sabah saatlerinde tesadüf denk geldiğim bir çeyiz programında, ekrana çıkarılan genç kızlar annelerinden anı kalan çeyizlerini sırayla sergiliyorlardı. Ne güzel geleneklerimize uygun bir program diye düşündüm. İzlemeye devam edince gördüm ki o genç kızlar, alacakları ödül uğruna birbirlerini o kadar kötü eleştirip aşağılıyorlardı ki...
Şunu bir kez daha anladım ki, insanımız ekran baykuşlarının zehirleriyle zehirlenmekte. Batının kapitalist oyunları yüzünden; dünya malına gözü doymayan, ölçüyü unutmuş, maddi manevi değerlerine alaycı, cehalet bataklıklarında yüzen bir gençlik yetişmekte maalesef?.
Oysaki Peygamber Efendimiz örnek bir baba olarak kızı Fâtıma annemize de çeyiz hazırlatmıştı. Ve Hz. Fâtıma annemiz gerçekten gençliğinde örnek bir genç kızdı.
Allah, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdan razı olsun. Kaleme aldığı Ehl-i Beyt külliyatlarından olan Hz. Fâtıma eserinde bu konuya yer vermektedir.
Tuğba Varlı / diğer yazıları
- Ölüm gerçek hayattır -2- / 25.09.2021
- Ölüm gerçek hayattır -1- / 24.09.2021
- Annem Fâtıma’nın çeyizi / 22.09.2021
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-2 / 09.11.2017
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-1 / 08.11.2017
- Pınardan beslenen gençler-2 / 04.06.2017
- Pınardan beslenen gençler-1 / 03.06.2017
- İnsanı insan yapacak eğitim şart / 15.12.2016
- İnsanın yüce gayesi olduğu sürece insandır / 05.09.2016
- Bir zamanlar aile yapımız-II / 06.04.2016
- Ölüm gerçek hayattır -1- / 24.09.2021
- Annem Fâtıma’nın çeyizi / 22.09.2021
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-2 / 09.11.2017
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-1 / 08.11.2017
- Pınardan beslenen gençler-2 / 04.06.2017
- Pınardan beslenen gençler-1 / 03.06.2017
- İnsanı insan yapacak eğitim şart / 15.12.2016
- İnsanın yüce gayesi olduğu sürece insandır / 05.09.2016
- Bir zamanlar aile yapımız-II / 06.04.2016