Başbakan Erdoğan, 5. Büyükelçiler Konferansı dolayısıyla yaptığı konuşmada, Suriye gündemiyle alakalı olarak, toprakları korumak için asla bir tereddüt içinde olmayacaklarını vurgulayarak, “Her an, her imkanımızla savaş için hazırız” ifadelerini kullandı.
Suriye Lideri Beşar Esad’ın uluslararası kamuoyunun tüm uyarılarına rağmen oyalama taktiği uyguladığını savunan Erdoğan, “Esad, 2 yıl daha diktatörlük yapabilsin diye Suriye’de 60 bin sivil öldü” dedi.
Öncelikle, toprakları korumak için asla bir tereddüt içinde olmamak, bu uğurda her an savaşa hazır olmak olması gerekendir ama bu ifadeleri Türkiye’yi NATO toprağı haline getiren siyasi iradenin söylemesi oldukça gariptir.
Dün Fransız, İngiliz, İtalyan, Kahramanmaraş’ı, Gaziantep’i, Adana’yı, Malatya’yı, Şanlıurfa’yı işgal etmesin diye büyük bir bedel ödedik, canımızla, kanımızla bu toprakları düşmanlardan koruduk; bugün ise aynı Haçlı iradesini NATO adı altında meşru bir kılıfla topraklarımıza yerleştiriyoruz.
Ondan sonra da kalkıp, “toprakları korumak için asla bir tereddüt içinde olmayacağız” diyoruz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
Peki, Başbakan’ın hedef olarak gösterdiği Suriye’nin, lideri Beşar Esad’ın Türkiye’nin toprakları üzerinde herhangi bir hesabı var mı? Kesinlikle yok, olmadı ve olmayacak da…
Esad’ın, dün kankası olan Başbakan’a ve kadrosuna yaşanan son gelişmeler sebebiyle hiçbir güveni kalmasa da, Türk milletine olan saygısı ve sevgisi aynen devam ediyor. Türkiye Esad’ı arkadan vursa da, onun arkadan değil, önden bile vurma niyeti yok.
Suriye meselesinde maalesef yarayı oluşturan da, sonrasında kaşıyan da hep Türk siyasiler oldu. Eğer Esad yönetimi, Türk siyasilerin yaptığı pervasız tavırlara, hakaretlere ve de Suriye’nin terörüne verdiği desteklere sert bir cevap vermiş olsaydı Ortadoğu coğrafyası çoktan kan gölüne dönerdi ama Esad bunu yapmadı. Geçmişin hatırına sabırlı davrandı.
Sayın Başbakan’ın diğer bir ifadesi de, Beşar Esad’ın uluslar arası kamuoyunun tüm uyarılarına rağmen oyalama taktiği uygulaması iddiasıydı.
Uluslar arası kamuoyundan maksat nedir? Eğer Birleşmiş Milletler (BM) ise o yaptırım kararı alamadı. Eğer uluslar arası kamuoyundan maksat ABD, İsrail ve yandaşları ise onların derdi, hedefi İslam ülkelerini bölmek ve parçalamak olduğu için onların görüşünü uluslar arası kamuoyu olarak kabul etmek hiç de mantıklı ve adil olmaz.
Esad’ın direnişi, uluslar arası kamuoyunu meşgul etmek, oyalamak değil, İstiklal harbinde, Çanakkale Savaşı’nda Türk milletinin yaptığı gibi vatanını, milletini, birlik ve beraberliğini korumaktır. Esad’ın bu direnişi, Türkiye’yi de korumaktadır.
Onun mücadelesi, ülkesini işgal etmek isteyenlere ve onların terör uzantılarına karşıdır. Türkiye’nin ABD ve İsrail adına Esad’ın karşısında olması Esad’ın bu mücadelesine gölge düşürmez. Çanakkale Savaşı’nda Mısır’ın İngilizlerin yanında yer alması, Türk’ün mücadelesine gölge düşürmediği gibi…
Burada utanması gerekenler, Türk milletini ABD’nin ve İsrail’in BOP kapsamında “Anzak”ı haline getiren taşeron siyasilerimizdir.
“Esad, diktatörlük yapsın diye 60 bin sivil öldü” ifadesi de gerçekleri yansıtmamaktadır.
Sivilleri öldürenlerin Esad yönetimi olmadığına dair batı basınında birçok delil varken, Esad’ı bu noktada suçlayan haberler yapan El Cezire, El Arabiya gibi basın yayın organlarından bile haberciler, yorumcular yalanlara dayanamayıp istifa ederken, Esad’ı bu noktada suçlamak doğru olmaz.
Sivilleri öldüren Esad değildir, Özgür Suriye Ordusu gibi terör oluşumlarıdır; Esad’ın öldürdükleri ise ülkeyi bölmek isteyenlerle işbirliği halinde olan teröristlerdir.
Suriye Lideri Beşar Esad’ın uluslararası kamuoyunun tüm uyarılarına rağmen oyalama taktiği uyguladığını savunan Erdoğan, “Esad, 2 yıl daha diktatörlük yapabilsin diye Suriye’de 60 bin sivil öldü” dedi.
Öncelikle, toprakları korumak için asla bir tereddüt içinde olmamak, bu uğurda her an savaşa hazır olmak olması gerekendir ama bu ifadeleri Türkiye’yi NATO toprağı haline getiren siyasi iradenin söylemesi oldukça gariptir.
Dün Fransız, İngiliz, İtalyan, Kahramanmaraş’ı, Gaziantep’i, Adana’yı, Malatya’yı, Şanlıurfa’yı işgal etmesin diye büyük bir bedel ödedik, canımızla, kanımızla bu toprakları düşmanlardan koruduk; bugün ise aynı Haçlı iradesini NATO adı altında meşru bir kılıfla topraklarımıza yerleştiriyoruz.
Ondan sonra da kalkıp, “toprakları korumak için asla bir tereddüt içinde olmayacağız” diyoruz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
Peki, Başbakan’ın hedef olarak gösterdiği Suriye’nin, lideri Beşar Esad’ın Türkiye’nin toprakları üzerinde herhangi bir hesabı var mı? Kesinlikle yok, olmadı ve olmayacak da…
Esad’ın, dün kankası olan Başbakan’a ve kadrosuna yaşanan son gelişmeler sebebiyle hiçbir güveni kalmasa da, Türk milletine olan saygısı ve sevgisi aynen devam ediyor. Türkiye Esad’ı arkadan vursa da, onun arkadan değil, önden bile vurma niyeti yok.
Suriye meselesinde maalesef yarayı oluşturan da, sonrasında kaşıyan da hep Türk siyasiler oldu. Eğer Esad yönetimi, Türk siyasilerin yaptığı pervasız tavırlara, hakaretlere ve de Suriye’nin terörüne verdiği desteklere sert bir cevap vermiş olsaydı Ortadoğu coğrafyası çoktan kan gölüne dönerdi ama Esad bunu yapmadı. Geçmişin hatırına sabırlı davrandı.
Sayın Başbakan’ın diğer bir ifadesi de, Beşar Esad’ın uluslar arası kamuoyunun tüm uyarılarına rağmen oyalama taktiği uygulaması iddiasıydı.
Uluslar arası kamuoyundan maksat nedir? Eğer Birleşmiş Milletler (BM) ise o yaptırım kararı alamadı. Eğer uluslar arası kamuoyundan maksat ABD, İsrail ve yandaşları ise onların derdi, hedefi İslam ülkelerini bölmek ve parçalamak olduğu için onların görüşünü uluslar arası kamuoyu olarak kabul etmek hiç de mantıklı ve adil olmaz.
Esad’ın direnişi, uluslar arası kamuoyunu meşgul etmek, oyalamak değil, İstiklal harbinde, Çanakkale Savaşı’nda Türk milletinin yaptığı gibi vatanını, milletini, birlik ve beraberliğini korumaktır. Esad’ın bu direnişi, Türkiye’yi de korumaktadır.
Onun mücadelesi, ülkesini işgal etmek isteyenlere ve onların terör uzantılarına karşıdır. Türkiye’nin ABD ve İsrail adına Esad’ın karşısında olması Esad’ın bu mücadelesine gölge düşürmez. Çanakkale Savaşı’nda Mısır’ın İngilizlerin yanında yer alması, Türk’ün mücadelesine gölge düşürmediği gibi…
Burada utanması gerekenler, Türk milletini ABD’nin ve İsrail’in BOP kapsamında “Anzak”ı haline getiren taşeron siyasilerimizdir.
“Esad, diktatörlük yapsın diye 60 bin sivil öldü” ifadesi de gerçekleri yansıtmamaktadır.
Sivilleri öldürenlerin Esad yönetimi olmadığına dair batı basınında birçok delil varken, Esad’ı bu noktada suçlayan haberler yapan El Cezire, El Arabiya gibi basın yayın organlarından bile haberciler, yorumcular yalanlara dayanamayıp istifa ederken, Esad’ı bu noktada suçlamak doğru olmaz.
Sivilleri öldüren Esad değildir, Özgür Suriye Ordusu gibi terör oluşumlarıdır; Esad’ın öldürdükleri ise ülkeyi bölmek isteyenlerle işbirliği halinde olan teröristlerdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025