Cemaatin kanalında bir 28 Şubat dizisi başladı. Tam bir konjonktürden nemalanma ve istismar dizisi.
O dönem İslami kesime yapılan baskıların anlatıldığı dizide üniversitelerdeki başörtüsü yasağı da işleniyor.
Zaman zaman "başınıaçdeseler" başlığında bir "hastag" ekrana getiriliyor.
Böylece güya "hiçbir şart ve baskı altında başımızı açmayız" mesajı veriyorlar.
Bu durum bana o günleri hatırlattı.
28 Şubat dönemi benim hayatımda üniversite yıllarıma denk geldi.
1996 - 2000 yılları arasında Marmara Üniversitesi'nde öğrenciydim.
Dolayısıya sürecin üniversite ayağında yaşananları yakından biliyorum.
Başörtüsü yasağının kız öğrencileri nasıl kahrettiğine yakından tanık olan birisiyim.
İlk 2 yıl hiçbir sorun yoktu. Başörtülü bir şekilde 4 yıllık fakültenin ilk 2 yılını okuyan kız öğrenciler (Erbakan hükümetinin basiretsizliğinin de büyük katkısıyla) 3. sınıfa geldiklerinde acı bir yasakla karşılaştılar.
Önlerinde iki seçenek vardı, ya başlarını açacaklardı ya da okulu bırakacaklardı.
Yaşadıkları travmayı düşünebiliyor musunuz!
Tarifi imkansız bir şok ve verilmesi gereken kritik bir karar.
Fakültenin yarısına gelmişsiniz ve saçma sapan bir yasak hayatınızı alt üst ediyor. İnancınızdan taviz vermek ya da eğitim hayatınıza nokta koymak gibi bir ikilemle karşı karşıyasınız.
Kimisi başını açtı, kimisi de okulu bıraktı.
***
Sadece başörtüsü mü, değil elbette!
Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusü içinde bulunan fakültelerin içinde küçükte olsa bir mescit vardı, o mescitler de bir bir kapatıldı.
Hemen her grup yaşananları çeşitli şekillerde protesto ederken sadece bir grup sessizdi, o da "The cemaat."
Hele bu cemaatin başörtüsü yasağı karşısında takındığı tavır o dönem fakültede çok konuşulmuştu.
Başlarındaki isimden önce "başörtüsü füruattır" (Kökten ayrılan, esastan olmayan kısım) şeklinde bir açıklama geldi.
Sonra da tesadüf (!) olsa gerek bunların kız öğrenci evlerinde kalanlar şok bir kararla başlarını açtı. Karara karşı çıkanlar ise evlerden atıldı.
Bu en azından Marmara Üniversitesi'nde yaşanan, her kesimden öğrencinin dilden dile konuştuğu bir manzaraydı.
Yani bugün dershane için gösterdikleri direnişin milyonda birini o dönem başörtüsü için göstermediler.
Başörtüsünde füruat diyerek direnmeyenlerin bugün dershane için gösterdikleri direnişe baktığımızda önceliklerini de daha iyi anlıyoruz.
***
Bir de başörtüsüne "füruat" diyen hocanın 28 Şubat'ın muktedirlerinden yana tavır alıp dönemin hükümetine "iktidarı bırak" çağrıları var ki, onları zaten anlatmaya gerek yok.
Şöyle arşivleri bir karıştırırsanız bugün demokrasi havarisi kesilenleri, darbe karşıtı takılanları daha iyi tanırsınız.
O dönem böyle davranmaları gerekiyordu. Çünkü zaman baskıdan, yasaktan yana olma zamanıydı.
Şimdi ise zaman o günleri unutturup başörtüsü hamisi kesilme zamanı.
Diziler, haberler bunun en büyük göstergesi.
Şimdi, zamanın iktidarına göre pozisyon alma konusunda usta olan bu grubun temel şiarı güç kimdeyse ona yaklaşmaktır desek yanlış mı olur?
O dönem İslami kesime yapılan baskıların anlatıldığı dizide üniversitelerdeki başörtüsü yasağı da işleniyor.
Zaman zaman "başınıaçdeseler" başlığında bir "hastag" ekrana getiriliyor.
Böylece güya "hiçbir şart ve baskı altında başımızı açmayız" mesajı veriyorlar.
Bu durum bana o günleri hatırlattı.
28 Şubat dönemi benim hayatımda üniversite yıllarıma denk geldi.
1996 - 2000 yılları arasında Marmara Üniversitesi'nde öğrenciydim.
Dolayısıya sürecin üniversite ayağında yaşananları yakından biliyorum.
Başörtüsü yasağının kız öğrencileri nasıl kahrettiğine yakından tanık olan birisiyim.
İlk 2 yıl hiçbir sorun yoktu. Başörtülü bir şekilde 4 yıllık fakültenin ilk 2 yılını okuyan kız öğrenciler (Erbakan hükümetinin basiretsizliğinin de büyük katkısıyla) 3. sınıfa geldiklerinde acı bir yasakla karşılaştılar.
Önlerinde iki seçenek vardı, ya başlarını açacaklardı ya da okulu bırakacaklardı.
Yaşadıkları travmayı düşünebiliyor musunuz!
Tarifi imkansız bir şok ve verilmesi gereken kritik bir karar.
Fakültenin yarısına gelmişsiniz ve saçma sapan bir yasak hayatınızı alt üst ediyor. İnancınızdan taviz vermek ya da eğitim hayatınıza nokta koymak gibi bir ikilemle karşı karşıyasınız.
Kimisi başını açtı, kimisi de okulu bıraktı.
***
Sadece başörtüsü mü, değil elbette!
Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusü içinde bulunan fakültelerin içinde küçükte olsa bir mescit vardı, o mescitler de bir bir kapatıldı.
Hemen her grup yaşananları çeşitli şekillerde protesto ederken sadece bir grup sessizdi, o da "The cemaat."
Hele bu cemaatin başörtüsü yasağı karşısında takındığı tavır o dönem fakültede çok konuşulmuştu.
Başlarındaki isimden önce "başörtüsü füruattır" (Kökten ayrılan, esastan olmayan kısım) şeklinde bir açıklama geldi.
Sonra da tesadüf (!) olsa gerek bunların kız öğrenci evlerinde kalanlar şok bir kararla başlarını açtı. Karara karşı çıkanlar ise evlerden atıldı.
Bu en azından Marmara Üniversitesi'nde yaşanan, her kesimden öğrencinin dilden dile konuştuğu bir manzaraydı.
Yani bugün dershane için gösterdikleri direnişin milyonda birini o dönem başörtüsü için göstermediler.
Başörtüsünde füruat diyerek direnmeyenlerin bugün dershane için gösterdikleri direnişe baktığımızda önceliklerini de daha iyi anlıyoruz.
***
Bir de başörtüsüne "füruat" diyen hocanın 28 Şubat'ın muktedirlerinden yana tavır alıp dönemin hükümetine "iktidarı bırak" çağrıları var ki, onları zaten anlatmaya gerek yok.
Şöyle arşivleri bir karıştırırsanız bugün demokrasi havarisi kesilenleri, darbe karşıtı takılanları daha iyi tanırsınız.
O dönem böyle davranmaları gerekiyordu. Çünkü zaman baskıdan, yasaktan yana olma zamanıydı.
Şimdi ise zaman o günleri unutturup başörtüsü hamisi kesilme zamanı.
Diziler, haberler bunun en büyük göstergesi.
Şimdi, zamanın iktidarına göre pozisyon alma konusunda usta olan bu grubun temel şiarı güç kimdeyse ona yaklaşmaktır desek yanlış mı olur?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Türk milletine zafer yutturmacası! / 20.12.2024
- BOP işliyor Müslümanlar seviniyor! / 14.12.2024
- BOP’un ateşi yeniden harlandı / 07.12.2024
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Türk milletine zafer yutturmacası! / 20.12.2024
- BOP işliyor Müslümanlar seviniyor! / 14.12.2024
- BOP’un ateşi yeniden harlandı / 07.12.2024