Adana'da bulunan Sabancı Merkez Camisi'ne, klima sistemi olmaması nedeniyle Ramazan ayında cemaatin gelmediği bildirildi.
Olay klima sisteminin olmamasıyla alakalı değil tabi! Son düzenlemeler ile birlikte artık elektrik borcunu ödemeyen tüm camilerin elektriği kesilmeye başlandı!
Gerçekten bu milleti anlamak mümkün değil!
Başına ne gelmesi gerekir ki ayıksın, hangi taş başını yarmalı ki gerçeği görebilsin?!
Bu kadar büyük bir teslimiyeti hangi mürşidi kâmile gösterseler vallahi evliyadan geçilmezdi memlekette!
Değil bir tane, yirmi bir tane Anadolu olsa dayanmazdı böyle bir milletin karşısında fethedilmeye!
Teslimiyetin son perdesi camiler ve klimalar!
Özelleşen Elektrik Şirketleri ile birlikte cümle camiler de paylarına düşen nimeti gecikmeden alıverdiler!
"Şimdilik" kaydıyla tüm camilerin ısınmada ve serinlemede kullandıkları elektrikleri kesiliverdi borçlarından dolayı! İkinci aşamada borcunu ödemeyen camilerin aydınlatması da kesilecektir! Üçüncü aşamada ise camilerin sularının paralı hale getirilmesini bekliyorum!
Bendeki saflığa bakın ki müftü ve imamların önderliğinde cümle cemaatin ayaklanmasını bekliyordum, yaz sıcağında klimasız camileri görünce!
Bakıyorum, dinliyorum cemaatte tık yok!
Derken geçen Cuma günü vaaz dinlerken bir de baktım merkezi sistemden vaaz eden müftü efendi elektriğin paralı hale gelmesinin nimetlerini saymaya başlamasın mı?!
Üstelik bulunduğum caminin klimaları da çalışmıyor! Belli ki bizim caminin de elektrikleri kesik!
Cemaat de, büyük bir huşu içinde bir taraftan terini silerken öte taraftan vaazı dinliyor ve arada bir birbirlerine bakıp baş sallayarak müftü efendiyi tasdik ediyor!
Hele bir sakallı amcam vardı, müftü efendiyi dinledikçe gözleri doldu. Şalvarından çıkardığı mendille bir taraftan alnını öte taraftan gözlerini siliyor. En son müftü efendi "Elektrik parasını devletimize bırakmadan cebimizden ödememiz gerekir ki klima nimetinin kıymetini hakkıyla idrak etmiş olalım" dediği anda öyle bir hal aldı ki "Hah amcam şimdi sayha atacak!" dedim! Neyse ki kendine hâkim oldu da sadece titreyerek ve ağlayarak geçiştirdi bu manevi hali!
Bir an kendimi yokladım, baktım manevi bir coşkudan eser yok kalbimde! Nasıl bir gaflet halinde olduğumu anlayıp utancımdan yerin dibine battım resmen!!!
Geçen gün yaşlı bir teyze geldi kanser hastası. Ya sigorta primi ödeyeceksin ya da her seferinde doktora ve ilaca para ödeyeceksin, demişler. Başlamış mecburen o yokluk içinde ayda 100 küsur lira prim ödemeye. İki lafının birinde dua ediyor hükümete!
Esnaf bir müşterim kazandığının yüzde seksenini bir şekilde Devlete ödemek zorunda kaldığını kalanıyla da kıt kanaat geçindiğini söylüyordu. Hah dedim şimdi verip veriştirecek Başbakandan başlayıp cümlesine! Tık yok!
Çok merak ediyorum, Allah korusun yarın bir gün yok yere Suriye ile savaşa tutuşsak her gün onlarca yüzlerce Müslüman'ı katletsek, cihat yapıyoruz diye sevince mi boğulacağız?!
Haçlı askeri çiğnemeye başlasa vatan toprağını, Tanrı Misafiri geldi diye bağrımıza mı basacağız?!
Yarın yiyecek ekmek, içecek su bulamaz hale gelsek, obeziteyi yendik, tığ gibi olduk diye mutluluktan uçacak mıyız?!
Birileri bu millete tasavvufu tersinden öğretti kesin!
Bu kadar tersine teslimiyetin başka izahı olabilir mi?!
Tasavvufta teslimiyet kulu neticede Allah'ta mahviyete kavuşturur!
Tersine teslimiyet de bir şekilde insanı mahviyete ulaştıracaktır mutlaka!
Ama nasıl ve kimde?!
NERDE HABER - ORDA YORUM
Ergenekon davasında sanıkların tahliye talebinin reddedilmesi sonrası Kemal Kılıçdaroğlu "Sanıyorum, Erdoğan hayatındaki en mutlu günlerinden birini yaşıyordur" dedi.
Suriye'ye girene kadar olabilir!
***
Ahmet Kekeç'in "Ekonomik olarak biz AB'ye değil AB'nin bize entegre olma olasılığı var mı?" sorusuna Başbakan Erdoğan "Bakalım, İnşallah" dedi.
O işin adına artık "entegre olmak" deniyorsa, Sayın Başbakan yüzde yüz doğru söylüyor tabi!!!
***
Fransız arkeologlar, Mısır'ın Ebu Rawash kentinde yaptıkları kazı çalışmasında, yaklaşık 5 bin yaşında olduğunu tahmin ettikleri firavun güneş teknesi buldu.
Yazık fakir bir firavunmuş, babası gemi yerine ancak tekne alabilmiş!!!
***
Tekkeköy'de "davul çalındığı zaman deprem olacağına, fırtına kopacağına ve davul çalanın başına felaket geleceğine" inanıldığı için asırlardır davul çalınmıyor.
Alınan duyumlara göre, son seçimlerden sonra, felaketlerin davul çalmayla alakalı olmadığı yönünde ciddi bir kamuoyu oluşmuş durumda!!!
***
Sağlık Bakanlığı, Çamlıdere Barajı'nı besleyen derelerden birinde alüminyum düzeyinde artışın tespit edildiğini, bildirdi.
Suyunuzun alüminyumunu artırdık diye zam yaparlarsa şaşırmayın!!!
Olay klima sisteminin olmamasıyla alakalı değil tabi! Son düzenlemeler ile birlikte artık elektrik borcunu ödemeyen tüm camilerin elektriği kesilmeye başlandı!
Gerçekten bu milleti anlamak mümkün değil!
Başına ne gelmesi gerekir ki ayıksın, hangi taş başını yarmalı ki gerçeği görebilsin?!
Bu kadar büyük bir teslimiyeti hangi mürşidi kâmile gösterseler vallahi evliyadan geçilmezdi memlekette!
Değil bir tane, yirmi bir tane Anadolu olsa dayanmazdı böyle bir milletin karşısında fethedilmeye!
Teslimiyetin son perdesi camiler ve klimalar!
Özelleşen Elektrik Şirketleri ile birlikte cümle camiler de paylarına düşen nimeti gecikmeden alıverdiler!
"Şimdilik" kaydıyla tüm camilerin ısınmada ve serinlemede kullandıkları elektrikleri kesiliverdi borçlarından dolayı! İkinci aşamada borcunu ödemeyen camilerin aydınlatması da kesilecektir! Üçüncü aşamada ise camilerin sularının paralı hale getirilmesini bekliyorum!
Bendeki saflığa bakın ki müftü ve imamların önderliğinde cümle cemaatin ayaklanmasını bekliyordum, yaz sıcağında klimasız camileri görünce!
Bakıyorum, dinliyorum cemaatte tık yok!
Derken geçen Cuma günü vaaz dinlerken bir de baktım merkezi sistemden vaaz eden müftü efendi elektriğin paralı hale gelmesinin nimetlerini saymaya başlamasın mı?!
Üstelik bulunduğum caminin klimaları da çalışmıyor! Belli ki bizim caminin de elektrikleri kesik!
Cemaat de, büyük bir huşu içinde bir taraftan terini silerken öte taraftan vaazı dinliyor ve arada bir birbirlerine bakıp baş sallayarak müftü efendiyi tasdik ediyor!
Hele bir sakallı amcam vardı, müftü efendiyi dinledikçe gözleri doldu. Şalvarından çıkardığı mendille bir taraftan alnını öte taraftan gözlerini siliyor. En son müftü efendi "Elektrik parasını devletimize bırakmadan cebimizden ödememiz gerekir ki klima nimetinin kıymetini hakkıyla idrak etmiş olalım" dediği anda öyle bir hal aldı ki "Hah amcam şimdi sayha atacak!" dedim! Neyse ki kendine hâkim oldu da sadece titreyerek ve ağlayarak geçiştirdi bu manevi hali!
Bir an kendimi yokladım, baktım manevi bir coşkudan eser yok kalbimde! Nasıl bir gaflet halinde olduğumu anlayıp utancımdan yerin dibine battım resmen!!!
Geçen gün yaşlı bir teyze geldi kanser hastası. Ya sigorta primi ödeyeceksin ya da her seferinde doktora ve ilaca para ödeyeceksin, demişler. Başlamış mecburen o yokluk içinde ayda 100 küsur lira prim ödemeye. İki lafının birinde dua ediyor hükümete!
Esnaf bir müşterim kazandığının yüzde seksenini bir şekilde Devlete ödemek zorunda kaldığını kalanıyla da kıt kanaat geçindiğini söylüyordu. Hah dedim şimdi verip veriştirecek Başbakandan başlayıp cümlesine! Tık yok!
Çok merak ediyorum, Allah korusun yarın bir gün yok yere Suriye ile savaşa tutuşsak her gün onlarca yüzlerce Müslüman'ı katletsek, cihat yapıyoruz diye sevince mi boğulacağız?!
Haçlı askeri çiğnemeye başlasa vatan toprağını, Tanrı Misafiri geldi diye bağrımıza mı basacağız?!
Yarın yiyecek ekmek, içecek su bulamaz hale gelsek, obeziteyi yendik, tığ gibi olduk diye mutluluktan uçacak mıyız?!
Birileri bu millete tasavvufu tersinden öğretti kesin!
Bu kadar tersine teslimiyetin başka izahı olabilir mi?!
Tasavvufta teslimiyet kulu neticede Allah'ta mahviyete kavuşturur!
Tersine teslimiyet de bir şekilde insanı mahviyete ulaştıracaktır mutlaka!
Ama nasıl ve kimde?!
NERDE HABER - ORDA YORUM
Ergenekon davasında sanıkların tahliye talebinin reddedilmesi sonrası Kemal Kılıçdaroğlu "Sanıyorum, Erdoğan hayatındaki en mutlu günlerinden birini yaşıyordur" dedi.
Suriye'ye girene kadar olabilir!
***
Ahmet Kekeç'in "Ekonomik olarak biz AB'ye değil AB'nin bize entegre olma olasılığı var mı?" sorusuna Başbakan Erdoğan "Bakalım, İnşallah" dedi.
O işin adına artık "entegre olmak" deniyorsa, Sayın Başbakan yüzde yüz doğru söylüyor tabi!!!
***
Fransız arkeologlar, Mısır'ın Ebu Rawash kentinde yaptıkları kazı çalışmasında, yaklaşık 5 bin yaşında olduğunu tahmin ettikleri firavun güneş teknesi buldu.
Yazık fakir bir firavunmuş, babası gemi yerine ancak tekne alabilmiş!!!
***
Tekkeköy'de "davul çalındığı zaman deprem olacağına, fırtına kopacağına ve davul çalanın başına felaket geleceğine" inanıldığı için asırlardır davul çalınmıyor.
Alınan duyumlara göre, son seçimlerden sonra, felaketlerin davul çalmayla alakalı olmadığı yönünde ciddi bir kamuoyu oluşmuş durumda!!!
***
Sağlık Bakanlığı, Çamlıdere Barajı'nı besleyen derelerden birinde alüminyum düzeyinde artışın tespit edildiğini, bildirdi.
Suyunuzun alüminyumunu artırdık diye zam yaparlarsa şaşırmayın!!!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Zühtü Kazancı / diğer yazıları
- Ateist devlet olmayacağız / 08.09.2022
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022